Yaşam kaynağımız tükeniyor
Bugün Dünya Su İzleme Günü... Dünya üzerindeki su kaynakları endişe verici hızla tükeniyor. Ardımızda bıraktığımız su ayak izini azaltmak için bireysel olarak yapabileceğimiz birçok şey var. İşe tüketim alışkanlıklarımızı değiştirmekle başlayabiliriz.
Ayça CeylanYaz günlerini geride bırakırken, özellikle Avrupa’yı etkisi altına alan kuraklığın enerji endüstrisindeki etkileri yoğun şekilde hissediliyor. Rusya’nın Avrupa gaz sevkiyatını durdurmasının da bu enerji krizinde etkileri var elbet. Öte yandan asıl sorun küresel ısınma. Yükselen sıcaklıklar karşısında bedenimizin ve dünyamızın dörtte üçünü kaplayan su ise küresel ısınma nedeniyle tehlike altında. Bugün Dünya Su İzleme Günü ve böyle bir günde yaşamı bize sunan sıvı olan suyu anmanın önemli olduğunu düşünüyorum.
İlk olarak su ayak izi ile başlamak isterim. İnsanlık olarak tıpkı karbon ayak izi gibi su ayak izi de bırakıyoruz. Beslenme, barınma, ulaşım, enerji ve kişisel gereksinim başlıkları altında edindiğimiz ürünlerin bize ulaşana kadar tükettiği temiz su miktarı bireysel su ayak izimizi belirliyor. İşletmelerin de ürünlerini ve hizmetlerini oluştururken, tedarik zincirlerinden son kullanıcıya ulaşımına kadar geçen sürede tükettikleri temiz su kaynağı su ayak izlerini oluşturuyor. Su ayak izini ele alırken yalnız tüketim miktarı değil aynı zamanda suyun çeşidi de önemli bir rol oynuyor. Mavi, yeşil ve gri su ayak izi olarak üç başlık altında toplanan su ayak izimizde tanımlar çokmuş gibi gözükse de hatırlamamız gereken en önemli şey bir tüketim nesnesini satın alırken, hem doğrudan bir su tüketimi gerçekleştirdiğimiz hem de üretici olanların dolaylı su tüketimine katkı verdiğimizdir.
YERLİ ÜRÜN SEÇİN
Su, yaşamak için sadece insanlara değil tüm canlılara gerekli. Bu nedenle suyu tüketirken bunu hep hatırlamak da fayda var. Örneğin ithal bir ürün satın aldığınızda ulaşımı da göz önünde bulundurarak yerel ve etik üreticileri seçmek daha doğru. Böylelikle hem su ayak izinizi düşürüp hem de fosil yakıt kaynaklı sera gazı salınımını düşürmüş olursunuz.
Yaşamımızın her yerini kaplayan su ile ilgili farkındalık yaratan Dünya Su İzleme Günü, vatandaşların ülkelerinin yerel su kapasiteleri hakkında bilgi sahibi olmasını ve su politikaları üzerine düşünmelerini amaçlıyor. 25 Eylül’de İtalya’da yapılacak seçimler için düzenlenen kampanyalarda ilk kez iklim krizi merkezi konulardan biri olarak ele alınırken, ülkemizde 2023 seçimleri yaklaşırken “darısı bizim başımıza” diyelim!
BİR PANTOLON İÇİN 5.5 YILLIK SU HARCANIYOR
Konumuz su olunca 79 milyar metreküp ile en çok su kullanan ikinci endüstri modaya da yakından bakmak önemli. İndirimler, okul alışverişleri, güncel giyim akımlarını yakalamak ve nice nedenle yapılan tekstil harcamaları dünyamıza büyük bir zarar veriyor. Ve doğrudan zararını henüz yıkıcı bir biçimde hissetmemiş olsanız bile yaşam evimiz dünyayı etkileyen her şey dönüp dolaşıp size ulaşacak. BM Çevre Programı’nın raporuna göre, bir denim pantolonun üretiminde 3781 litre su harcanıyor. Sayıları bir kenara bırakıp, deneyim olarak bu miktarı açıklamak gerekirse bir bireyin 5,5 yıllık temiz su tüketimine eşlenen bir denim pantolon bahsediyoruz. Dünya genelinde 2.1 milyar insanın evinde temiz suya erişimi yokken satın aldığımız ve tükettiğimiz her şey için bir kez daha düşünmeliyiz.
1 KİLO ÇİKOLATA İÇİN 24 BİN LİTRE SU
Suyu ele alırken önceliklerimiz arasında olması gereken bir diğer nokta da beslenme biçimlerimiz. Hem bütünsel sağlığımız hem de çevreye olan etkileşimlerimizi etkileyen bu konu birçok tartışmayı da beraberinde getiriyor. Haliyle tüketici bir canlı türü olan insanın bu konuyu tartışmaması kaçınılmaz. Ancak ortada şöyle bir durum var ki beslenme biçimimizde de dengeyi gözetmemiz gerekli. Dünyanın ev sahipliği yaptığı tüm canlılar için de denge yaşamsal. Unutmadan WFN’ye (Su ayak izi ağı) göre, 1 kilogram sığır eti üretimi için 15 bin litre su gerekiyor. 1 kilogram domates için ise 236 litre su gerekiyor. 1 kilogram çikolata için 24 bin litre ve 1 kg patates için 250 litre suya ihtiyaç var.