Siz susun bedeniniz konuşsun: Söz saklar hareket gösterir
Savaşla birlikte gündemimize giren konulardan birisi de beden dili. “Liderlerin beden dili ne anlatıyor?” Bugünlerde tartışma programlarında en sık karşımıza çıkan sorulardan birisi... Beden dili son yıllarda kariyerinde yükselmek, çevresiyle doğru iletişim kurmak ve kırılganlığını gizlemek isteyen çok sayıda insanın ilgi alanına girdi. Peki neden bazı ifadelerini geliştirmemiz gerekirken, bazılarını saklamamız gerekiyor? Bu sorunun yanıtı bedenimizle olan ilişkimizde gizli...
Deniz Ülkütekin“Bedenin her pozisyonuna belirli bir içsel duruma ve her bir içsel durum da belli bir duruşa karşılık gelir. Bir insanın belirli sayıda alışılmış duruşları vardır ve aralarında durmadan birinden diğerine geçer. Yeni, alışılmamış duruşlar edinmek, normal koşullardaki davranışlarımızdan farklı olarak kendinizi gözlemlemenizi sağlar. Bu, özellikle “dur!” komutu verildiğinde netleşir. bir kerede kendinizi dondurmak zorundasınız. Sadece dışarıdan değil, aynı zamanda tüm içsel hareketlerinizi de durdurmanız gerekir. Gergin olan kaslar aynı gergin, gevşemiş kaslar gevşemiş kalmalıdır. Düşünceleri ve duyguları olduğu gibi tutmak ve eş zamanlı olarak kendinizi gözlemlemek için çaba göstermelisiniz.”
KOMEDYENİN DİLİ
Son günlerin popüler siyasi figürlerinden olan Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodymyr Zelenskyy’nin dünya çapında en bilinen özelliklerinden birisi eski bir komedyen olması. Bu kariyer ivmesi her ne kadar çeşitli küçük düşürücü yorumlara alan açsa da kendisinin geçmişteki sahne videolarını izlediğinizde güldürü öğesi içeren konuşmaların yanında, beden hareketlerinin abartılı kullanımı yoluyla etnik, coğrafi ve sosyal kimlikler üzerinden bir komedi dili oluşturduğunu göreceksiniz.
Dünya üzerindeki neredeyse bütün komedyenlerin belki de yüz yıllardır başvurduğu bu klasik güldürü yöntemi, bize aslında bedenimizin kontrolsüzlüğü ve genelleştirilmiş davranış kalıpları üzerinden nasıl bir otomasyona maruz kaldığını anlatıyor.
DANS VE HAREKET
Rus Çarlığı’nın son dönemlerinden Bolşevik Rusya ve SSCB’ye kadar uzanan dönemde Kafkas coğrafyasının, en kendine has ve bir o kadar da gizemli isimlerinden birisi Georgi Gürciyev’di. Kimi tarihçilere göre İngiliz istihbaratına çalışan ve Orta Asya’daki Rus – İngiliz çekişmesinde çalışmalarıyla önemli rol oynayan bu gizemli karakterin aynı zamanda Stalin’in akıl hocalığını yaptığı ve Nasyonel Sosyalizm’in güçlendiği dönemde Almanya ile önemli bağlantıları olduğu da sık dillendirilen bir iddia. Öte yandan kendisinin klasik müzik besteciliğindeki yenilikçi yaklaşımları, dans ve hareket araştırmalarıyla bedenin maddi sınırlarını sorgulaması ve günümüzde popüler kültür yaratıcılarının bir çoğuna esin kaynağı olan kitaplarıyla döneminin en kaydadeğer manevi rehberlerinden olduğu ise bir gerçek.
“Belirli dansların ritminde, dansçıların bazı hareketlerinde ve kombinasyonlarında, belirli yasalar canlı bir şekilde hatırlanır. Bu tür danslara ‘kutsal’ denir. Doğu'ya yaptığım yolculuklar sırasında, bazı antik tapınaklarda kutsal ayinler sırasında icra edilen bu tür dansları sık sık gördüm. Bu törenler Avrupalılar tarafından bilinmiyor.”
68 KUŞAĞI VE VİETNAM
Fakir, Keşiş ve Yogi anlayışlarını bir araya getirerek oluşturduğu “Dördüncü Yol” felsefesiyle modern insanın bedeniyle kaybettiği bağlantıyı yeniden kurmasını ve uykuda olduğunu düşündüğü bedenin uyanmasını amaçlayan Gürciyev’in bu yaklaşımı aynı zamanda günümüzde var olan tüm dini ritüellerin gerçek bağlamından koptuğu düşüncesine dayanıyordu. Çünkü modern insanın bedeniyle bağlantısının zarar görmesinin içindeki varoluşsal inancı da yok ettiğine inanıyordu.
