Sözde değil özde 'one minute' için tam zamanı

KONUK YAZAR | Anıl Talat Eryontuk, Cumhuriyet'in Ege'si için yazdı...

İZMİR / Cumhuriyet

İsrail ile Hamas arasındaki çatışma her geçen gün şiddetlenerek sürüyor. 

Son saldırıda, Gazze'deki bir hastane hedef alındı, çoğu sivillerden oluşan yüzlerce can kaybı yaşandı. 

İsrail, saldırıların gerekçesinde; hastane ve bazı sağlık tesislerinin Hamas tarafından askeri üs-roket fırlatma alanı olarak kullanıldığını iddia etti.

Hastane-sağlık tesisi gibi birçok kadın, çocuk, hasta ve yaralıların bulunduğu yerlerin bombalanması, malesef İsrail için yeni bir şey değil. Geçtiğimiz yıllarda da çoğu kez böyle yerleri vurmuştu.

2014 yılında, Gazze'de en az 17 hastane ve sağlık tesisini bombalanmış, onlarca hasta ve sağlık personeli hayatını kaybetmişti. 

2016 yılında, Gazze'nin kuzeyindeki bir hastane top ateşiyle vurulmuştu. Saldırının gerçekleştiği gün daha önceden düzenlenen bir protestoda yine İsrail ateşiyle yaralananlar tedavi ediliyordu.

2018’de de İsrail, Gazze'nin güneyindeki bir hastaneyi vurdu, en az 6 kişi yaralandı. 

2020 yılına geldiğimizde ise Gazze'nin ortasındaki bir hastane vuruldu, 2 kişi hayatını kaybetti. Hastane, Gazze'de artan korona virüs vakaları sırasında sivillere tıbbi bakım sağlıyordu. 

Anlaşıldığı üzere alt alta sıraladığımızda ne yazık ki bu eylemlerin artarak devam ettiğini ve can kayıplarının da sürdüğünü görüyoruz.

Can kayıpları gerçekten hepimizin yüreğini dağlarken, tüm dünyanın tüm bu olan bitenler karşısında hiçbir şey yapmaması akıl alır gibi değil.

Tabi bu yaşananlar Albert Einstein’ın bir sözünü akla getiriyor.

“Dünya kötülük yapanlar değil, seyirci kalıp hiçbir şey yapmayanlar yüzünden tehlikeli bir yerdir” 

Ne kadar doğru bir söz öyle değil mi?

Aklımıza gelen ikinci husus da 29 Ocak 2009 tarihinde İsviçre'nin Davos kentinde düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu panelinde Recep Tayyip Erdoğan, Moderatör David Ignatius ve İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres arasında yaşanan olay. 

Peki ne olmuştu Davos’ta?

Erdoğan moderatörün tutumuna tepki göstermiş, İsrail'in Filistin'e karşı zulümde bulunduğunu savunmuş, bu duruma isyan etmiş ve paneli terk etmişti.

Peki ya şimdi?

Aynı Erdoğan, Hamas- İsrail çatışması için ilk tepkisini nasıl verdi hatırlayanınız var mı?

Erdoğan, sadece ve sadece tüm dünyaya “İtidal” çağrısı yapabildi o kadar...

AKP’nin seçim şarkısı gibi değil mi Erdoğan’ın açıklaması?

Hani diyordu ya şarkıda “Nereden nereye, nereden nereye geldi Türkiye”

Biz de soruyoruz o zaman: Nereden nereye geldi Erdoğan? Hani nerede o “One minute” naraları atan Erdoğan?

Çok ilginç bu ülkeyi yönetenler, kadınların çocukların yaşlıların içinde olduğu hastanenin bombalanması ve 500’e yakın sivilin ölümüne sebep olması karşısında neden “One minute” diyemiyorlar acaba?

Hangi yaptırımı uyguluyorlar mesela İsrail’e?

Zulmü durdurmak için nasıl bir insiyatif almayı düşünüyorlar?

İsrail’e karşı güçlü ve caydırıcı yaptırımlar yapabilecekler mi peki?

En basit soru: Diplomatik temsilciliklerin faaliyetleri durdurulacak mı?

Yahut İsrail, Filistin topraklarına ve Filistinlilere yönelik silahlı eylemlerini durdurmadıkça İsrail ile siyasi, ticari ve sosyo-kültürel bütün ilişki ve etkinlikler devam edecek mi?

Daha o kadar soru var ki sorulacak…

Dediğim gibi “One minute” demek kolay…

Zor olan İsrail’e net tavır almak, gerekli yaptırımları uygulamak…

Her platformda bu zulmü dile getirmek, gerekirse sesimiz duyulana kadar bağıra bağıra konuşmak…

Unutmayın!

Sadece çocuklar uyurken susulur, ölürken değil!