Yüzellilikler ve Af Kanunu
İhanet edenler kimlerdi ve neden affedildiler?
Prof. Dr. Şaduman HalıcıBugün sizleri 85 yıl öncesine götüreceğim. 85 yıl önce bugünlerde Türk kamuoyu bir af kanunu hazırlığı ile deyim yerindeyse hop oturup hop kalkar. Zira af kapsamına alınacak olanlar Yüzellilikler’dir.
Yüzellilikler kimdir? Millî Mücadele günlerinde Türk halkının bağımsızlık tutkusunu kavrayamayanlar, Türklerin kendi öz güçleri ile vatanlarını emperyalistlerden kurtaracağına inanmayanlar, kurtuluşu İngiltere’nin, Fransa’nın, ABD’nin desteğinde görenler, görmekle kalmayıp onların hükümet üyesi, bürokratı, polisi, gazetecisi ya da eli silahlı savaşçısı gibi davrananlardır.
Emperyalistler işbirlikçilerini Lozan Barış Konferansı görüşmelerinde genel af kapsamı içine alıp kurtarmak için mücadele vermiştir. Ama İsmet Paşa “vatanlarına hayınlık edenlerden” 150’sini af kapsamı dışında tutmayı başarmıştır. 150 sayısı da öylesine belirlenmemiştir. “Hayınlık” edenler daha TBMM bile yokken Sivas’ta temsilciler kurulu görüşmelerinde dile getirilmiştir.
Dillendiren de Kazım Karabekir Paşa’dır. Büyük Taarruz’un zaferle sonuçlanmasının ardından pek çok işbirlikçi, yaptıklarının bilincinde olarak İngiliz elçiliğine sığınıp onlar tarafından ülkeden kaçırılmıştır. Ülkede kalanların çoğu hapishanededir. Ayaklanmalarda önemli rol oynayan bu isimlerin çoğu da idam cezasına çarptırılmıştır.
24 Temmuz 1923 günü Lozan Antlaşması imzalandığında Genel Af Protokolü ve Beyannamesi de yürürlüğe girer. 150 kişinin af kapsamı dışında tutulduğu vurgulayan bu belgeler yayımlandığında İçişleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü aracılığıyla çoktan isimlerin belirlenmesine başlamıştır. Örneğin Balıkesir, Gönen, Manyas gibi ayaklanmalarda çok acı çeken bölge halkına kimden acı çektiğine, onlara kimlerin zarar verdiğine ilişkin bugünkü deyimle anket çalışması bile yapılır. Vatan haini sayısı o kadar boldur ki ilk liste 600 kişiyi bulur. Bakanlık sayıyı zar zor 300’e indirir.
Ardından Bakanlar Kurulu’nda sayı 150’ye indirilir. Her iki liste TBMM’nin görüşüne sunulur. 16 ve 22 Nisan 1924 arasında milletvekilleri listeye girmesi gereken isimleri tartıştır. Yeni isimler önerildiğinde Karesi milletvekili Hulusi Bey, “Sekiz okka etle gezmiş olsa arkasına bir kedi bile takılmaz adamların” listeye alınmamasını ister (TBMM GCZ, c. IV/446). Tartışmaların sonunda 150 kişinin ismi netleşir. Yer darlığından listeye alınamayan ancak ülkeden kaçıp başka devletlerin hizmetine girenlerse Iskat Cetveli’ne yani vatandaşlıktan çıkarılacak olanların yanına eklenir.
1 Haziran 1924’te onaylanan Yüzellilikler Listesi, 10 başlıkta belirlenir. Vahideddin’in beraberindekiler 8 kişidir. Sevr Antlaşmasını imzalayan ve Kuva-yı İnzibâtiye’ye dahil olan kabine üyeleri altı, Sevr’i imzalayan Temsilciler Heyeti üç, Kuva-yı İnzibâtiye’ye dahil olanlar yedi, Mülkiye ve Askeriye’den olanlar 32, Ethem ve yandaşları 9, Çerkes Kongresi’ne temsilci olarak katılanlar 18, polisler 13, gazeteciler 13 kişidir. “Diğer kişiler” başlığı altında çoğu ayaklanmaların elebaşı olan kişilerin sayısı ise 41’dir. Liste belirlendiğinde ülkede, hapishanede olanlar da bu gruba dahildir.
