Zamanı renklerle esnetebilmek
Yıl biterken 2023’e yeni bir “ben” olarak girmek istiyorsanız, Monet’nin zamanın göreceliliğini sorgulattığı ve sıradanlık ile tekrar eden günlük döngüleri inceleyen yapıtı “Saman Yığını”ndan esin alabilirsiniz...
Serra RodopluYıl sonuna yaklaşırken 2022’nin değerlendirmesini yaptığımız günlerdeyiz. Yılı geride bırakırken insan onca haftanın nasıl hızlı geçtiğini fark ediyor. 2022’de Pek çoğumuz yeni kararlar aldık, hedefler belirledik ve farklı alışkanlıklar kazandık.
Yeni başlangıçlar zamanla kendimizi güvende hissettiğimiz rutinlere evrildi; rutinlerin tuhaf bir çekiciliği olsa da getirdiği sıradanlık, algıladığımız zamanı kısaltma gücüne sahip, Bu nedenle anlar içindeki ufak değişimleri duyumsamadan, günler birbirini takip ederken yer yer “Bu hafta ne çabuk geçti, hiç anlayamadım" dediğimiz günlerden, “koca bir yıl bitmek üzere” dediğimiz bu günlere geldik.
Peki size bir soru... Her gün geçtiğimiz yolun, yaşadığımız günün, gördüğümüz manzaranın aynı olma olasılığı olabilir mi?
Claude Monet, 1890 yılının eylül ayından itibaren her gün sabah 3.30 civarında kalkıp ekipmanını Giverny'de ki evinin bahçesinde komşusunun saman yığınlarını görebileceği bir görüş alanına taşımış ve bir yıl boyunca aynı manzaraya bakarak, aynı temayı işlemiştir.
Bu çalışmada, “aynılığın” getirdiği sıra dışı deneyimini ise sanat eleştirmeni arkadaşı Gustave Geoffroy'a yazdığı mektubunda ki şu sözlerle dile getirmişti:
“Bu aralar çok çalışıyorum, farklı etkiler yaratan bir seriyle (saman yığınları) uğraşıyorum, ama bu mevsimde güneş çok hızlı batıyor ve takip edemiyorum… Devam ettikçe, başarmaya çalıştığım işin ne kadar büyük bir iş olduğunu da görüyorum."
Böylece, gün içerisinde her an değişen ışık ve rengin geçici anları yakalamak isteyen sanatçı aynı manzaranın resmini tam 25 kez yaparak “Saman Yığını” serisini yaratmıştır.
ZAMAN SORGULAMASI
Monet’nin orjinal adı “Meules” olan bu serisi yalnızca birtakım saman yığınını göstermekle kalmayıp, tek bir manzaranın; günün herhangi bir zaman dilimine, hava durumuna ve mevsime bağlı olarak görüntüsünün ve ambiansının değişimini yansıtmaktadır. Konu değişmese de ışığın, anların değişimi ile her resim birbirine evrilerek, özünde doğa ve zaman ilişkisi konu edinen bir varyasyonu ortaya çıkarıyor.
Güneşin doğumundan batımına aynı manzarayı gördüğümüz bu seri, her anın birbirinden yeni, farklı, biricik olduğunu ve bizlerin bu zaman dilimlerinin geçici ziyaretçisi olduğumuzu anımsatmakta.
Bağlı kaldığımız rutinlerimiz ve koşuşturmaların arasında; çalışma, yemek, uyku ile hatları belirlenmiş yaşamlarımızda değişimleri fark etmesek bile bu seri bizlere hergün farklı renkler evrenindeki dünyalara girip çıkabildiğimizi anlatan vurucu bir hatırlatma olarak sanat tarihindeki yerini aldı.