Simay Barlas: Güzel olan düşlerim
Kimi zaman hayatının baharında genç bir lise öğrencisi kimi zaman da entrikalarla dolu yaşamların ortasında masumluğunu koruyan bir kadın olarak seyirci karşısına çıkıyor oyuncu Simay Barlas. Henüz çocuk sayılabilecek yaşta kamera karşısına geçen oyuncu şu günlerde ise izleyiciyi 30’lu yılların Antakyası’na götürüyor.
Simay GözenerKüçücük bir kız çocuğu iken, yüreğine ektiği oyunculuk sevdasını hayalleriyle birlikte büyütenlerden Simay Barlas. Çocuk yaşta çıktığı yolda emin adımlarla ilerlerken bir yandan da hayat verdiği kadınlar için durmaksızın çalışıyor. Şansın ve yeteneğin ötesinde çok çalışmanın önemine inanan oyuncu şu günlerde seyirciyi vatana sonradan katılması, çok dinliliği, politik ve kültürel yapısı açısından hem 30’lu yıllarda hem de günümüzde diğer şehirlere nazaran oldukça önemli bir yere sahip Antakya’ya götürüyor. Eynan karakteri ile dikkatleri üzerine çeken oyuncuyla hem hayatı hem de “Kırk asırlık Türk yurdu düşman elinde kalamaz” diyen Mustafa Kemal’in “Şahsi davam” diye nitelendirdiği ve yaşamının son günlerinde büyük mücadele vererek anavatana kazandırdığı Hatay’ı, o zorlu süreci konu edinen “Aziz” dizisini konuştuk. Şimdi söz Simay Barlas’ın:
- Genç yaşına rağmen birbirinden farklı pek çok projede yer alan Simay Barlas’ı yakından tanıyalım mı? Oyunculuk serüveniniz nasıl başladı?
Oyunculuk hayalini kurmaya başladığımda henüz küçük bir çocuktum. Geleceğimle ilgili karar alabilecek yaşta olmadığımdan devreye ailem girdi. Onların yönlendirmeleri ve desteğiyle hayallerimin peşine düştüm. İyi ki de öyle olmuş.
- Kimi zaman yetenek kimi zaman şans kimi zaman da güzellik zirveye götürüyor oyuncuları. Peki, sizi kendi jenerasyonunuzdaki pek çok meslektaşınızdan bir adım ileri taşıyan faktör neydi?
İşimi çok seviyorum ve büyük bir tutkuyla yapıyorum. Her gün üstüne yeni bir şeyler eklemeye ve kendimi bu konuda geliştirmeye odaklanıyorum. Oyunculuk, sınırları olmayan koca bir dünya ve sürekli hareket halinde olmayı gerektiriyor. Yaptığınız meslek ne olursa olsun başarı için şansın ve yeteneğin ötesinde çok çalışmanın ve öğrenmeye açık olmanın önemine inanıyorum. Bunun için de sürekli çalışıyorum.
- “Paramparça”nın Öykü’sü, “Hayat Bazen Tatlıdır”ın Gözde’si, “Zalim İstanbul”un Damla’sı ve bugün de “Aziz”deki Efnan rolüyle karşımıza çıkan Simay Barlas’a bu kadınlardan hangisi daha çok benziyor?
Bugüne kadar canlandırdığım karakterlerin hepsinde benden bir şeyler var, ama hiçbiri için “bu bana daha çok benziyor” diyemem. Aslında karakterleri yorumlarken benzerliklerinden çok farklılıklarından besleniyorum diyebilirim.
- Sürekli göz önünde olmak bazı sorumlulukları da beraberinde getiriyor. Özellikle gençler tarafından hayli takip edilen bir oyuncu olarak sizin de rol model olmak adına karakteriniz dışında sergilediğiniz davranışlar var mı? Yani ünlü olmak özel hayatta da rol yapmayı gerektiriyor mu?
Özel hayatımda rol yapmam gerekliliğine inanmıyorum; hatta bunu sağlıksız da buluyorum. Sizi daha çok insanın tanıyor ve takip ediyor olmasının sorumluluğunu hissedebilirsiniz, ama böyle bir baskıyla sağlıklı bir hayat yaşamanın mümkün olmadığını düşünüyorum.
CENNET GÖZLÜ EYNAN
- Bugün, 30’lu yılların Antakya’sına, sosyal hayatına, politik sürecine şahit olduğumuz “Aziz” dizisiyle seyirci karşısına çıkıyorsunuz. Projeyi, oynadığınız karakteri sizden dinleyebilir miyiz?
“Aziz”de, çok güçlü, dik başlı, kendi ayakları üstünde durmayı başaran asi bir kadını canlandırıyorum. Efnan hem yaşadığı dönemin hem de kendi hayatının zorluklarına karşı mücadeleyi bırakmayan bir karakter.
