Kendini Bil: Böyle Demiş, Söke/ Miletoslu Thales!
KONUK YAZAR | Bergama eski Belediye Başkanı Sefa Taşkın, Cumhuriyet Ege için yazdı...
İZMİR / CumhuriyetBatı Anadolu toprakları insanlık kültürüne unutulmayacak izler bıraktı.
Ege insanı yaşamla ilgili; tıp, mimari, inanç gibi somut ve soyut olguları birleştirmeyi başardı.
O bilgileri derleyerek, yeniden üreterek günümüz uygarlığının oluşmasının yolunu açtı.
Bu oluşuma yataklık eden Batı Anadolu kentlerinden birinin izleri Aydın-Söke ilçesi sınırlarında, Didim’e yakın Balatçık köyü bitişiğindeki Milet/Miletos’tadır.
Milet ören yeri, günümüz.
B.Menderes, (eski adı Meandros) İç Batı Anadolu, Denizli yöresinden Ege Denizine doğru uzanan dağların sularını toplayarak vadiler boyunca süzülerek denize ulaştıran ırmaktır. Bereketli Söke Ovasının ucunda denize dökülür.
Oysa yüzyıllar önce Söke Ovası tümüyle bir denizdi.
Bugünkü Bafa gölü, Ege Denizinin bir girintisi, bir koy idi. Denizi kuşatan kıyıda Piriene, Didim gibi antik yerleşimlerin yanı sıra Miletos da yer alıyordu.
B.Menderes taşıdığı birikintilerle denizi doldurunca önce Priene sonra Miletos bu dolgunun içinde kaldı, denizden uzaklaştı.
Latmos (Beşparmak/Menteşe) Dağı eteklerindeki denizden geriye bir tek Bafa Gölü kaldı.
İşte bu doğal yazgı sonucu, bir zamanlar Karadeniz kıyısında birçok koloni kuracak kadar girişken ve zengin olan bu denizci kent, bu işlek liman yavaş yavaş öldü.
B.Menderes doldurmadan önce Söke Denizi/Ovası
***
Tarih öncesi zamanlardan beri Ege Denizi kıyılarının en parlak, en varsıl kentlerinden biri olan Milet’in ünlü kişilerinden biri Hippodamos’tur.
Bir kent plancısı olan Hippodamos, İ.Ö.5.yüzyılda, bugün dahi kent tasarımında kullanılan ızgara biçiminde; caddelerin, sokakların birbirini kestiği adalardan oluşan kentleri tasarlayan adamdır.
Günümüzde Paris ve Barselona Hippodamos’un kent planına göre inşa edildi.
Barselona kent yerleşimi
Günümüzde Milet ören yerinde bulunan simge yapılarından biri “tiyatrosu” olmakla birlikte bir diğeri, şimdi yerinde bulunmayan Agora/Pazar yeri kapısıdır.
İ.S.2. yüzyılda, Roma İmparatoru Hadrianus döneminde yapılmış bu görkemli mermer yapı yaklaşık 30 metre genişliğinde, 16 metre boyunda ve 5 metre derinliğindeydi.
Berlin Pergamon/Bergama Müzesi/Hapishanesindeki Milet’in paza Yeri Kapısı
20.yüzyılın başında, Osmanlının 1884 yılında çıkarılan Asarı Atika Nizamnamesine göre yasak olmasına karşın şaibeli izinlerle Alman kazıcılar tarafından toprak altından çıkarılarak, çevreden toplanarak, belki bir kısmı gizlice kaçırılarak Berlin’e götürüldü. Yeniden monte edildi.
Orada yapılan bir müze/hapishanede Bergama’nın Zeus Sunağıyla birlikte kapalı tutuluyor. Berlin’in içinden geçen nehir ortasındaki nemli adada çürüyor. Güya korunuyor!
Bununla beraber 2.Dünya Savaşı sırasında bombalar altında gördüğü, eldeki resimlerde kayıtlı tahribat ise yürekler acısı.
Batı emperyalizminin Anadolu’nun tarih mirasına verdiği korkunç zararların utanılası kaydı.
