Wednesday Addams geri dönüyor

Efsanevi korku-komedi dizisi “Addams Ailesi”nin küllerinden doğan Wednesday, çarşamba günü Netflix’te gösterime girecek. Öncesinde dizinin oyuncularıyla bir araya geldik ve Tim Burton imzalı yapımı konuştuk.

cumhuriyet.com.tr

Karikatürist Charles Addams’ın, ekranların en uzun soluklu dizilerinden birine imza atan sıra dışı ailesi geri dönüyor. Addams Ailesi, adı adeta gotik dünyayla özdeşleşen Tim Burton’ın ellerinde sekiz bölümlük bir dizi olarak yeniden yaşam buldu. Bu kez başrolde, ailenin “ucube”si Wednesday var. Jenna Ortega’nın göz kamaştırıcı bir performansla yaşam verdiği dizide karakterlerin geçirdikleri dönüşüm, renkli oyuncu kadrosu, stilize dövüş planları, fantastik unsurları ve korku öğeleriyle Wednesday’i klişe bir okul hikâyesi olmanın ötesine geçiriyor; Burton’ın sevdiğimiz atmosferiyle eğlenceli bir Addams Ailesi nostaljisi yaratıyor. Gelin, dizi Netflix’te gösterime girmeden oyuncularıyla Wednesday serüvenlerine ortak olalım...

Sizi bugüne dek farklı türde yapımlarda izledik ama daha önce hiç olmadığı kadar Wednesday karakteriyle kişiliğinizi bütünleştirdiğinizi düşünüyorum. Bunun nedeni Tim Burton'ın gotik dünyasına katılmak mı?

Jenna Ortega: Diziye başlamadan önce Tim’le birkaç görüşme yaptık ve iş konusunda çok saygılı, tatlı ve tutkuluydu. Benim için bu kadar işbirlikçi ve cömert biriyle çalışma ihtimali heyecan vericiydi. Wednesday konusunda çok tutkuluyum çünkü Tim çok ileri görüşlüydü ve harika bir iletişimciydi. Birlikte güzel ve yaratıcı zaman geçirebileceğimizi ilk andan fark ettim, bu yüzden karaktere ve işe olan ilgimin arttığını düşünüyorum. Ayrıca Wednesday’in benim için en eğlenceli setlerden biri olduğunu da söylemeliyim. Çünkü herkes orada olmaktan heyecan duyuyordu ve bu gerçekten iyi hissettiriyor. Sizi işleri daha ileri götürmeye teşvik ediyor. Keşfetmek ve bir nevi serbest bırakmak gibiydi ve çok terapötik bir şeydi, bu yüzden çok sevdim sanırım.

Televizyona dönüşünüz hakkında ne düşünüyorsunuz?

J. Ortega: Aslında televizyona dönmeyi beklemiyordum. Asıl amacım her zaman film çekmek oldu. Ancak Tim Burton gibi efsanevi bir yönetmenle çalışmaya başladığınızda bu türden önemli karakterlere sıklıkla denk gelemeyeceğinizi anlıyorsunuz. Wednesday’e hayat vermenin benim için bu yüzden çok heyecan verici bir deneyim olduğunu düşünüyorum. Elbette başlarda zor görünüyordu ve ben kendime meydan okumayı seviyorum. Sonuçta karakteri yaratmak için seri boyunca çellodan eskrime, okçuluğa, kanoya, boksa ve tipik kılıç dövüşüne kadar çok fazla alanda çalışma yaptık. Ama onca çalışma arasında sanırım favorim çelloydu. Büyük bir müzik hayranıyımdır ve çello bence çok güzel bir enstrüman. O kadar ki özel hayatımda da devam ettirmek istediğimi söyleyebilirim. Evet, kesinlikle zor ama dediğim gibi, ben mücadeleyi severim.

Larissa’yı güçlü, otoriter bir figür olarak izliyoruz. En önemlisi de öykü ilerledikçe öykünün dengeleyici unsuru haline geliyor. Karakterinizin en sevdiğiniz tarafı ve öykü ile uyumu neydi?

Gwendoline Christie: Larisa hakkında en çok sevdiğim şey, onun çelişkili bir karakter olmasıydı. Hem öğrenciler için güvenli bir sığınak olan okulu korumayı istiyor hem de okulun kârlı ve başarılı olması kadar toplumla bütünleşmesi için de çalışıyor. Misyonunu devam ettirmek ve yönetici gücüne sahip olmak konusunda da ısrarcı. Bir yandan da Nevermore’da büyümüş ve eğitim görmüş biri olarak Morticia’nın gölgesinde beklemeyeceğini büyük bir aşkla kanıtlamaya çalışıyor.

Bianca’nın karakteri Wednesday ile güçlü bir tezat oluşturuyor. Bize biraz karakter yaratım sürecinizden ve Burton’la çalışma deneyiminizden bahseder misiniz?

Joy Sunday: Bianca, sözleriyle insanları ikna etme gücüne sahip ki bu da onun çok çekici olduğu, kesin bir özgüvene sahip olduğu ve aklına koyduğu her şeyde çok iyi olduğu anlamına geliyor. Ancak Wednesday ile tanışması onun için biraz korkutucu çünkü daha önce böyle bir şeyle hiç karşılaşmamıştı. Ona bu açıdan yaklaşmak bana gerçekten yardımcı oldu ve en önemlisi de onu sevip empati kurmamı sağladı. Tim’e gelince gerçekten iş birliğine çok açıktı ve herhangi bir yeni fikri memnuniyetle karşılamayı çok seviyordu ve bu bana o karakteri yorumlamak ve canlandırırken eğlenmek için çok fazla yerim varmış gibi hissettirdi.