Gazi savaşırken barış düşünür
KONUK YAZAR | Atatürk Araştırmacısı Ahmet Gürel, Cumhuriyet Ege için yazdı...
İZMİR / CumhuriyetSakarya Savaşı sonrası, Gazi Mustafa Kemal Paşa, tarihî beyannamesi şöyle devam ediyor:
‘Sizin gibi kumandanları, zabitleri ve neferleri olan bir milletin yabancılara köle olması mümkün değildir...
İşte O, 26 Ağustos gecesi, Türk 5. Süvari Kolordusu Ahır Dağları üzerindeki Yunanlıların gece savunmadığı Ballıkaya mevkiinden sızma yaparak Yunan hatlarının gerisine intikale başlamıştır. Hücum saat 05.30 da başlayabilmiş, yarım saat süren çok yoğun bir bombardıman ile Yunan ön hat mevzileri büyük yıkıma uğratılmıştır. 06.00 da başlayan piyade taarruzu ise kısa sürede gelişmiş, Tınaztepe, Belentepe, Kalecik Sivrisi’nin ele geçirilmiştir.
İşte o günlere ait bir başka anı;
“Gazi, 57. Tümen Kumandanı Asaf Bey’e karşısında bulunan tepeyi süratle işgal etmesi emrini vermişti. Fakat 57. Fırka, karşısındaki tepede son ümit ve güçle tutunan düşmanı oradan çekilmeye henüz mecbur edememiştir.
Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın bu gecikmeye canı sıkıldı. Ve hemen kumandana telefonla ikinci bir emir verdirerek, bu tepenin ne kadar zamanda alınacağını sordu. Gelen cevapta, yarım saatlik bir mühlet isteniyordu. Fakat aradan yarım saat geçtiği halde tepe, henüz işgal edilememişti. Gazi, bu durum karşısında, bir kat daha sinirlendi:
‘Hani ya... Yarım saatte alınacağına söz vermiştiniz? Niçin sözünü tutmadı?’ diye sordu.
Gelen cevapta, Tümen kumandanının bunu bir onur meselesi yaparak sözünü yerine getiremediğinden doğan bir üzüntüyle intihar ettiği kendisine bildirildi. En büyük millî davanın kazanılması söz konusu olduğu bir sırada, meydana gelen bu üzücü şehitlik olayı da ayrıca ve hatta başlı başına, Türk’ün sonsuz yiğitliğine yeni bir örnek olarak tarihe geçecektir.
Gazi, ancak hissedilir bir sesle, sadece:
‘Allah rahmet etsin!” Dedikten sonra, aynı emri onun yerine geçen kumandana bildirdi. Ve tepe birkaç dakika içinde, şiddetli bir hücumla ele geçirildi.’”
Yunan Başkomutanı Hacı Anesti’nin sarsılan güney cephesini takviye etmek yerine, 2. Kolordu’nun esas plandaki gibi Çay istikametine taarruz etmesi emri, Yunanlıları stratejik bir sıkıntıya sokmuştur. Öte yandan yarma bölgesinin batısında Türk kolordusu, İzmir-Uşak bağlantısını kesmiş, cephe gerisinde büyük kargaşaya yol açmıştır.
Trikupis, bu durumda elindeki tek şansın eldeki bütün ihtiyatları ile Kalecik Sivrisi (Belen Tepesi) istikametinde bir gece taarruzu yapmak olduğunu düşünmüştür. Ancak, devam eden Türk taarruzu ile 27 Ağustos sabaha karşı Tınaztepe, Erkmentepe ve Kurtkaya tepesinin düşürmesi neticesinde Yunan cephesinin 27 Ağustos öğlen saatlerinde tamamen çökmesine yol açmıştır. Cephenin hiç beklenmedik bir şekilde çökmesi, Yunan 1. Kolordusu’nu ikiye bölmüş, kuşatılmamak için, İzmir yönünde geri çekilmeye başlamışlardır. Dumlupınar’a çekilmeye devam eden Yunan ordusu içindeki sevk ve idare bütünlüğü bozulmuştur.
26 Ağustos saat: 05.30’da Afyon Kocatepe’de başlayan taarruzu idare eden Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa, 30 Ağustos günü saat 14.00’de, Türk Ordusu’na hücum emrini vermiştir. Akşam saat 19.30'a kadar süren bugün Başkomutanlık Meydan Muharebesi olarak bilinen büyük çarpışmalarda Yunan birlikleri imha edilip dağıtılmıştır.
Gazi, Zafertepe’den bizzat yönettiği meydan savaşından sonra savaş sahasını gezerken, binlerce düşman cesedini birbiri üzerine yığılmış olarak görmüş ve bu korkunç manzara karşısında şunları söylemiştir:
“Bu manzara insanlığı utandırabilir! Fakat haklı vatan savunmamız için buna mecbur olduk. Türkler başka milletlerin vatanında böyle bir harekete kalkışmazlar.”
Tarihte düşmanına, onun bayrağına saygı gösteren ikinci bir baş komutan yoktur. Evet, onun ilkelerine uyan bir lider olsaydı ne Balkanlarda ne de Orta Doğu’da savaş olurdu.
23 Eylül 2024
Ahmet Gürel