Sunset Stream: ‘Kasıntılığa yer vermiyoruz’
Shoegaze türündeki “Ağaçtan Düşen” teklisi ile alternatif müzik sahnesine dönen Sunset Stream topluluğu, uluslararası müzik listelerinde dikkat çekiyor.
Melodi YapıcıBundan beş yıl önce ortaya çıkan Sunset Stream topluluğu, “Lütfen Kimseyi Çağırma” teklisi ve “Güverte” uzunçalarıyla, alternatif müzikte oldukça umut vaat eden bir ses ortaya koymuştu.
Aradan geçen yıllar içinde pek
haber alamadığımız topluluk, kısa süre önce “Ağaçtan Düşen” isimli teklisi ve
yeni kadrosuyla çok hızlı bir dönüş yaptı. Ada Öykü Erdem’in vokaliyle gitarda
Berke Tunca, tuşlularda ve geri vokalde Ekin Su Yakşi bas gitarda Ahmet
Altıntaş ve davulda Enes Ertuğrul’dan oluşan topluluk sorularımızı yanıtladı.
- Müzik toplulukları bir araya geldiğinde genelde ortak
müzik zevkleri belirleyici olur. Sizin ortak listenizde neler vardı?
Ada Öykü Erdem: Sunset Stream’in ilk üyeleri başkaydı.
Anlaşamadığımız konular oldu ve onlar ayrıldılar. Şimdiki kadro ile alakalı
herkesle kesişme noktam farklıydı. Zaten bütün üyeler önceden de Sunset Stream
dinliyorlarmış. İlk provada enerjimiz tuttu ve o günden beri yeni bir kan ve
aynı zamanda eski, varolan kanı koruyarak üretip sahne alıyoruz. Ortak noktamız
hepimizi en çok hayatta tutan yegane yaşam kaynağının içtenlikle müzik üretmek
olması.
Ahmet Altıntaş: Sanırım herkesin birbiri ile ortak zevki
var ama toplu düşününce bi sonuca varamadım. Berke ile Ornette Coleman
dinlerken ortak hissettim, Enes ile Red Hot Chili Peppers diyebilirim, Ekin ile
Radiohead, Ada ile David Bowie olabilir. Herkesin birbiriyle farkı tarzlarda
uyumlu olduğunu görebiliriz bu da bize çok çeşitlilik katıyor.
Enes Ertuğrul: Vokali olacağım bir grunge grubu kurmayı
hedefliyordum ancak baterist olarak da fırsatlara açıktım, o sırada Ada ile
tanıştık. Sunset Stream’i Orçun’un (Özdemir) vefatından sonra yapılan “Reddiye”
albümündeki “Yeni Bir Gün” parçasıyla tanımıştım. Bu şekilde gruba dahil oldum.
Farklı müzik kafalarına ait ama ortak noktaları da çok güçlü olan,
farklılıklarını birleştirip ortaya yeni ve güzel bir tarif çıkarabilen bir grup
olduğumuzu düşünüyorum. Yeni fikirlere her zaman açığız, tek bir şeye takılı
kalmayıp deneysel olmaktan çekinmeden müzik yapabiliyor olmamız benim en çok hoşuma
giden özelliğimiz.
Ekin Su Yakşi: Ada’nın da dediği gibi bir müzik
festivalinde tanıştık ve sonraki günler konuşmaya devam ettik. O festivalde bir
nevi Cemiyette Pişiyorum grubu bizi bir araya getirdi, hatta ilk konserinimizde
Cemiyette Pişiyorum'dan bir şarkı coverladık. Ahmet, Enes ve Berke ile bir
araya geldiğimizde birbirinden tamamen farklı bir sürü tür ve sanatçı ile
ilgili konuşuyoruz. Herkesin birbiriyle bir ortak paydası var. Bu da grubun
geniş bir vizyonu olmasını sağlıyor.
Berke Tunca: Benim gruba dahil olmam bir karmaşaya
dayanıyor. O sıralarda Ada’nın solo projesi “Adoya”da beraber çalıyorduk.
Byzantion Festivali’nde gitaristleri müsait değildi, ben de onun yerini
doldurarak girdim aslında.
- Kısa süre önce çıkardığınız "Ağaçtan Düşen" teklisi
ile çok güzel eleştiriler aldınız. Şarkı nasıl çıktı ortaya?