Kaçanlar ise dünyanın dört bir yanına dağılmıştır. Cava adasına bile giden vardır. Balkanlar’a ve Ortadoğu’ya gidenler çoğunluktadır. Yüzellilikler 28 Mayıs 1927’de kabul edilen yasayla vatandaşlıktan da çıkarılır. 1933’te Cumhuriyet’in 10. yılında affedilmeleri gündeme gelir ancak af kapsamına alınmazlar. Çünkü yurtdışındaki faaliyetlerini gün gün izleyen Türk istihbaratı 1932 yılı başından itibaren ayrı bir çalışma yapmaya başlamış ve affa layık olmadıkları sonucuna ulaşmıştır.
ATATÜRK’TEN AF ÖNERİSİ
Yüzellilikler 1938’de affedilir. Affın düşün babası da Atatürk’tür. Başbakan Celal Bayar ve Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras henüz yasalaşan 1938-1939 bütçesini sunmak üzere Yalova’ya gelmişlerdir.
Atatürk’ün yanında Fatih Rıfkı Atay, Fuat Bulca, Fetih Okyar ve kız kardeşi Makbule Hanım da vardır. Termal otelin camından sızan yanık bir türkü Atatürk’ü Selanik günlerine götürür, içini çeker ve Fethi Okyar’a dönüp “Yüzellilikleri affetmeyi düşünüyoruz, sen ne fikirdesin” diye sorar.
Sonra Bayar’a dönerek, “Hükümet de benim gibi düşünmektedir değil mi, Bayar” der. Bayar Ankara’ya döner dönmez af çalışmasını başlatır. Basın da çoktan sütunlarını af haberleriyle doldurmaya yönelmiştir. Affın karşısında olan da vardır, yanında olan da. Meclis’te de durum farklı değildir. 29 Haziran’da görüşmeler başladığında Fikri Mutlu [İçel], Ruşeni Barkın [Samsun], Vasfi Raşit Seviğ [Sivas], Hakkı Ungan [Van] başta olmak üzere pek çok milletvekili ihanetlerini, ülke dışından uzanıp Atatürk’ü öldürmeye kalktıklarını söyleseler de af lehinde olurlar.
Hele Mehmet Somer [Kütahya] affı abartılı şefkat ve merhamet dolu cümlelerle savunur. Onlara göre Türkiye artık güçlüdür, kimseden korkusu yoktur. Gelenler rahat duracaktır. Af karşıtları da görüşlerini açıklar; Sırrı İçöz [Yozgat] kişisel olarak affedemeyeceğini söyler.
Ali Şevket Öndersev [Gümüşhane] Mehmet Somer’e tepki gösterir, “Bunları mebus yapacaksın galiba!” der. Son sözü Adalet Bakanı Şükrü Saracoğlu alır. Yasa tasarısının yersiz bir gururla af getirmediğini, aksine hesaplı ve ölçülü bir af düzenlendiğini açıklar. Yüzelliliklerin ihanetlerini sıralayan milletvekillerine hak verir: “Onlar ülkenin varlığı ile oynamışlar, düşman safında yer almışlar, daha da ileri gidip ülkenin çocuklarını arkalarından vurmuşlardır. O halde niçin bunları affediyoruz” diye sorar ve kendisi yanıtlar: “Çocuklarını düşünmüşlerdir. Memlekette rahat otururlarsa oturmalarına müsaade etmek ve çocuklarının da bu kanun damgasından kurtulmasını istedik” der.
Tasarı 324 milletvekilinin oyuyla kabul edilir. Altı üye çekimser kalırken 399 milletvekilinden 69’u oy vermemek için Meclis’e gelmemiştir. Millî Mücadele’ye cephede tanıklık etmiş bu isimler tepki olarak oy kullanmamayı tercih etmiştir.
Af Yasası 16 Temmuz 1938’de yürürlüğe girdiğinde listede yer alan 60 isim zaten yaşamdan ayrılmıştır. 27 isim hemen, 25’i 1939-1950 yılları arasında ülkelerine dönecektir.
Dönenler, 15. yılını kutlayan Türkiye Cumhuriyeti mucizesine hayranlıklarını dile getirmekten çekinmeyecek, dönmeyenler karşıtlıklarını sürdürecektir. Önde gelen isimlerin yaşam öyküleri yaz boyunca bu sütunlarda yer bulacak.