Zincirlerinden kurtulan bir leydi
Hapsedilen ve özgürlüğü için kendini feda eden kadın imgesi sanat yapıtlarının için en güçlü esin kaynaklarından biri olmuştur. Ressam John William Waterhouse'un bir kadının kaledeki ebedi tutsaklığını resmettiği "The Lady of Shalott" isimli eseri, kadınların özgürleşmek için feda etmeleri gerekenler hakkında düşündürten bir eser.
Serra RodopluÇocukken
günleriniz, hayal gücünüzü özgür bırakan hikayeler, masallar
dinleyerek ve büyülü illüstrasyonlarla bakarak geçer. Hayatı
deneyimlemeye başladığımızda, hikayeler ve resimler, dış
dünyayla bağlantı kurmamızı; onu anlamlandırmaya çalışmamızı
sağlayan en önemli araçlardır. İnsan büyüdükçe
masalların varlığına inanmasa da hep bir yanı hayal kurmasını
sağlayan öykülerin gerçekliğine inanır… Ressam John William
Waterhouse’un, Viktorya Dönemi’nin ünlü şairlerinden Alfred
Tennyson’un aynı isimli şiirinden esinlenerek yarattığı ‘The
Lady of Shalott’ resmi, 19. yüzyıl Ön- Raffaellocu akımının
en dikkat çeken eserlerinden biridir. Teknede tasvir edilen işlemeli
kumaşın ve doğanın gerçekçi tasviri arasında Shalott'un
kendisi, goblen üzerinde gösterilen görüntülerin canlı
şemasıyla uyum içinde görünürken; kendisi bu dünyaya ait
olmayan bir masal kahramanı gibi durmaktadır.
Eser konu
olarak Alfred Tennyson’un şiirine dayanmaktadır. Şiirdeki
hikayeye göre, Leydi Elaine, Camelot şehrine uzanan bir nehrin
ortasında bulunan Shalott adasında bir kulede mahkum hayatı
yaşamaktadır. Günlerini yalnızca dokuma yaparak geçiren Elaine,
tek başına yaşadığı kulenin penceresinden bakarsa
lanetleneceğini bildiği için, dış dünyaya ancak bir aynanın
yansımasından bakmaktadır. Bir gün kulenin yakınlarından şarkı
söyleyerek geçen Lancelot adındaki şövalyenin yansımasını
görüp, ona aşık olur, pencereye koşup dışarı baktığında
aynanın çatladığını görür ve lanetlendiğini anlar. Camelot’a
ulaşmak, Aşkı yaşamak için lanetlenmeyi göze alarak ölümle
sonlanacak yolculuğu için bulunduğu kaleyi terk ederek bir kayığa
biner, kıyıya ulaşamadan son nefesini verir.
Tennyson’ın
The Lady of Shalott şiirini kaynak alan sanatçı, Lady’yi,
Camelot’a doğru ölüme doğru sürüklenirken betimlemiştir.
Eserdeki semboller onun kuledeki hayatı, yolculuğu ve ölümüne
dair ipuçları içermektedir. Lady, Orta Çağ’a ait uzun
kollu; saflığı simgeleyen beyaz elbisesiyle kayığındadır.
Shalott, Acı ve hüzünle başını geriye atmış, ağzı hafif
aralık olarak resmedilirken son şarkısını mırıldanıyor
gibidir. Eserde Yumuşak ton kullanımı, doğanın melankolik
atmosferi, loş ışık, kırılmış kamışlar, sonbaharın ölü
yaprakları içinde, Elaine tıpkı etrafındaki solgun yapraklar
gibi savrulmaktadır. Bu karamsar atmosfere kayığın pruvasında
sadece biri yanan üç kandil ve çarmıha gerilmiş İsa imgesi
eşlik etmektedir. Eserdeki, ikisi sönmüş olan mumlar kadının
hayatını temsil etmektedir, üçüncü mum kadının hayatının
son evresinde olduğunu anlatmaktadır. Mumların önünde duran
üzerinde İsa’nın bulunduğu haç, dini bir semboldür ve
Elaine’in ölümden sonraki hayatını temsil eder. Yanında
kendinsin dokumuş olduğu kilimler vardır. Bu dokumalarda,
Elaine’in Camelot’a yolculuğu ve ona yasaklanmış ama
keşfetmeye can attığı dış dünya yer alır.
Ucunda
ölüm olan bir tutkunun peşinden gitmek için korunaklı hayatını
terk eden kadın teması Viktoryen edebiyat, sanat ve melodramda
oldukça popülerdir ancak kadının hikayesi romantik bir aşk
hikayesinden öte çağrışımlar uyandırır. Elaine, pasifliği
ile karakterize edilen geleneksel 19. yüzyıl kadınlığını
temsil eder.
Ancak, Waterhouse, resmiyle Tennyson'ın
şiirinin görsel bir tasvirini sunmaktan daha derin bir şey
söylenmektedir, ressam, şiiri tuvale yansıtırken “Ve nehrin
kasvetli derinliklerinde / Esrik ve cesur bir kâhin gibi - Donuk
çehresiyle / Öylece bakakaldı Camelot’a…” dizelerine
yoğunlaşmıştır. Bu sebepten resim, nehrin akıntısı içinde
adeta sürüklenen Elaine’in aslında çaresiz, hüzünlü ve
kırılgan duruşuyla ile beraber hayat karşısında verdiği cesur
mücadelesini göstermektedir…. Bu yüzden de bu resmin en
etkileyici detayı Elaine’in elinde tuttuğu zincirlerdir. Bu
zincirler kayığı arka planda görülen kuleye bağlarken, aynı
zamanda Elaine’in kuleye hapsolmasına neden olan laneti temsil
eder. zincirler kadını hayatta geri· tutan her şeydir ve Elaine,
gevşek bir şekilde tuttuğu zinciri bıraktığında bedeli· ne
olursa olsun özgürleşecektir.
Bugün bu resme
baktığımda, resimdeki kadın Elaine, zaman ya da coğrafyadan
bağımsız olarak toplumda görünmez kılınan, gelişmesi
engellenen tüm kadınları temsil etmektedir. Resim, gücü,
kararlılığı, kendine yetebilmeyi ve gerçek tutkusunu yaşatarak
özgürlüğü için risk almanın güzelliğini gösterir.