E. S. Yakşi: Yeni grup üyeleriyle çıkardığımız ilk şarkı
olduğu için aslında çok fazla değişime uğradı. Gerek stüdyoda gerek evde,
herkesin ortaya bir fikir attığı ve eğlendiği organik bir ortamda çıktı.
B. Tunca: Şarkıların ortaya çıkışında belirli bir
formülümüz yok sanırım. Örneğin geçen yıl boyunca Ahmet ile birlikte yaşadık ve
bu şekilde hatırı sayılır miktarda demoyu birlikte çıkardık. Öte yandan Ada’nın
veya Ekin’in tek başına bütün kısımları kaba taslak yazıp "demo grubu”na
gönderdiği ve sonra bizim, gitarcı basçı ve davulcu olarak kendimize göre
düzenlediğimiz de oluyor.
E. Ertuğrul: “Ağaçtan Düşen”in bizim için hem zamansal hem
de müzikal açından bir dönüm noktası olacağını düşünüyorum. Dinleyicilerimizden
gelen geri dönüşler de bu değişimin beğenildiği yönünde. Bu yolda daha yaratıcı
ve farklı olarak devam edeceğimizi umuyorum.
A. Altıntaş: Aslında şarkının çıkışı güverte uzunçalarına
dayanıyor. (CD'yi alanlar ne demek istediğimizi anladı.) Süreç şöyle ilerledi,
biz gruba dahil olduğumuzda kemik bi demo vardı ve üzerine herkes kendinden bi
şeyler katınca ortaya bu sonuç çıktı.
A. Ö. Erdem: Sözleri önceden kendi tuttuğum bir not
defterinde yazılıydı. Arkadaşlarımın bahsettiği gibi iletilen müziğe uyarladım.
- Uluslararası shoegaze camiasında da yankı buldunuz.
Blackmarket'ın Spotify'daki çalma listesinde ilk sırada yer aldınız...
A. Ö. Erdem: Bunu yapan şeyin müziğimizde kasıntılığa yer vermiyor oluşumuz. Aslında üretimimizi yavaşlatan durum da bu. Yoksa hepimiz her ay bir şarkı yapardık ancak kasmamak konusunda hassas olduğumuzu düşünüyorum. Sunset Stream özelinde en çok aldığım geri dönüş “samimiyet” üzerine. Sunset Stream’in müziği oldukça basit, içten ve samimi bana kalırsa. İçerisinde bulunup basit olmasından pek de yakınmadığım tek oluşum bu diyebilirim. Sanatçı verilerine bakıldığında Spotify’ın kendi çalma listesi “Üçüncü yeniler” ve diğer dinleyicilerin de eklediği çalma listelerinin ortak noktası yine içerisinde samimiyet hissettiren şarkıların bulunması. Bunu başka dili konuşan, farklı ülkelerde yaşayan insanlara bile müziğimizde hissettirebildiysek ne mutlu bize.
NASIL YAPILIR?
- İyi bir shoegaze şarkısı yapmanın sırrı nedir?
Ada Öykü Erdem: Grubu shoegaze yapma niyeti hiçbir zaman
olmadı bu tamamen organik ilerledi. Ana sebebi en başında esin ve referans
toplulukların Alvvays, Lush ve Slowdive gibi gruplar olması olabilir. Teknik
olarak pedal ve efekt çeşitliliği olarak açıklanabilir ancak bütünlüklü bir
konsept söz konusu. Bana kalırsa bu müziği yapmanın en temel çarkı, bilinç
altında dönüşen çeşitli renklerin müziğe dökülmesini yine çeşitli seslerle
anlatmaya çalışmak ve kendini bu konseptin kollarına bırakmak. İlgilenmiş
olduğum ve üretmeye gayret ettiğim çeşitli müzik türleri var ve hepsinde ortak
olarak gördüğüm şey hepsi bir canlı gibi zaten bir ruh ile dünyaya geliyorlar.
Bu ruh gelip seni buluyor.
Berke Tunca: Shoegaze tipik bir pedal müziği ya, ismi de buradan geliyor. My Bloody Valentine'ın konserine giden bir müzik eleştirmeni, gösteri boyunca önlerindeki zemine baktıklarını görüyor ve onların ayakkabılarını izlediği kanaatine varıyor bir şekilde. Oysa ki Kevin Shields hep pedallarını kurcalıyormuş. Rivayet böyle...
