Tatil artık sürdürülebilir olacak

Turizmin iklim krizine olumsuz etkilerini azaltmak için hem işletmelere hem de gezginlere büyük görevler düşüyor.

Ayça Ceylan

Giderek ısınan bir dünyada yaşıyoruz. Küresel ısınma yerine küresel kaynama tanımını yakın bir zaman önce işitmiştik. Her geçen gün yeni bir rekor ve tanımlama iklim krizi yüzünden yaşamlarımıza giriyor. Dünya Meteoroloji Örgütü (DMÖ), kayıtların tutulmasından itibaren dünyanın en sıcak üç aylık döneminin yaşandığını açıkladı. Bunun üzerine BM Genel Sekreteri António Guterres konuyla ilgili olarak “Gezegenimiz, kayıtlara geçen en sıcak yaz olan bir kaynama mevsimini yeni atlattı. İklim çöküşü başladı” dedi. Özetle iklim çöküşü başladı. Ancak hemen uygulamaya konulacak yasalarla ve bunların denetimi ile dünyamızı onarmak mümkün.

Bu hafta size turizm ve iklim krizi arasındaki ilişkiden söz etmek istiyorum. Yaz tatilini geride bırakırken elbette turizm sezonu kapanmadı. Bir sonraki yazlar ve kış turizmi, sağlık turizmi derken birçok turizm dalı insanlara yıl boyu hizmet vermeyi sürdürüyor. Turizm küresel ısınmadan doğrudan etkilenen sektörlerin başında geliyor. Öte yandan küresel ısınmaya katkısı da büyük. Durum böyle olunca bir süredir küresel ölçekte de konuşulan bir kavramı düşünmek gerek: Sürdürülebilir turizm veya sürdürülebilir seyahat. Peki bu yeni turizm biçimi ne anlama geliyor?

SÜRDÜRÜLEBİLİR SEÇENEK TALEBİ

Sürdürülebilir turizm, turizmin olumsuz etkilerini en aza indirmek ve olumlu etkilerini en üst düzeye çıkarmak amacıyla sürdürülebilir uygulamaların benimsenmesi anlamına gelir. Dijital seyahat platformu Booking.com’a göre dünya çapındaki gezginlerin yüzde 53’ü gelecekte daha sürdürülebilir şekilde seyahat etmek istiyor. 28 ülkede 20 binden fazla gezgin arasında yapılan bu araştırmada gezginlerin yüzde 69’u turizm endüstrisinin daha sürdürülebilir seçenekler sunmasını bekliyor.

Booking.com’un araştırmasındaki bir veri epey ilgimi çekti. Gezginlerin yüzde 48’i aşırı kalabalıktan kaçınmak için alternatif yerleri ziyaret etme isteğine sahip. Akdeniz ve Bodrum civarları kalabalığının yerine hem çevresel etkilerini hem de insan sağlığını düşününce Ayvalık bu yerlerden biri bana kalırsa. Konaklanabilecek birçok butik işletme de var. HANOLE bu işletmeler içerisinde sürdürülebilir yaklaşımlarıyla “Turizmde de sürdürülebilirlik yaklaşımını tercih ediyorum” diyenler için güzel bir seçenek olabilir. Kurucuları Hande ve Oleg’ın gıda israfını önlemek için kahvaltı servisindeki yaklaşımlarından işletmedeki hijyen ürünleri yerel, etik, sürdürülebilir bir üreticiden temin etmelerine kadar birçok adım işletmenin samimi bir şekilde gezegen dostu olduğunu gösterir nitelikte. Ayrıca patili dostlara olan olumlu yaklaşımları ve gıda artıklarının bu dostlar için zararlı olmayanlarını besleme için kullanmaları da kalbimi ısıttı.

TÜRKİYE’DE SÜRDÜRÜLEBİLİR TURİZM

Ülkemizde bu yılın sonuna kadar işletmelerin sürdürülebilir turizm belgeleme programının 1. aşamasını tamamlamış olmaları gerekli. Sürdürülebilir turizm programı kapsamında konaklama tesisleri için 3 farklı belge/sertifika bulunmakta. Her bir aşama farklı sayıda ölçütlerin karşılanmasını gerektiriyor.

Unutmadan herhangi bir işletmeye gittiğinizde gıda konusundaki yaklaşımlarına daha detaylı bakmanızı öneririm. Gıda dünyadaki sera gazı emisyonlarının yaklaşık dörtte birinden sorumlu. Gıda ve Tarım Örgütü’nün verilerine göre küresel ölçekte 1.3 milyon gıda çöpe atılıyor ve ne yazık ki atılan gıdaların en az yüzde 40’ı yenilebilecek durumda.

TURİZMİN İKLİM KRİZİNE ETKİSİ

Turizm dünyadaki yıllık karbon salınımının yüzde 8’inden sorumlu. Bu emisyonlarının kaynağını havayolu taşımacılığı gibi düşünmek mümkün ancak otellerdeki klimalardan tekne turuna kadar birçok adım emisyon salınımına etki yapıyor. Dünya Seyahat ve Turizm Konseyi (WTCC) verilerine göre küresel sera gazı emisyonlarının yüzde 11'i turizm faaliyetlerinden kaynaklanıyor ve bu oranın 2050 yılına kadar iki katına çıkması bekleniyor. Son akımlar sürerse ve küresel ekonomi beklendiği gibi büyürse, küresel turizmin karbon ayak izi 2025 yılına kadar yüzde 40'tan fazla artarak yaklaşık 6.5 milyar metrik ton CO2'ye ulaşacak.