Tehcir: Soykırım iddialarına yanıtlar II
Anadolu’daki Ermeni toplulukların bağımsızlık hareketleri 19. yüzyılda hız kazanır ama bu düşüncenin kökleri çok daha eskiye dayanır.
Prof. Dr. Şaduman HalıcıHatırlayacağınız gibi Moltke’ye atıfla Osmanlı Ermenileri
ile Türkler arasındaki benzerliğe işaret etmiş, ve “Ermenilerin ayrılıkçı
tutumları nasıl ve ne zaman başladı” sorusunu yöneltmiştik. Bugün hem bu soruyu
yanıtlayacağız hem de Ermeni örgütleriyle ilk eylemlerini ele alacağız.
Fransız İhtilali’nden sonra milliyetçilik düşüncesi Ermeniler arasında da hızla yayılır. Bu düşüncenin yön verdiği istekler önce ıslahat ile başlar, sonra özerklik ve bağımsız devlet isteğine dönüşür. 19. yüzyıl ayrılıkçı hareketlerinin hız kazandığı “aksiyon” yıllarıdır ama öncesi de vardır. 1701-1711 yılları arasında İsarel Ori “bağımsız Ermenistan” için Papa İnnocent, Prens Wilhelm ve Çar Petro ile temaslarda bulunur.
1717’de Sivaslı Mehitar İstanbul’daki örgütlenme çalışmalarının ardından Venedik’te bir propaganda merkezi kurar. 1810’da Napolyon burayı “İlimler Akademisi” yapar. 1799’da Rus Genererali Savarov “Ermeni Ararat Krallığı” projesini hazırlar. Rusya, Ermeni konusunu 1816’da Moskova’da Ermeni Şark Dilleri Enstitüsü’nü kurarak devlet politikasına dönüştürmeye başlar (Osmanlı Belgelerinde Ermeniler, 35).
1857 ve 1862 Zeytun/Süleymanlı’daki isyanlar III.
Napolyon tarafından “Ermeni Zeytun
Cumhuriyeti” şeklinde adlandırılır (Süslü, 271). Avrupa’nın “Doğu sorunu” tanımı bu politikaya yön
veren emperyalist devletler Ermenileri, Osmanlı içinde kışkırtıcı olarak
kullanmaya başlar. Islahat Fermanı’na 1856 yılında yapılan Paris Antlaşması’nda
yer verilmesi ise emperyalistlerin Osmanlı Devleti’nin iç işlerine
karışmalarına olanak sağlar (Kurat, 338).
Osmanlı Devleti’nin, 1877-1878’de Rusya ile yaptığı savaştan yenik çıkması devletin karşı karşıya kalacağı “Ermeni sorununun” başlangıcı olur. Alınan ağır yenilgi İstanbul’daki Ermeni aydınlarıyla kilisesinde köklü tutum değişikliğine neden olur. Patrik Nerses başkanlığında toplanan Ermeni Millet Meclisi, Rus çarına başvurur. Doğu Anadolu’da Rus işgalindeki Fırat Nehri’ne kadar olan bölgede Rusya güdümünde bir Ermeni devleti kurulması istenir. Ardından Rusya ile 3 Mart 1878’de imzalanan Ayastefanos Antlaşması’nın 16. maddesine Ermenilerin yaşadıkları yerlerde ıslahat yapılması hükmü konur. Böylece Ermenilere ilişkin hüküm ilk kez bir antlaşmaya girer.
13 Temmuz 1878’de büyük devletlerin katılımı ile imzalanan Berlin Barış Antlaşması’nın 61. maddesiyle de Osmanlı hükümeti, Ermenilerin oturdukları vilayetlerde ıslahat yapmayı, Kürt ve Çerkeslere karşı (Ermenilerin) emniyet ve huzurlarını korumayı yükümlenir. Asıl önemli olan Osmanlı’nın yaptığı ıslahatı, antlaşmanın taraf devletlerine bildirmeyi yükümlenmesi, onların da uygulamayı denetleme yetkisi kazanmasıdır. Taraf devletler Almanya, Rusya, Fransa, Avusturya-Macaristan ve İngiltere’dir. Berlin Antlaşması’ndan sonra emperyalistler Doğu Anadolu’nun ıslahını Osmanlı’ya karşı siyasal baskı aracı yapar.
Öte yandan Anadolu’da Ermeni topraklarından, “Türkiye Ermenistanı” diye söz edilmeye
başlanır. Ermeni Patrikhanesi bir “altın
madeni” olarak gördüğü 61. maddeyle “Ermeni
devleti”nin kurulacağı umudunu beslemeye başlar. Ermeni komiteleri de bu sözde
“Ermeni topraklarını” kurtarmak
emeliyle örgütlenir, terör faaliyetlerine girişir (Uras, 218 vd; Şimşir, 29).
ERMENİ ÖRGÜTLERİ VE EYLEMLERİ
Ermenilerin ilk cemiyeti 1851’de İstanbul’dan Kilikya’ya gönderilen Mıgırdıç Kırımyan tarafından kurulan “Ser” cemiyetidir. Kilikya diye adlandırılan bölgede bağımsız bir Ermeni devleti kurmayı amaçlar. 1860’ta İstanbul’da “Hayırseverler” cemiyeti faaliyete geçer. 1870-1880 arasında Van’da “Ararat”, “İttihad ve Halas”, “Kara Haç”; Muş’ta “Okul Sevenler”, “Şarklı” ve “Ermenistan’a Doğru”; Adana’da “Kilikya” cemiyetleri kurulur. Bu cemiyetler 1880 yılında birleşir; “Birleşik Ermeni Cemiyeti” adını alır. Berlin Antlaşması’nın ardından olası bir savaş için örgütlenen silahlı komitelerdir bunlar.