- Sizleri de tanıyabilir miyiz? Müziğe nasıl başladınız?
Ada Öykü Erdem: 1999 yılında İstanbul’da doğdum. Müziğe
kulak dolumum annem ve babamın müzik öğretmeni olmasından kaynaklı. Annem evde
piyano çalardı ve babam ise keman sanatçısıydı. Ufak yaşta keman tıngırdatarak
öğrendim. Daha sonrasında farklı enstrümanlara ilgim kaydı ve çeşitli
enstrumanları temel olarak öğrenmeye başladım.
Berke Tunca: Lisede hesapta hiç yokken gitar çalmaya
başladım. doğrudan bir bilim olarak akustik bana çok ilginç gelse de sahneye
falan çıkıp müzik icra eden biri olmayı pek düşünmemiştim doğrusu. biri
diğerini getirdi herhalde.
Ekin Su Yakşi: 21 yaşındayım. Hayatım boyunca resim,
tiyatro gibi farklı sanat dallarıyla ilgilendim. En son kendimi bulduğumu
hissettiğim dal müzik oldu. Liseden beri yoğun bir şekilde müzikle
ilgileniyorum. İlk bas gitar çalarak başladım, şu an ise klavye çalıyorum.
Ahmet Altıntaş: Müzikle ilgilenmeye lisede ukulele ile
başladım sonra gerçek enstrümanımı buldum ve süreç daha hızlı ilerledi.
Enes Ertuğrul: 27 yaşındayım, İstanbul’luyum. Müziğe çocukluğumda ağabeyimin dinlediği bazı heavy metal ve blues parçalarıyla merak saldım. 2008’de Avenged Sevenfold grubunu dinledikten sonra Jimmy Sullivan’ın davulları ile bateriye ilgim arttı ve ana enstrümanım olarak seçmeye karar verdim. Sonrasında vokal ve gitar üzerinden ilerledim, birkaç sene müziğe ara verdikten sonra tekrar davul üzerine yoğunlaşarak serüvenime devam etmekteyim.
ESİN KAYNAĞI ŞİLE
- İsminiz neden Sunset Stream?
Ada Öykü Erdem: Şile’de büyümüş biri olarak grubun adı için bana esin veren yer Şile Ayazma Sahili. Kışın ve özellikle de sonbaharda oradan izlediğim gün batımı romantikliğinden alıyor adını. Aynı zamanda şarkılarda sözü geçen bütün doğa betimlemeleri de Şile’deki doğadan ilham alarak yazdığım dolu bir yaşanmışlığa sahip sözler. Sunset Stream kurulduğu zamanlarda ve şarkılarımızı yayımladığımız dönem, şarkıların beste süreci hepsi ben Şile’deyken oldu. Türkçesi “günbatımı yayını” olarak geçiyor ancak ileride başka dillerde beste yaptığımız zaman iç açıcı olmayabilir diye İngilizce olması daha iyi diye düşündüm. Grup için çok daha öncesinden henüz kurulmamışken düşündüğüm isim ise “Santa Bee’s Motel”di. Bu isim yorgun gece yolculuklarında sizi dinlenmeye davet eden mor, mavi neon ışıklı hayali bir motel konseptinden alıyor adını. Beirut’un “Santa Fe” şarkısından esinlenmiştim. Ancak o zamanki üyeler bunu beğenmediğinden eleyip Sunset Stream’e karar kıldık.
- Topluluk olarak hedefleriniz nelerdir?
Ada Öykü Erdem: Yeni çıkaracağımız albüm İngilizce ve
Türkçe karışık bir albüm olacak ve iletişimde olduğum yabancı bir plak şirketi
ile anlaşmak ve biraz daha uluslararası çalışmak aslında en ana hedefim ve
hedeflerimiz arasında. Bunun temelinde yatan duygu ise daha çok kalbe dokunmak
ve müzik yapma şartları zor olan bir altyapıya rağmen bir şeylerin
başarılabileceğini göstermek.
Ekin Su Yakşi: Arkadaşlarımın hedeflerine ek olarak aynı zamanda bu renk müziği üreten topluluklarda, özetle amacı müzik yapmak olan herkesle birlikte ana akım müzik ayrımcılığı gütmeden insanların kendi sanatlarını gerçekleştirebilecekleri negatiflikten uzak bir çevre yaratmak.