Suçun gizli izleri…
Adli suçlara karışma olasılığı olanları önceden tespit etmek mümkün mü? Bu sorunun yanıtı tartışmaları da beraberinde getiriyor.
Ömür TanyelBiyolojimizde, özellikle de beynimizde oluşan değişikliklerin davranışlarımızda da değişiklikler yapabileceği bilinen bir durum. Ancak bu durum adli soruna dönüşüyorsa yaratabileceği trajedinin oluşmadan önlenebilmesi önemli bir araştırma konusu. Bu durumda değerlendirmenin içine sadece tıp değil, hukuk, etik gibi kavramların girmesi de kaçınılmaz. Biyoprediksiyon olarak adlandırılan kavramda bazı biyolojik belirteçleri izleyerek kişide oluşabilecek değişikliklerin önceden belirlenmesi, hatta önlenmesini amaçlanıyor.
Durum bir bilim kurgu filmi olan Azınlık Raporu (2002) belki de “Black Mirror” dizisine konu olabilecek olayları anımsatsa da yaşanmış bazı olaylar aradaki bağlantıyı ve kavramın ortaya çıkışını daha net yansıtıyor. Saygın bir tıp dergisine 2000’li yılların başında konu olmuş “Bay Oft” mahlaslı kişinin öyküsü tipik bir örnek. Ailesiyle sakin bir hayat süren Oft 40’lı yaşlarının başında çocuk pornografisine karşı bir ilgi buymaya başlar.
Ancak bu merakın artışı fiziksel bazı girişimlere dönme eğilimi gösterince kendini mahkemede bulur. Hapse girmeden önce başlayan şiddetli baş ağrıları nedeniyle kaldırıldığı hastanede aralarında cinsel girişimlerinde olduğu tutarsız davranışlar sergilemeye başlar. Ancak çekilen beyin filmleri her şeyin baştan yazılmasını gerektirir. Çünkü Oft’un göz arkasına denk gelen yerde bir beyin tümörü vardır ve bu bölgenin beynin sosyal davranışların düzenlenmesiyle ilgili olduğu bilinmektedir.
Ayrıca bu bölgedeki anormallikler antisosyal davranışlar yanında dürtü denetim sorunlarını da getirmektedir. Bölgenin, problemlerin kişinin yaptığı eylemlerin doğruluk ya da yanlışlığını değerlendirmeye ise bir etkisi bulunmamaktadır. Zaten Oft, eylemlerinin "yanlış" olduğunun her zaman bilincindeydi. Yapılan ameliyat sonrası uygunsuz cinsel dürtülerin düzelmiş olması ise herkesi şaşırtmıştı.
Yaklaşık bir yıl sonra Oft’un baş ağrıları ile beraber benzer istekleri yine artmaya başladı. Bir dizi ameliyat durumu düzeltse de konu artık beraberinde başka bir sorunu getirmişti. Böyle bir durumda kişi yaptığı işin yanlış olduğunu bilse de kendi kontrolünde olmayan bir biyolojik değişiklik nedeniyle oluşan suçlardan ne derece sorumludur? Önceden tespit edilmiş, hatta neden sonuç ilişkisi kurulmuş bu tür durumlar nedeniyle gerçekleşebilecek suçu engellemek için ne yapılmalıdır?
Diğer bir örnekte MAOA adlı bir genin varyantı kişide pozitif ise ve üstüne çocuklukta kötü muamele görmüşse ileride riskli davranışların ve saldırganlığın artma eğiliminin olabileceği gösterilmiştir. Bu durumda çocuğun erken dönemde önleyici bir psikoterapi alması veya olası kötü muameleler için daha sıkı gözlem altında bulunması kurtarıcı olacaktır.
İYİ İNSAN MI?
Bu çalışmaların eleştirilen noktası ise çıkış noktalarının hep saldırganlık, cinsel sapkınlık, hırsızlık, uyuşturucu bağımlılığı gibi adi suçlar baz alınarak yapılması ve çıkarımların buna göre biçimlendirilmesi. Toplumda beyaz yakalı olarak adlandırılan, genellikle devlet ya da özel şirketlerde değişik pozisyonlarda çalışan suçluları görmezden gelir. Başlarda “iyi bir insan” gibi sıfatlarla anılanlar foyaları meydana çıkana dek pek çok başarı hikayesinin baş aktörü olarak kabul edilirler. Dolandırıcılık için kişinin kendini bu meziyetlerle çevreye tanıtması tabi ki yetmez, bu alanda gerçekleşen çarpıcı örneklerden de (!) faydalanırlar; İtalyan Carlo’nun ki gibi.
1882'de İtalya'nın Parma kentinde doğan Carlo 1903 yılında ABD’ye göç etti. Montreal’de bir bankada çalışmaya başladığında İtalyan göçmenlerin paralarını nasıl değerlendirmeye çalıştıklarını ve izleme şansı oldu. Banka karşılıksız çekler nedeniyle batsa da Ponzi öğrendikleriyle başka bir şehirde iş kurmaya karar verdi. Burada yatırımcılara 45 günde yüzde 50, ya da 90 günde yüzde 100 gibi getiriler vaat etti.
Bu yatırımcılara kâr şeklinde yaptığı ödemeleri sonraki yatırımcılardan gelen parayı kullanarak yaptı. Bir süre sonra yatırımcı azalmasıyla sistem tıkandı ve kağıt üzerinde oldukça kapsamlı ve kârlı bir yatırım planı yürüten Carlo tutuklanarak hapsin yolunu tuttu. Sonradan Charles olarak değiştirdiği adıyla Charles Ponzi’den geride kalan ise dolandırıcılıkta soyadıyla anılan Ponzi sistemi oldu.
YA KANDIRILANLAR...
Ülkemizde de son olarak “Çiftlik Bank” olayı ile hatırlasak da Ponzi şeması ile dolandırıcılığa ilişkin pek çok örneğimiz mevcut. Ponzi dışında paraya para katma ya da bir koyup beş alma umuduyla güvendikleri “foncu” bankacıya parasını kaptıran futbol camiası, Maldivler’de memleketten daha ucuza yazlık alma hevesiyle çıktıkları yolda tropik kokteyl yerine bir bardak soğuk suya razı olma öyküleri yakın tarihimizden bilinen gerçekler.
Biyoprediksiyonu adi suçlardan önce akçeli suçlarda tezgahı kuranlar açısından araştırmak daha verimli olabilir. Çünkü İngiltere’de yapılan araştırmada adi suçların yıllık toplam götürüsü 124 milyar sterlin iken, dolandırıcılığın tek başına maliyetinin 190 milyar sterlin olduğu tahmin ediliyor. Kandırılması potansiyel insanları biyobelirteçlerden tespit edip “bak seni yakında yolacaklar” uyarısını yapabilmek ise bir mucize değerinde.
REFERANSLAR
Zohny H. Crim Law Philos. 2019; 13(3): 479–497.
Burns JM. Arch Neurol. 2003;60(3):437-440.