Seriye özensiz final: Cadılar Bayramı sona eriyor
Kült korku serisinin yeniden beyazperdeye dönüşü düş kırıklığıyla sonuçlandı.
Başak BıçakPuanım: 4/10
Klasikleşmiş serilere yıllar sonra eklenen devam filmleri ya da yeniden çevrimlerle ilgili her yıl yeni bir faciaya tanıklık ediyoruz ancak Cadılar Bayramı Sona Eriyor’un (Halloween Ends) yarattığı fiyaskoyu unutmamız biraz zaman alacağa benziyor. David Gordon Green’in 2018’de yeniden başlattığı Halloween üçlemesi, kendisini dünyaca ünlü bir seriye dönüştüren kötüsü Michael Myers’ı konumlandırma durumuyla uzun süre hatırlanacak gibi duruyor...
2019, Cadılar Bayramı. Kötülüğün yuvası meşhur Haddonfield kasabası... Filmin ilk ve tek iyi yanını oluşturan açılış sahnesi, beklenmedik şekilde öykünün ana karakterlerinden birine dönüşecek Corey’nin çocuk bakıcılığı yaptığı gecenin korkunç bir kazayla sonuçlanmasıyla başlıyor. Yaşamı bir anda altüst olan ve çocuk katili ilan edilen genç adamın varlığı, öykünün sözde yaratıcı fikirlerinden ilkini oluştururken kötülüğün doğallığına vurgu yapan Halloween serisinin antagonisti Michael Myers’ın yarattığı 40 yıllık mirasa da ilk darbeyi vuruyor. Kasabanın ötekileştirdiği ve kötücülleştirdiği yeni günah keçisi Corey, dışlanan bireylerin şiddete yönelimi konusunda klişeleşmiş bir alt metin barındırırken bu yeni karakter anlatının odağı oluyor ve Michael Myers neredeyse oyun dışı bırakılıyor.
Nitekim bir süre sonra yaratıcılar ana kötülerini hatırlamış olacaklar ki, Halloween serisinin ölüm makinesi Michael Myers senaryoya dahil ediliyor ve yeni kötümüz Corey’yle “arkadaş” oluyor. Evet, yanlış okumadınız. John Carpenter’ın 1978’de maskeli bir canavar olarak tasarladığı ve karşısına çıkan herkesi soğukkanlılıkla öldürdüğü için sinema tarihinin en ünlü kötülerinden biri haline gelen Myers, her nasılsa, Corey’yi öldürmüyor ve ikili Haddonfield kasabasına yeniden cehennemi yaşatmak üzere el ele veriyorlar. Cadılar Bayramı Öldürür’de (Halloween Kills) Tanrılaştırılan, ölümsüzlük zırhı yüklenen Myers, Cadılar Bayramı Sona Eriyor’da zavallı ve bir “ölümlüyle” arkadaşlığa muhtaç hale getiriliyor ve yıllar boyunca üzerine elde ettiği karizmatik görünümünü bir anda kaybediyor. Tüm bu parlak olmaktan uzak yeniliklere bir de Laurie’nin (Jamie Lee Curtis) torunu Allyson’ın serinin ana fikriyle ve geçmiş travmalarıyla uyumsuz, kötülüğü görmemek yönündeki akıldışı ısrarı da eklenince Cadılar Bayramı Sona Eriyor selefini bile mumla aratan bir yapıta dönüşüyor.
Korku figürünün zayıflatıldığı ve öykünün ana karakterine zıtlık oluşturacak düşmanın gücünün yok edildiği bir korku filmi ne kadar ürkütücü olabilir? Cadılar Bayramı Sona Eriyor, Michael Myers’ın çocukluğundan son anına dek bir drama olarak tasarlanmış olsa belki daha iyi bir film izleyebilirdik ama bu haliyle ne “slasher” türüne ne de Myers’ın küflü maskesiyle yıllar boyunca inşa ettiği pür şiddet atmosferine saygı duyan bir yapım. Elbette, kaçınılmaz olarak büyük bir hesaplaşma -neyse ki bu kısmı unutmamışlar- barındırması gereken film, süreç içinde kendi iç çatışmalarını yaşayan ve anılarını yazmaya başlayan Laurie’ye değin ulaşıyor ve finalde kırk yıllık bir husumetin meyvelerini topluyoruz. Doğruyu söylemek gerekirse en azından bu sekansı övebilmek ve korku hayranlarını sevindirmek isterdim ancak Cadılar Bayramı Sona Eriyor’un, iki saatlik süresi boyunca girizgâhı dışındaki hiçbir anda seyircisini mutlu etmeye yaklaşabildiğini söylemek güç. Evet, Michael Myers’ı beyazperdede yeniden izlemek başlangıçta fena fikir değildi ama sanırım bir daha görmemek en doğru karar olacak.