- Rolünüze hazırlanırken hangi kaynaklardan beslenerek kendinizi yetiştirdiniz?
Bir dönem projesi olan “Aziz” için canlandırdığım diğer karakterlerin hazırlık sürecinden farklı bir çalışma yöntemi izlemem gerekti. Karakteri çözümlemeye başlamadan önce döneme odaklandım. Efnan’ı anlayabilmek, onunla ve diğer karakterlerle empati kurabilmek adına 30’lu yılların Antakya’sını ve dönemin şartlarını, zorluklarını bilmem önemliydi. O sebeple öncelikli olarak dönemin önemli tarihi olayları, sosyal hayatı ve kültürü hakkında okumalar yaparak role hazırlandım.
- Dönem dizisi ile günümüzde geçen bir dizide oynamak arasında nasıl bir fark var? O günleri set ortamında da olsa yaşamak size neler hissettiriyor?
Çok büyük farklar var. “Aziz” benim ilk dönem projem ve projeye dâhil olana kadar farklı olacağını tahmin ediyordum, ama içine girince tahmin ettiğimden çok daha farklı olduğunu deneyimledim. Zor, ama bir yandan da çok keyifli… Kostümden dekora, beden dilinden telaffuza kadar bambaşka bir dünya… Sete girdiğimiz an adeta zaman yolculuğuna çıkıyor ve bulunduğumuz dünyanın alışkanlıklarından uzaklaşıyoruz.
“Aziz”, insanların hem bireysel hem de toplumsal olarak büyük mücadeleler verdiği, yokluğun, kıtlığın, zor yaşam şartlarının hâkim olduğu bir dönemi anlatıyor. O yıllarda, o coğrafyada yaşamanın zorluğunu set ortamında olsanız dahi hissediyorsunuz. Okumak, tarihi bilmek, izlemenin de ötesinde bir kurgu içerisinde o dönemi tekrar canlandırıyor olmak bugüne kadar bir oyuncu olarak karakterle kurabildiğim empatinin en yoğununu yaşatıyor bana. Bu hikâyenin bir parçası olduğum için mutluyum.
KADININ GÜCÜ KOLEKTİF BİLİNÇTE
“Aziz”de dik başlı, hakkını sonuna kadar savunan ve hiç kimseye boyun eğmeyen güçlü bir kadını canlandırıyorsunuz. Peki, 30’lu yıllarla bugünü kıyasladığınızda güçlü kadın imajı nasıl değişiyor? Kadınların susturulduğu, unutulduğu, adının olmadığı bir coğrafyada sizce güçlü kadının tasviri nedir?
Güçlü kadın imajından çok kadın olmanın güçlüğüne odaklanmanın daha doğru olacağını düşünüyorum. Kadın olmanın, sadece bu coğrafyada değil, dünyanın her yerinde ve her döneminde zor olduğu bir sistem içinde hayatımızı sürdürüyoruz. Yaşadıkları zorlukları ortadan kaldırmak için kadınların güçlü olması gerektiği fikrine katılmıyorum. Kolektif bir bilinçle hareket etmemiz gerektiğini düşünüyorum.
ROL MÜ, GERÇEK Mİ?
- Sizi ekranlarda takip eden milyonlar bir yandan da sosyal medyada hayatınıza ortak oluyor. Sizce, TV’de hayranlık duyarak takip ettikleri Eynan’ın mı, yoksa sosyal medyadaki Simay’ın mı hayatı onlara daha cazip ve ilgi çekici geliyor?
Bu sorunun cevabını daha önce hiç düşünmedim, ama sanırım bunun yanıtı bende değil. Yer aldığım projelerde canlandırdığım karakterler izleyicinin dikkatini çekiyor ve bu ilgi ile takip etmeye başlıyorlar. Sosyal medyayı ilk günden bu yana olduğum gibi kullanıyorum. Bu mecralardan gittiğim, gördüğüm yerleri, hatırlamak istediğim anları paylaşıyorum. Tam olarak “hayatımı paylaşıyorum” diyemem. (Gülüyor)
- Bir söyleşide “Hayal gücüm yakın arkadaşlarımdan biriydi” diyorsunuz. Hayallerinizi diri tutmak için neler yapıyorsunuz? “Yakın arkadaşınız” bugünlerde geleceğe dair kulağınıza neler fısıldıyor?
Evet, hayal gücüm beni inanılmaz besliyor. Adeta hayata karşı motive ediyor, ama kurduğum hayallere tutunmuyorum. Aklımdan geçenler bir gün gerçekleştiklerinde de kurduğum hayali hatırlıyorum.