Berlin Müzesi hapishanesinde, 2.Dünya Savaşı sırasında bombalar altında harap olmuş Milet’in Pazar Yeri Kapısı
****
İşte böyle eşsiz eserlere sahipti, Söke’nin yanı başındaki antik Milet/Miletos kenti.
İ.Ö.7-6.yüzyılda bu kentinin lodoslu, poyrazlı havasında doğup yaşayan Thales insanlığa değer katmış eşsiz insanlardan biridir.
Milet’in zenginliği içinde var olan bu bilge adamın babası Eksamyes’in bir Anadolu yerlisi, Karialı olduğu düşünülür.
Büyük ozan İzmirli Homeros Miletosluların Karialı olduğunu söyler.
Karialılar, Helenler/Yunanlılardan farklı, Yunanlılara göre barbarca, kaba bir dil konuşan insanlardı.
Zaten Luviler, Karialılar Batı Anadolu’da Helenlerden çok çok önceleri de yaşıyorlardı.
Günümüze bilim insanları Karia dilinin, Anadolu’nun en eski halklarından Luvilerin dilinin bir türevi, Luvisel bir dil olduğunu tartışıyor.
Antik çağ Milet’i, bir canlandırma
***
Bu topraklarda yetişen bir çınar olan Thales ilginç bir kişilikti.
İ.Ö.626-548 yılları arasında yaşadığı söylenir. Yani yaklaşık 2700 yıl önce.
Ondan çok sonra yaşamış Atinalı büyük filozof Platon/Eflatun ondan söz ederken; “yıldızları incelerken önündeki kuyuyu görmeyen biri” olduğunu ileri sürer.
Yani araştırmaya, düşünceye o kadar dalmıştır ki başka bir şeye aldırmaz.
Bir zamanlar Çanakkale-Asos, İzmir-Dikili-Aterneus’ta felsefe okulları açan Aristotales Thales’in başarılı bir işadamı olduğunu söylemiş.
Konuyla ilgili ilginç bir öykü anlatılır:
“Bir gün bir adam onun mütevazi yaşamına takılıp, bu kadar varsıl, bilgili ve akıllı olmasına rağmen neden böyle yoksullar gibi yaşadığını sorunca “zenginlik benim yaşamım için amaç değil”, demiş Thales.
Bu sözler içine dert olmuş ki ispatlamaya kalkışmış:
Astronomi ve meteoroloji konusundaki gözlemlerine dayanarak o yıl zeytin hasadının bol olacağını öngörmüş. Milet’teki bütün zeytinyağı işliklerini satın almış. Zeytin çok olunca başka iş adamları bu işlikleri kiralamak istemişler. Thales de onları başkalarına yüksek fiyatla kiralamış”. Tabii ki çok para kazanmış.
Bu anlatı, antik çağda bilim ve akıl kullanılarak para kazanılabileceğine, zengin olunabileceğine örnek olarak gösterilirmiş.
Bununla beraber, Bodrumlu tarihçi Herodotos’a göre 28 Mayıs M.Ö. 585'te gerçekleştiği kabul edilen “güneş tutulmasını” önceden tahmin etmiş.
Bu sırada savaşmakta olan Persler/İranlılar ile Batı Anadolulu Lidyalılar, gündüz vakti ortalığın karanlığa bürünmesini tanrısal bir işaret saymış, aralarındaki savaşı yarıda kesmiş.
Thales’in bu akıl ve bilgiyle ilgili öngörüleri dillere destan olmuş.
Milet ören yeri, günümüz.
Thales Anadolu’da edindiği kültür birikimini, Mısır ve Babil gezileriyle elde ettiği bilgileri; kullandığı “tümden varım” yöntemiyle, akılla birleştirerek yaptığı değerlendirmelerle bilimde çığır açtı.
İnsanlık tarihinin ilk filozofu kabul edilen bu bilge kişi, daha o zamanlar doğa olaylarının nedenlerinin tanrılar olmadığını, durumların olgular birleştirilerek açıklanabileceğini söyledi.
Batıl inancı reddetti.