Söz konusu yaklaşım, ilerleyen yıllarda psikoterapi alanında yenilikçi çalışımlara ön ayak olacaktı. Vietnam Savaşı sonrasında ABD’li askerlerin yaşadıkları travmaların çözümünde psikanalizin yetersiz kalması sonrası dans-hareket terapisi kullanılmaya başlandı. Bu disiplin hastaların konuşma yoluyla ifade edemediği travmalarını, bedenin hareketlerinde oluşan belli aksaklıkların gözlemlenmesiyle ortaya çıkarılması prensibine dayanıyordu. Psikoloji alanındaki bu gelişme bir anlamda 50’lerin ortasında ABD’de zirveye çıkan psikanalizin 68 kuşağı ve Vietnam sonrasındaki dünyada yetersiz kaldığının işaretiydi. Gürciyev’in, modern insanın bedeniyle bağlantısının koptuğu ve bu yüzden sonsuz bir uykuda olduğu iddiası bir anlamda onaylanmıştı.
Günümüzde beden diline yönelik çalışmalar kişinin sosyal bir alandaki duruşunun yarattığı etki üzerine yoğunlaşırken. Bir yandan da zaafların, kırılganlığın veya yalanların ortaya çıktığı durumlarda bedenin verdiği ani reaksiyonları kategorize etmeye dayanıyor. Yüzde yaşanan değişiklikler en belirleyici etkenler olurken, ayaklardan, oturuş pozisyonuna kadar çok sayıda veri kişinin mental durumu hakkında bilgi verecek seviyede. ABD’li psikolog Paul Ekman’ın insanın yüz hatları ve mimikleri hakkında yaptığı çalışmalar da beden dilinin şifrelerinin çözülmesinde önemli rol oynadı. Ekman, çalışmaları sonucunda mimiklerin kültürel bir kökeni olmadığını iddia ederken içsel yanımızla dışsal davranışlarımızın, biz istemesek bile bir bütün olarak hareket ettiğini bunun temelinin de insan davranışlarının gelişiminin yer aldığını söylüyordu.
ELE VEREN HAREKETLER
Ağız Koruyucu: En kolay fark edilebilen beden tepkilerinden birisi olan konuşurken ağzı kapatmak, kişi açık konuşmadığında veya konuşurken bir şeyler sakladığında ortaya çıkar. Konuşma sırasında yalancı öksürme hareketi de kişinin yalan söylediğinin işaretlerinden biri olabilir.
Pinokyo etkisi: Konuşurken buruna dokunmak, yalan söylenildiğini açık eden bir harekettir. Bunun sebebi olarak yalan söylemenin yarattığı gerilimin burnun sinir uçlarını kaşındırması gösterilir.
Baş destekleme: Bir konuşma sırasında dinleyici eliyle başını destekleme ihtiyacı hissediyorsa, bu sıkıldığının işareti olabilir.
Görünmez göz yaşı: Kişi konuşurken kırılgan bir an yaşıyorsa ve üzüldüğünü belli etmek istemediğinde işaret parmağı istemsiz bir şekilde gözünün hemen altına dokunur. Bu da bedenin ağlamak istediğinin bir işaretidir.
BASKIN HAREKETLER
Avuç içinin gücü: Avuç içini göstermek karşıdaki kişide güven hissiyatı oluşturur. Avuçların yönü ise otorite kurmak için önemlidir. Avucun yukaır bakması, bir duayı hatırlatır ve tehditkar olmayan bir harekettir. Avuç aşağı doğru ise kişiye otoriter bir görünüm kazandırır.
Kutsal üçgen: Genelde birçok siyasetçinin kullandığı, konuşurken ellerini bir üçgen veya çatı şeklinde birleştirme hareketi kalabalık bir kitleye karşı otorite kurmak için kullanılır.
El sıkışma: Geniş kitleleri etkilemek isteyen kişiler kalabalık bir yerde el sıkışırken, ellerinin görünür tarafta yer almasına ve yönünün aşağıya doğru olmasına dikkat ederler. Böylece karşı tarafa hem de kendilerini izleyenlere “kontrol bende” mesajı verirler.
Saçı öne atma: Genelde kadınların flört etme isteği olarak bilinse de bu hareket bedenin dairesel bir ivmeyle kendini rahatlatmasını sağlar. Gergin anlarda yapılacak dairesel hareketler, (bir kağıda çember çizmek gibi) rahatlatıcı etkiye sahiptir.