Örneğin;
- 1881’de
Erzurum’da kurulan “Anavatan Müdafileri
Derneği” adı gizli örgüt Kürtlere, Türklere, Çerkeslere karşı Ermenileri
silahlandırmayı amaçlar.
- 1885’de
Van’da kurulan “İhtilalci Armenakan
Partisi” ihtilal yolu ile Ermenilerin kendi kendilerini yönetme hakkını
elde etmesini amaçlar.
- 1887’de
İsviçre’nin Cenevre kentinde Marksist Ermeniler tarafından kurulan “İhtilalci Hınçak Partisi” “Türkiye Ermenistanı”nın siyasive milli bağımsızlığını hedefler.
- Rusya
Ermenilerince 1890’da Tiflis’te kurulan “Ermeni
İhtilal Federasyonu” veya Taşnaksutyun da bağımsızlık isteğiyle örgütlenir.
Hepsinin son kertede hedefi Türklerden alacakları
topraklarla “Ermeni devleti”nin bağımsızlığını sağlamaktır. Öyle ki
Taşnaksutyun, amaçları uğrunda emirleri yerine getirmeyen kendi üyelerini de hain
ilan eder, terörü onlara da yönlendirir (Günay, 22-25).
Ermeniler 1894’ten itibaren Anadolu’nun onlarca kentinde
ayaklanır. 1895’de İstanbul’da kanlı bir gösteri düzenlenir. Bir yıl sonra 26
Ağustos 1896’da Osmanlı Bankası’nı basıp Avrupalı banka memurlarını rehin
alırlar. Böylece Avrupa kamuoyunun dikkatini çekmek isterler. Kovuşturmaya da
uğramazlar, ellerini kollarını sallayarak İngiliz ve Rus desteğiyle Marsilya’ya
giderler (Süslü, 52-54). 21 Temmuz 1905’te ise Yıldız Camisi önünde II.
Abdülhamit’e suikast planlayıp, padişahı öldürmek isterler. Padişahı
katledemezler ancak amaçlarını seslendirmek konusunda başarılı olurlar (Engin,
413-428). Ermeni komiteleriyle emperyalist Avrupa arasındaki bu işbirliğini
ABD’li tarihçi William Langer açıkça ortaya koyar. Özetle der ki Ermeni
komiteler Müslüman köyleri basıyor, katliam yapıyor, onları tahrik ediyor sonra
Müslümanlar kendilerini korumak için Ermenilere saldırdığında Avrupalıları
göreve çağırıp Osmanlı’ya müdahale zemini hazırlanıyor. (Langer, 157, 322).
Ermeni
komiteleri, Türkleri sindirerek Avrupalıları yanına çekme siyasetini özellikle
Osmanlı’nın savaş yıllarında, yenilgi dönemlerinde artırmıştır. Ermeni tarihçi
Louise Nalbandian’ın vurguladığı gibi “Ermeni
komiteleri için ivedi hedeflerini gerçekleştirecek topyekûn ayaklanmayı
başlatmanın en uygun zamanı Osmanlıların savaş halinde olduğu zamandır.” (Nalbandian,
111). Bu bakış açısıyla Birinci Dünya Savaşı emperyalistlerin “hasta adamı” mezarına yatırma
arzularının uygulama alanı olacaktır.
Acaba savaşta Osmanlı Ermenileri nasıl bir tutum takınmıştır? Bir sonraki yazımızda bu soruyu yanıtlarken 24 Nisan 1915 kararına giden süreci de özetlemiş olacağız.
Kaynakça: Osmanlı
Belgelerinde Ermeniler 1915-1920, T.C. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel
Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı Yayınları 14, Ankara, 1995.
Azmi Süslü, Ermenilerin
Yaptıkları Katliamlar, Ankara Üniversitesi Basımevi, Ankara, 1986.
Azmi Süslü, “Tehcir Olayındaki Gerçekler”, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi
Dergisi, c. 6, S. 277-286, Yıl 1991.
Akdes Nimet Kurat, Rusya
Tarihi, TTK Yayınları, Ankara, 1987.
Esat Uras, Tarihte
Ermeniler ve Ermeni Meselesi, Belge Yayınları, İstanbul, 1976.
Bilâl N. Şimşir, İngiliz
Belgelerinde Osmanlı Ermenileri 1856-1880, c. I, çev. Şinasi Orel, Ankara,
1986.
Nejla Günay, “Ermenilerin Kurdukları Cemiyetler ve
Komitelerin Maraş ve Çevresindeki Faaliyetleri”, TSA, Yıl 16, Sayı 3, Aralık 2012.
Vadettin Engin, “Sultan II. Abdülhamid’e Düzenlenen Ermeni
Suikastı ve Bu Sebeple Belçika ile Yaşanan Diplomatik Kriz”, Belleten, c. 59, S. 225, 1995.
William L. Langer, The
Diplomacy of Imperialism 1890-1902, New York, Alfred A. Knopf, 1935.
Louıse Nalbandian, Armenian Revolutionary Movement, University of California Press, 1963.