Sessiz bir kadın direnişi

Kadına şiddete karşı dayanışma, aslında bu toprakların kültüründe var. Eskiden Yörük kadınları, şiddete uğradıklarını çeyizlerinde yer alan “mor cepken”i giyerek belli eder ve şiddet failinin toplumdan dışlanmasını sağlardı. Günümüzde bunu sağlayabilecek yapı ise İstanbul Sözleşmesi!

Ebru Bozcuk

Anadolu'da, kızlar için hazırlanan her çeyiz parçası, sözsüz bir edebiyat gibidir aslında. Yazma oyalarının şekilleri, kadının farklı ruh hallerini anlatır. Kendi eli ile dokuduğu kilimlerin nakışları, o kadının sessiz haykırışıdır.

Mücadeleci yapısına karşın nahiftir Anadolu kadını. Giysileri, başındaki oyalı yazma, dokuduğu kilim ile döker içini. Edep, terbiye, gelenek diyebiliriz belki ama bir taraftan da tarifsiz bir suskunluk çağı...

Yörük kadınları, kızlarının çeyizine ilk önce “mor cepken” hazırlarlarmış. Yörük anası, kızının çeyizine o mor cepkeni işlerken "İnşallah giymek zorunda kalmazsın" diye dualar edermiş. Gelin kızın da yüreği titrer, mor cepkeni zor gününde sığınağı, kendisini ifade edecek güvencesi görürmüş. Kocası tarafından aldatılan, şiddete uğrayan, evliliğinin tüm ağırlığını yüreğinde hisseden ve evliliğini bitirme kararı alan kadın sandığını açarmış ve o mor cepkeni giyip herkesin kendisini göreceği bir yere oturup susarmış. Sadece susarmış...

Mor cepkeni giyen kadının çevresini yaşlı kadınlar sarıp sarmalar ve bir daha onu koca evine göndermezlermiş. Bundan sonra kadına kocası da yaklaşamazmış. Kadın, kendi iradesi ile mor cepkeni giyip kocasını boşamış olurmuş. En önemlisi, kadının boşadığı adam, bir daha evlenemezmiş. Çünkü obada kimse ona itibar etmez, dışlanmış bir şekilde yaşarmış. Toplumsal adaletin gücüne bakar mısınız?

En azından bir daha başka bir kadının kalbini yerle yeksan etmesinin önüne geçilmiş olunuyor. Bu sebeple erkekler, kadınlarına mor cepken giydirecek duruma sebebiyet vermemek için çok saygı duyarlarmış. Ne muhteşem bir ortak bilinç hali değil mi? Günümüzde, her gün bir kadın öldürülüp şiddete uğrarken bizim beceremediğimiz adaleti, o dönemdeki toplumsal ahlak bilinciyle atalarımız ne güzel becermişler.

Mor Çatı Sığınma Evi, işte bu yüzden mor rengini seçmiş. Çünkü mor, baş kaldıran, acılara “Dur” diyen kadınların rengi... Dilerim, tüm kadınlara umutla ve neşe ile mor renkli elbiseler giymek nasip olsun.

O zaman sözü şöyle bitirmek istiyorum:

Artık mor cepkene ihtiyacımız yok. Bizi yaşatacak olan İstanbul Sözleşmesi’dir. O mor cepkenler de çeyiz sandığının en dibinde naftalin kokusuyla varsın öylece kalakalsınlar.