Atatürk'e olan bu kininiz ne zaman bitecek?
KONUK YAZAR | Anıl Talat Eryontuk, Cumhuriyet'in Ege'si için yazdı...
İZMİR / Cumhuriyetİstanbul'da bir lise öğrencisinin Mustafa Kemal Atatürk'ün fotoğrafı ile yaptığı müstehcen hareketleriyle çekilen sosyal medya videosu gündeme oturdu.
Görüntüler üzerine harekete geçen polis şüpheliyi gözaltına aldı.
Savcılık ifadesi sonrası sevk edildiği mahkemece “Halkın bir kesimini sosyal sınıf, din, mezhep, cinsiyet bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılama" ve “Atatürk'ün hatırasına alenen hakaret suçuyla tutuklanmasına karar verildi ve cezaevine gönderildi.
Arada bir, böyle kendini bilmez çıkıyor.
Kendilerince Atatürk’e sövüyorlar. Biz de bunlara çok kızıyoruz.
İstanbul’daki 17 yaşındaki liseli Türk genci de bu konudaki son olayın kahramanı oldu.
Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nde bir Türk gencinin bu duruma düşmesi gerçekten çok üzücü ve düşündürücü.
Burada suçlu arayıp cezalandırmaktan öte sorunun kaynağına inip bulmalı ve kökten bir çözüm yaratılmalıdır. Yoksa çocuğu gözaltına almak sorunu çözmez veya çözüm için bir yol açmaz bize.
Sorunun kaynağına indiğimizde de kendimize sormamız gereken ilk soru: “Bizler bu gençlere Atatürk’ü neden doğru tanıtamadık?” olmalı.
Atatürk’ün 57 yıllık yaşamına 11 savaş, 24 madalya, 7 nişan, 13 kitap ve bağımsız bir ülke sığdırdığını, askeri dehasını, cesaretini ve devlet adamlığı vasıfları ile çağının en önemli liderlerinden olduğunu ölümünden 85 yıl geçmesine rağmen bu gençlere neden anlatamadık?
Gazi, gerek askeri alanda gerekse yönetim alanında yaptıklarıyla tarihe, insanlığa ve mazlum milletlere örnek olmuşken, kendi vatanın evlatları tarafından bu duruma düşürülmesi ne büyük bir talihsizlik öyle değil mi?
“Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir" diyen, bir milleti esaretten kurtaran kişiye bunların reva görülmesi nankörlük değildir de nedir Allah aşkına?
Unutmayın!
Türkiye Cumhuriyeti’ni çağdaş dünyanın güçlü bir devleti olarak muasır medeniyet seviyesine ulaştırmanın azim ve kararlılığını gösteren büyük bir liderden bahsediyoruz.
Bu ülkenin kurucu babasına, geride bıraktığımız 100 yılın en önemli devlet adamına, düşmanlarının bile saygı duyduğu birine sarf edilen anlamsız cümleler hiçbir şey ifade etmiyor bizler için elbette.
Atatürk’ün değerini bilmemek, Atatürk’ü küçültmez, Atatürk’e zarar vermez kanımca.
Yaşamının tüm yönleriyle büyük lider olan, tarihin akışını değiştiren, ona mührünü vuran veya büyük tehlikelere engel olan böyle bir lidere her memlekette rastlamak mümkün değildir.
Görülüyor ki böyle büyük lidere hakaret konusunda dış güçlere de ihtiyacımız yok.
Bu konuda öyle maharetliyiz ki dünya tarihinin bile nadiren gördüğü bir dehaya, dünyaya meydan okumuş büyük bir komutana aklımız estiğince hakaret edebiliyoruz bu memlekette.
Bu hakaret edenler bu ülkede çan sesi yerine ezan sesi duyuyorsa, paskalya yerine milli ve dini bayramlarını kutluyorsa, kilise yerine camiye gidiyorsa bunu Atatürk'e borçlu olduğunu unutmamalıdır.
Yaşananları özetlersek de konuyla ilgili sahsi fikrim Atatürk’e bu ve benzerine konularda negatif yaklaşım gösteren, hakaret eden, onu sevmeyen kitlelere verilecek cezanın kesinlikle hapis cezası olmaması yönündedir.
Peki ne yapılmalıdır?
Bu gençlere hapiste yatacağı süre kadar hatta nefesimiz son bulasıya kadar Atatürk anlatılmalıdır.
Belki günlerce belki de aylarca…
Ta ki belki Atatürk’ü sevmeyecek ama saygı duyacak noktaya gelesiye kadar…
Çünkü yaşadıklarımız bize bundan yüz yıl önce “En büyük düşmanın” bilgisizlik olduğunu gören; “Gerçek kurtuluş için bu bilgisizliği yok etmek gerektiğini” söyleyen Atatürk’ün ne kadar haklı olduğunu göstermektedir.
En büyük düşman olan bilgisizliği de yenmek her Türk gencinin bu vatana karşı namus borcudur.
Borcu milletçe ödemeli, gençlerimizi iyi, doğru ve güzelle tanıştırmalı, bunu da Atamıza sahip çıkarak yapmalıyız.
Çünkü başka Atatürk yok!