Zübeyde Hanım, Karşıyaka’nın kalbinde yatıyor-2
KONUK YAZAR | Atatürk Araştırmacısı Ahmet Gürel, Cumhuriyet Ege için yazdı...
İZMİR / CumhuriyetAnkara, İzmir yolculuğunun yorgunluğu da eklendiği için Zübeyde Hanım’ın hastalıkları şiddet kazanmış ve daha sonra da İzmir’de vefat etmişlerdi.
Salih Bey, Zübeyde Hanım’ın Latife Hanım hakkındaki görüş ve arzularını, Gazi’ye iletememiştir.
Zübeyde Hanım daha da hastalanınca, durumunu Ankara’ya bildirdiklerini belirten Ali Metin, o günleri şöyle anlatıyor:
“Ankara’dan Gazi, doktor göndereceğini ve benim de derhal Ankara’ya gelmemi emrettiler. Beni istemelerinin sebebini anlamıştım. İzmir’e geleceklerdi demek. Her seyahatte hazırlıkları ben yapardım.
Zübeyde Hanım’a gideceğimi söyleyince razı olmadı. Her saat hastalığı artıyordu. Nitekim kendisini iyi görmediğimi söyleyerek İzmir Valisi Kazım (Dirik) Bey’le ( O tarihte Vali Abdülhalik Renda Bey’dir.) müftüyü çağırmamı, vasiyette bulunacağını söyledi. Vali ve müftüyü çağırdım. Vasiyetlerini yaptılar. Vasiyetlerinin sonunda bir tane elmas yüzüğü ayırarak bu da Mustafa’mım olsun demesi hepimizin gözlerini yaşartmıştı. Türk Başkomutanı’na bir annenin hediyesi buydu.
İki nüsha hazırlanan vasiyetin bir nüshasını çekmecesine kilitledikten sonra diğer nüshasını bana verdiler. Ankara’dan Gazi beni acele olarak isteyince, durumu Zübeyde Hanım’a anlatarak, Latife Hanım’ın verdiği bir mektupla hemen hareket ettim. Ben yola çıkarken Ankara’dan gönderilen doktorların da İzmir’e yaklaştıklarını öğrenmiştim. Ankara’ya varır varmaz Gazi’yi aradım ve mecliste çalışırken buldum. Latife Hanım’ın gönderdiği mektubu verdim. İlk sözleri:
‘Annem nasıl?’ Diye sormak oldu. Ben de gördüklerimi, işittiklerimi anlattım. Fakat Zübeyde Hanım’ın Latife Hanım hakkındaki fikrini söylemedim, çekindim.”
ZÜBEYDE HANIM’IN ÖLÜMÜ
18 Aralık 1922 tarihinde, Ankara’dan hasta olarak İzmir’e gelen Zübeyde Hanım, hekimlerin ve Latife Hanım’ın itinalı bakımlarına rağmen 14 Ocak 1923 tarihinde vefat etmiştir. Zübeyde Hanım’a İzmir’de eşlik eden Salih Bozok, o günleri anlatıyor:
“Gazi Paşa’ya her akşam annelerinin hastalığı hakkında bilgi verirken, Latife Hanım’ın hastaya karşı yerine getirdiği hizmetleri de bildirmekteydim. Bir ay sonra hastamız hayata gözlerini yumdu.”
Gazi’nin annelerinin ölüm telgrafını, gece Eskişehir Sivrihisar yakınındaki Biçer istasyonunda alındığını belirten Ali Metin, o üzüntülü anı şöyle anlatmaktadır:
“Telgrafı kendilerine veremedim. Sabaha yakın beni çağırdılar ve haber alıp almadığımı sordular. Ben de: ‘Şifre var, açılıyor’ dedim. Bunun üzerine:
‘Annem öldü biliyorum’ buyurdular ve gördükleri rüyayı anlattılar. Rüyalarında anneleri ile birlikte yeşil kırlarda gezerlerken birden ortaya çıkan bir sel annelerini yanlarından alıp götürmüştü.
‘Çocuk şifreyi al, getir’ emri üzerine şifreyi getirdim. Daha içeri girer girmez:
‘Ölmüş değil mi?’ Dediler. Ben de:
‘Siz sağ olun Paşam!’ Dedim. Gözlerini havaya kaldırarak yanaklarından sel gibi akan gözyaşlarını içlerine akıtmak istercesine:
‘Millet sağ olsun. Milletin annesi benim annemdir’ dediler.
