Ülkemizdeki sosyal medya, vicdan ve ahlak üzerine
KONUK YAZAR | Anıl Talat Eryontuk, Cumhuriyet'in Ege'si için yazdı...
İZMİR / CumhuriyetSon günlerde sosyal medyada villaları, milyonluk otomobilleri ve takılarını, lüks hayatlarını paylaşan, daha çok şöhret ve konuşulmak adına şarkı söyleyen, klip çeken fenomenlerin adli vakalarına şahit oluyoruz.
Daha birkaç yıl öncesine kadar orta halli sayılabilecek bu insanların milyoner olmasına, bu kadar şaşaalı hayat sürmesine elbette şaşırıp kalıyoruz.
Tanık olduğumuz bu saçmalıkların hepimize ahlak inancımızı tekrar hatırlatmasını umut ediyorum.
Ahlak, insan ilişkilerinde “iyi” ya da “doğru” yahut “kötü” ya da “yanlış” olarak adlandırdığımız değer yargılarını ifade etse de özünü bir türlü kavrayamadığımız bir sırdır aslında…
Bu sırrı çözmek ise vicdanımızı harekete geçirmekle mümkün.
Peki ya vicdan nedir?
Hiç kendimize bu soruyu sorduk mu?
Vicdan gönüldür.
İnsanı insan yapan en büyük mertebedir.
İkinci kez düşündürür seni.
Ahlak, vicdanın taşrasıdır. Vicdan, aklın ve ruhun başkenti...
Bu nedenle asıl olan ahlak değil, vicdandır galiba.
Çırılçıplak vicdan.
Çünkü vicdanları olanlar haksızlığı, ölümü, kötülüğü bilmezler. Önemli olan vicdanlarıdır.
Son yıllarda her alanda olduğu gibi medyada özellikle de sosyal medyada terazi öyle şaştı, akla gelmez oldu vicdan...
Hepimiz Clemens Brentano’nun “Eğer gece olduğunda rahat bir uyku çekmek istiyorsanız bilin ki "İyi bir vicdan en rahat yastıktır" sözünü unuttuk gitti.
Tüm bu kirliliğe hep beraber dur diyemiyorsak o zaman bizler korkak mı oluyoruz, ahlaksız mı yoksa vicdansız mı?
Neyiz bizler o vakit?
Hukukun üstünlüğü kavramı ülkemiz siyasetinde iktidarın üstünlüğü olarak algılanırken, hiç sesimizi çıkarmadıysak söyleyin lütfen vicdanlı mı olduk yoksa ahlaklı mı?
Ülkemiz anayasasında var olan, güçler ayrılığı ilkesiyle tescillenen yasama, yürütme ve yargı erkleri iç içe girmiş ve birbirini denetlemekten uzaklaşmış ise ve devlet işleyişi bizzat sorun üreten bir kurum haline gelmişse bizler halen mantıken izahı olmayan bir sav olan “tüm suçlu muhalefet” dediğimizde vicdanlı mı olduk yoksa ahlaklı mı?
Ülke ciddi bir ekonomik kriz içinde, halk konut ve yol inşaatı gibi döviz getirmeyen ve rant olgusu yüksek olan projeler ile kandırılırken, uluslararası sermaye maalesef ülkemizden kaçmış, enflasyon artmış, cari açık ise giderek büyümüşken sesimizi çıkaramıyorsak vicdanlı mı oluyoruz yoksa ahlaklı mı?
Tüm bu yaşadıklarımız şunu gösteriyor ki faydalı bir iş yaptığımızda bizi sevindiren; kötü bir şey yaptığımızda da bizi üzen, bizi iyiye, doğruya ve güzele sevk eden, kötülüklerden alıkoyan iç sesimizi kaybetmişiz.
Yapılan kötülükleri görmezden gelerek adeta bizi insan yapan, yanlış yapmaktan koruyan bekçimizi göz ardı etmişiz.
Ve şimdi bunun bedelini de misliyle millet olarak ödemekteyiz.
Sosyal medyadaki kirlilik de bunun sonucu.
Tek çıkış yolumuz da iyi bir insan olarak ahlaklı, vicdanlı olmaktan geçiyor.
Unutmayalım ki vicdan, yaptığımız kötülüklerin muhasebesi.
Günahlarımızın, yaptığımız haksızlıkların, adaletsizliklerin ve zulmün gizli şahidi.
En büyük mahkeme.
Çünkü bizi kendimiz ile yargılıyor.
Ve bu yargı kararının üzerinde hiçbir egemen güç duramıyor ne yazık ki…