Türkiye-Ruanda antlaşmasının arka planı: 15 yılda 9 bin 263 kişi geldi

Türkiye ile Ruanda Cumhuriyeti arasında imzalanan antlaşma tartışmaları da beraberinde getirdi. Ankara, antlaşmanın turist çekme amacı taşımadığını açıkladı. Ruanda’dan Türkiye’ye 2007-2022 yılları arasında yani 15 yılda yalnızca 9 bin 263 kişi geldi. Konuyu Cumhuriyet’e değerlendiren CHP İstanbul Milletvekili ve eski diplomat Namık Tan, antlaşmanın kayda değer bir önemi olmadığını söyledi.

Doğa Öztürk

Türkiye ile denize kıyısı olmayan ve iç savaş yaşanan bir Doğu Afrika ülkesi olan Ruanda Cumhuriyeti arasında 5 yıl önce imzalanan turizm iş birliği antlaşması uzatıldı. Önceki günlerde uzatılan antlaşmaya göre, iki ülkenin turizm sektöründe yatırım ve girişimleri teşvik etmek amacıyla turizm alanında faaliyet gösteren profesyonellerin ve diğer kurumların faaliyetlerini geliştirmesi ve desteklemesi kararlaştırıldı. 

Antlaşma; İngiltere Hükümeti’nin İngiltere’ye yasa dışı yollarla giren bazı sığınmacıların Ruanda’ya gönderilmesi için yürüteceği planın tartışıldığı günlerde uzatıldığı için kamuoyunda ve siyasilerde tartışmaya neden oldu. Türkiye ve Ruanda arasında imzalanan turizm antlaşması, kamuoyunda ‘Ruanda’dan Türkiye’ye mülteci gönderilecek’ şeklinde yorumlandı.

‘TURİST ÇEKME AMACI TAŞIMIYOR’

Antlaşmaya sosyal medya hesabından tepki gösteren Prof. Dr. Özgür Demirtaş ise Bakanlık tarafından kendisine yapılan bilgilendirmeyi paylaştı. Bilgilendirmeye göre, Bakanlık tarafından antlaşmanın turist çekme amacı taşımadığı; Türkiye’nin turizm konusunda deneyim paylaşımı yapacağı ve Türkiye’nin bölgedeki etkisini arttırmayı amaçladığı bildirildi. 

‘TOPLUMSAL HUZURSUZLUK ARTIYOR’

Konuya ilişkin Cumhuriyet’e konuşan CHP İstanbul Milletvekili ve eski diplomat Namık Tan, “Cumhur İttifakı hükümetinin Türkiye’de bulunan milyonlarca mültecinin geleceğine dair sorumsuzca tavrı, mülteciler konusundaki belirsizliğin halk arasında yarattığı tedirginlik karşısında şeffaf, tutarlı ve güven verici açıklamalar yapmaya tenezzül etmemesi, toplumsal huzursuzluğu her geçen gün arttırıyor. Geçtiğimiz günlerde Ruanda ile geçmişte imzalanan alelade bir antlaşmanın Resmi Gazete’de yayınlanmasının ardından sosyal medyada yaşanan panik de bunun son örneği. Halkın iktidara birçok konuda güvensizliği de bilgi kirliliğini besliyor” dedi. 

‘DENİZE KIYISI OLMAYAN ÜLKELERLE DENİZCİLİK ANTLAŞMALARI YAPTILAR’

AKP iktidarı tarafından sahiplenilen Afrika Açılımı’nın asıl mimarının Eski Dışişleri Bakanı İsmail Cem olduğunu belirten Tan, “AKP ise Afrika siyasetini uzun yıllar FETÖ faaliyetlerine paralel şekilde belirledi. FETÖ okullarının açıldığı ya da açılmak istendiği Afrika başkentlerine jet hızıyla büyükelçilikler açıldı. Dış politikamızın gücünü büyükelçiliklerimizin niteliği ve ağırlığı yerine niceliği üzerinden yorumlama hatalarını da kamuoyuna dayatmaya çalıştılar. Büyükelçilik sayısının hızla arttığı bu yıllarda, 30-35 kadar Sahra Altı Afrika ülkesiyle aklınıza gelebilecek her alanda çerçeve antlaşması imzaladılar.