Tren henüz Eskişehir’e gelmemişti. İzmir’e gitmeye karar vererek (o an değil, 27 Ocak 1923 günü İzmir’e varırlar.) annelerinin cenazelerinin kaldırılması için İzmir’e talimat verdiler.”
Zübeyde Hanım’ın öldüğü gün, Gazi’nin Eskişehir’de ordu teftişi ile meşgul olduğunu anlatan Kılıç Ali, anılarında o acı günü şöyle anlatmıştır:
“Gerçekten de annesinin sonsuza ayrılışı karşısında onun cenaze töreninde bulunmak isterlerdi. Fakat her şeyden önce kutsal bildiği görevler, annesinin cenaze töreninde bulunmak arzusundan kendilerini alıkoymuştu.”
Latife Hanım Müzesi
O çok sevdiği annesinin üzüntü ve acısını kalbinde saklamış ve Başyaver Salih Bey’e aşağıdaki telgrafı çekerek, görevine ve incelemelerine devam etmişti:
“Verdiğiniz kara haber beni çok üzdü. Annemin uygun bir şekilde cenaze törenini gerçekleştiriniz. Tanrı milletimize hayat ve esenlikler versin.” Mustafa Kemal
15 Ocak 1923 günü öğleden sonra yapılan cenaze törenine sanki bütün İzmir katılmıştı. Başta vali, memurlar, komutanlar ve hocalar olduğu halde oluşan cenaze alayının boyu bir kilometreyi buluyordu. Okulların getirdiği çelenkler mezarın üstünü örtmüştü.
Siyah bir manto giyen Latife Hanım, Zübeyde Hanım’ın cenaze alayına katılmak istemiştir. Fakat ailesinin ve din adamlarının, İslamiyet’te kadın cenazeye katılmaz diyerek engel olmaları üzerine, bir faytona binerek cenazeyi arkadan takip etmiştir.
Gazi Mustafa Kemal Paşa, gezi programını bozmayarak, 16/17 Ocak 1923 günü İzmit’te İstanbul basını ile buluşmuştur. Gazi’nin başsağlığı dileklerini trenle her uğradığı yerde kabul ederek, 27 Ocak 1923 günü sabahı Karşıyaka’ya ulaştığını belirten Salih Bozok, o günleri anlatmaya şöyle devam ediyor:
“Eskişehir’den İzmir’e gelirken Karşıyaka’da kendilerini karşıladık. Beni kompartımanlarına yalnız olarak kabul buyurdular ve şu emri verdiler:
‘Ben Latife Hanım’la evlenmeye karar verdim. Şimdi babası burada ise kendisini bu kararımdan haberdar edersin ve kimseye söylememesini de ilave edersin’ dedi.
Gazi’nin emirlerini yerine getirdim. Muammer Bey’e, Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın kayınpederi olacaklarını söylediğim zaman boynuma sarıldı ve içine çekerek beni kokladılar.
Biraz sonra Gazi de vagonlarından inerek Muammer Bey’le tanıştılar.”
Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın Annesi Zübeyde Hanımın Mezarını Ziyareti
Gazi Mustafa Kemal Paşa, 27 Ocak günü, Zübeyde Hanım’ın Ferik Osman Paşa Camisi bahçesindeki mezarını ziyarete gitmiştir. Gazi Paşa’nın orada söylediği ve Başyaver Salih Bey’in not tuttuğu “Egemenlik Andı” diye nitelendirebileceğimiz konuşmasında şunları söylemiştir:
“‘Zavallı annem, bir zamanlar kurtuluşu bütün ulus için ülkü olmuş İzmir’in kutsal topraklarına vücudunu emanet etmiş bulunuyor. Ölüm yaradılışın en doğal bir yasasıdır. Böyledir ama yine de üzüntü verici belirtileri vardır. Burada yatan annem, zevkin, zorbalığın, bütün ulusu uçuruma götüren kanunsuz bir idarenin kurbanlarından biridir. Annemi kaybetmekten çok üzgünüm. ”
08.01.2024
Ahmet Gürel
Atatürkçü Düşünde Derneği Genel Başkan Baş Danışmanı