Yaşamını da bilime adadığı anlaşılıyor.
Thales’in hiç evlenmediği söylenir. Bir anlatıya göre, annesine genç iken evlenmek için çok erken, yaşlandığında ise evlenmek için artık çok geç olduğunu söylediği rivayet edilir.
Bir başka bildirime göre, çocuk büyütmek için sorumluluk almaktan çekindiği için evlenmemiş Thales. Yaşlılığında aile özlemiyle yeğenini evlatlık edinmiş.
Antik Çağda Milet, bir canlandırma
***
Sökeli Thales dâhi bir geometricidir.
Bu alanda bilime yaptığı katkılarla yer ölçümlerini kolaylaştırması, bugün bile okullarda öğretilen Thales teoremleri, adının anılmasını sağlıyor.
Çocuklar bile biliyor onları.
Farklı yöndeki iki doğruyu kesen paralel doğrular arasında kalan parçaların oluşturduğu oranların eşitliğini kanıtlaması, yaşadığı dönemde yöredeki tarlaların alan ölçümlenmesinde büyük bir yenilikti. Uygulana arazi sahiplerinin çok işine yarıyordu.
Teori, çok pratik sonuçlar doğuruyordu.
Bir üçgenin iç açılarının toplamının iki dik açının toplamına, bir ikizkenar üçgenin taban açılarının birbirine eşit olduğunu kanıtlaması günümüzde de geometri bilimin temeli sayılıyor.
Bir dik üçgeni bir çember içine yerleştirebilmiş, bunu kutlamak için bir öküz kurban etmiş, kendine iyi bir ziyafet çekmişti.
Yeni şeyler öğrenmek, bilgisini arttırmak için gittiği Mısır’da; bir insanın gölgesinin uzunluğunun kendi boyuna eşit olduğu anda Piramitlerin gölgesini ölçmüş, böylece piramitlerin gerçek yüksekliğini kestirmişti. Benzer yöntemlerle gemilerin kıyıya uzaklığını da hesaplayabiliyordu.
Thales’in Mısır piramitlerinin yüksekliğini hesaplaması
Bu çok yetenekli kişinin mühendislik yaptığı da anlaşılıyor. Yine Herodotos’un aktardığına göre Batı Anadolulu Lydialılar, Persler/İranlılarla Orta Anadolu’daki Halys/Kızılırmak’ın dolayında savaşırken, yardımcı olduğu Lydialıların kolaylıkla geçmesi için Kızılırmak’ın yatağını değiştirmişti.
Ege’nin dalgalı sularının kıyısında yetişmiş çok yönlü bir bilgeydi Thales.
Thales- 16.yüzyılda yapılmış bir resim
Mezopotamya’dan, Mısır’dan, Anadolu’dan topladığı bilgileri, yakaladığı doğruları, yaptıkları keşifleri hünerle belleğinde biriktirmiş, aklıyla kullanmış, gelecek kuşaklara aktarmıştı.
Batı Anadolu kıyıları, Thales gibi muhteşem insanların eliyle kadim Doğu kültürünü Batı’ya taşıyan bir köprüydü.
Geometrici, astranom, meteorolog, iş adamı, filozof; bir bilgeydi Thales.
Geride yazılı hiçbir belge bırakmamasına rağmen, pratik bulguları günümüze ulaşan Thales’in söylediği bir çift söz insanlığın bilincine kazındı:
“Kendini bil”.
Thales
İnsana her koşulda kendini tanımasını, kendini sorgulamasını öğütledi, bu Menderes ırmağının çocuğu.
Belki de “insanın erdemi” bu noktada başlıyordu.
O zamanın insanları o kadar önemsedi ki bu öğüdü, Yunanistan’da antik çağın inanç, bilicilik merkezi Delphi’deki Apollon tapınağının giriş kapısının üstündeki alınlığa altın harflerle yazdı.
Sürekli sürekliliği var hayatın!
“Kendini bilmek” insan, insanlar için zamanın her aşamasında o kadar önemli ki!
Dün de böyleydi, bugün de böyle!
Sefa Taşkın
26.05.2023
Bergama