Denize kıyısı olmayan ülkeyle denizcilik antlaşmaları, ticaret hacmimizin yok denecek kadar az olduğu ülkelerle gümrük ve ticaret antlaşmaları, maden kaynağı yok denecek kadar az ülkelerle madencilik alanında işbirliği antlaşmalarını TBMM’ye Dışişleri Komisyonuna getirdiler. Ruanda ile yapılan turizm işbirliği antlaşması da, Türkiye için önceliği ve gerekliliği tartışılabilecek bir antlaşma. Bu antlaşma kapsamında iki ülke arasında turizm yatırımları, bilgi ve istatistik paylaşımı, heyet değişimi haricinde bir husus öngörülmüyor. antlaşma Ruanda’dan daha çok turist getirmek gibi bir maddesi ya da amacı görünmüyor.

Ruanda’dan kanunî ya da kanunsuz yollardan mülteci getirmek için böyle bir antlaşmaya da ihtiyaç yok. Ruanda gibi çok az ilişkiye sahip olduğumuz bir ülkeyle kayda değer bir önemi olmayan, belki de uygulamada içinde yazan hiçbir şey doğru düzgün uygulanamayacak, belge niteliğinin dahi ötesine geçmeyecek bir antlaşma da böyle yersiz paniğe yol açıyor” diye konuştu. 

‘İKTİDAR MÜLTECİLER KONUSUNDA ENDİŞELERİ GİDERSİN’

Yurttaşların mülteciler konusunda iktidar ve kompocular arasına sıkışıp kaldığını aktaran Tan, “Bugün Ruanda ile yapılan bu gereksiz antlaşma yüzünden bir bardak suda fırtına kopmasını eleştiriyoruz, halkımıza işin doğrusunu anlatmaya çalışıyoruz. Fakat şu da bir gerçek ki, iktidarın Türkiye’ye mülteci kılıfı altında kimleri ne şekilde yerleştirdiğini, ülkemizdeki mülteci sorununu çözme konusunda bir planı olup olmadığını, hatta bunu gerçekten bir sorun olarak görüp görmediğini dahi bilmiyoruz. İktidarı, sorumluluk sahibi olmaya, halkımızın eleştirilerine kulak tıkamaya bir son vermeye, sosyal medyayı radikal sağın ajitasyonuna terk etmek yerine mülteciler konusunda halkın endişelerini giderecek çalışmalar ve açıklamalar yapmaya davet ediyoruz” ifadelerini kullandı.

KABİLE SAVAŞLARIYLA BİLİNİYOR

Afrika kıtasının orta bölümünün doğu kısmında yer alan Ruanda, denize kıyısı bulunmayan ve turizm faaliyetlerinin pek yaşanmadığı bir ülke olarak biliniyor çünkü Tanzanya ve Kenya gibi ülkelerin aksine büyük bir ulusal parka sahip değil. Türkiye ile uçuş süresi yaklaşık 6 saat olan Ruanda’nın başkenti Kigali.

Dışişleri Bakanlığı’nın internet sitesinde yer alan bilgilere göre; Kigali’deki Türk Büyükelçiliği Aralık 2014’te faaliyete geçti. Ruanda’ya Türkiye Bursları kapsamında her yıl yüksek öğrenim bursu tahsis ediliyor. 2019-2020 akademik yılında lisans, yüksek lisans ve doktor öğrencilerinden oluşan 35 Ruanda vatandaşına burs verildi. 1992 yılından bu yana toplam 180 Ruandalı öğrenci  burslardan faydalandı. Belçika’nın eski sömürgesi olan Ruanda 13 milyonluk nüfusa sahip. Kabileler arası iç savaş ortamıyla biliniyor. Kişi başı milli gelin 1 bin dolar civarında. Nüfusun yüzde 30’u okuma yazma bilmiyor. İki ülke arasındaki ticaret hacmi 2018 yılında 32,4 milyon dolar olarak açıklanmış. Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürlüğü’nün 2022 yılında yayınladığı yıllık sınır bültenindeki verilere göre de Ruanda’dan Türkiye’ye 2007-2022 yılları arasında yani 15 yılda yalnızca 9 bin 263 kişi geldi