Yaşam zorlu ama ‘büyü’lü
Lara Di Lara yeni albümü “Eskisi Gibi Değil” ile “Geldiğin yeri unutma, ama gittiğin yere doğru büyü” diyor.
Deniz ÜlkütekinTürk alternatif müzik sahnesinin her üretimiyle dikkat çeken ismi Lara Di Lara. Dördüncü stüdyo albümü “Eskisi Gibi Değil” ile yeniden dinleyicileriyle buluşan başarılı müzisyenle hem albümü hem de geçmişten günümüze müzik yaşantısından merak edilenleri konuştuk.
- Solo kariyerinizde ilk çalışmanız olan "Oraya Doğru" uzunçaları ve ilk solo albümünüz "Hazineler İçindesin"de görece vokal ağırlıklı şarkılar vardı. Sonrasında hem "Sudaki Çığlık" hem de "Denge"de altyapılar giderek daha karmaşık olmaya başladı ve müzikal zenginlik, arayış dikkat çeker oldu. "Eskisi Gibi Değil", ismiyle belki geçmişin sadeliğine atıf yapıyor, müzikal anlamda bir köklere dönüş de söz konusu mu?
“Eskisi Gibi Değil” albümümde de aslında yine kendi müzikal dünyamı yansıtmaya devam ediyorum. Yani albümler birbirinden çok da uzak değil tını olarak. Bu sefer yarı yarıya akustik ve synth ağırlıklı parçalar diyebilirim. Çok sade parçalar da var, alt yapısı kalabalık parçalar da ama temelde akustik enstrümanları daha fazla kullanmak istediğim bir albüm oldu.
- Albümün habercisi olan olan "Büyü" teklisi bana kalırsa hem büyümek hem de sihir anlamı taşıyan bir kelime oyunu içeriyor ve iki farklı anlamı bir araya getiren metaforik sözlerle katmanlı bir anlatıma sahip.
Kesinlikle doğru. Etrafımdaki bazı insanların özünü unutup tuhaf bir şeye dönüşmesinden yola çıkarak “Geldiğin yeri unutma ama gittiğin yere doğru büyü” cümlesini yazmıştım ilk. Bununla beraber hikâye de kendiliğinden oluştu. Birçok şey insanın elinde ve dolayısıyla hayatını nasıl şekillendirmek istediği ile ilgili seçimler yapabilir, kararlar alabilir. Bunu aynı zamanda büyümek, olgunlaşmak olarak değerlendiriyorum. Köklerine bağlı olup nereden geldiğini unutmadan, kendine sadık ama yeniliklere açık olup hayatın sunduklarına dalmak. Büyü lafını iki kere tekrarlayarak da ufak bir oyun yapıyorum aslında. Hayatın tüm zorluklarına rağmen büyülü oluşunu unutmamak için.
- Müzikal anlamda kariyerinizin hangi dönemindesiniz? Tamamlanmış hissediyor musunuz?
Bence müzisyenlik hayatında tamamlanmak gibi bir şey yok. Olgunlaşılabilir, daha donanımlı hale gelinebilir ama keşfedecek her zaman çok fazla şey var. Dolayısıyla ben de tamamlanmış hissetmiyorum ama bu yetersiz hissettirmiyor. Aksine her defasında büyüyorum, olgunlaşıyorum ve ne istediğimi ya da istemediğimi daha net tarif edebiliyorum.
- Üretimlerinizi hem şarkı hem de albüm anlamında bir konsepte oturturken kendi yaşamınızı veya en azından yaşamın getirdiği ruh halini yansıttığınızı tahmin ediyorum. Bu açıdan evlilik ve çocuk sahibi olmak albüme nasıl yansıdı?
Evet üretimlerim hem kişisel hem de yaşadığım zaman dilimlerinden yola çıkar. Evlilik çok bir şey değiştirmedi ama anne olmak, yavrumun olması albüme elbette yansıdı. Nasıl yansıdığını dinleyicilerin keşfine bırakmayı tercih ederim. (Gülüyor)
- Hemen her röportajınızda bir 123 sorusu gelmiş sanırım. Ben onu sormayayım da şunu sorayım: Grup müziği yapmak size ne öğretti?
Birlikte karar vermeyi, birbirine güvenebilmeyi ve bırakabilmeyi öğretti.
POP MÜZİK ARABESKLEŞTİ
- Türkiye'de müziğin lokal kaldığını söylemiştiniz. Bence önemli bir konu, özellikle dizilerimiz dünyanın dört bir yanında izlenirken sizin gibi pek çok başarılı müzisyenin varlığına karşın Türk müziğinin dünyaya açılmakta sıkıntı yaşamasının nedenleri nedir?
Bu konunun üstüne çok uzun konuşulabilir tartışılabilir ama basite indirgemeye çalışacak olursam genelde Türk müzik alanında dünyada neler olduğundan ziyade, ülkemizde “tutan” şey neyse onun bir benzerini yapma gayretinde olunması bence dünyaya açılamamamızın en büyük sebebi. Kolaya kaçıldığını ve çok derine inilmediğini düşünüyorum çoğunlukla. Müzikal olarak yeni şeyler pek denenmiyor, alışılmış tınıların ve kalıpların peşinden gidiliyor. Özellikle son zamanlarda “arabesk”in Türk popüler müziğinde baskınlaşması dünyanın bir yere kadar özümseyebileceği bir tür olduğunu düşündüğüm için bir süreliğine “ilginç” olmaktan öteye gidemiyor. Halbuki küresel tınılarla harmanlansa belki çok daha etkili şeyler olabilir.