Sahi, dövmen ne anlatıyor?
Yaz sıcağının kendini iyice hissettirdiği şu günlerde gözümüze dövmeler daha çok çarpmaya başladı. Kimi siyah beyaz, kimi renkli, bazısı küçük, bazısı ise ciltte boş alan bırakmayacak şekilde yayılmış durumda. Net olan ise dövmenin tarih boyunca kişinin kendi hikâyesini anlatmanın bir yolu olduğudur. Dövmeli, her zaman şu soruyu duymak ister: “neden …… şeklinde bir dövme yaptırdın?” Çünkü herkesin anlatacak bir hikâyesi vardır.
Ömür TanyelArtık dövmelerin niteliği yanında verebileceği başka mesajlar da dikkate alınıyor. Hatta yeni işe alımlarda adayın dövmelerine bakılarak da bazı fikirler elde edilebileceğinden bahsedilmekte. Buna göre dövme (özellikle büyük ve detaylı) yaptırmış olanlar sabır, kararlılık, azim, cesaret, risk alabilme, sonuç odaklılık, başkalarına güvenme, katılımcı olma ve karar verebilme gibi bazı meziyetlere sahiptir.
Zira bu işlem kişinin acı çekerken uzun süre hareketsiz durabileceği anlamını taşıyordu. Ayrıca kontrolü başkasına bırakmaya ve sürece güvenmeye istekli oldukları anlamına gelmekteydi. İşin cesaret ve kararlılık yanı tartışmasız olmakla beraber adayın (neredeyse) geri dönüşü olmayan ve herkesin kabul etmeyeceği nihai seçimler yapmaya istekli olduğunu gösteriyordu. Kısaca bir patronun arayıp da bulamayacağı bir karakter.
Sınırlı kısımları kabul edilebilir olmakla beraber sadece dövmeye dayanarak kişinin iş yaşamına uygunluğu için bu tür hükümlere varmanın çok da doğru olmadığı açıktır. Ayrıca bahsedilen kısımlar işin sadece meziyet boyutlarını göstermektedir. Tarihsel gelişimine baktığımızda Çin’deki Han Hanedanlığı döneminde (MÖ 202-MS 220), yalnızca suçluların dövme yaptırdığını görüyoruz. Yine bilinen anlamdaki ilk dövmelerin izlendiği eski Mısır uygarlığında fahişelerin dövme ile işaretlendiği, bunun da bir amacının hastalık kapmalarını engellemeye yönelik tılsım olduğu görüşleri vardır.
James Cook'un 1769'da Tahiti'ye yaptığı İngiliz seferinin ardından, adalıların kullandığı vurmak veya dövmek anlamına gelen "tatatau" veya "tattau" terimi Batıya modern "dövme" (tattoo) terimini kazandırdı. Geometrik şekillere dayanan ilk dövmeler daha sonra Avrupalılar arasında moda olmaya başladı. Özellikle denizciler ve madenciler bu riskli ve “sert erkek” mesleklerinin bilinmesi için ön kollarında çapa veya madenci lambası dövmeleri kullanmaya başladılar.
Antik dünyada dövme dini inancı gösterdi, acıları dindirdi, kullanıcıları korudu ve bireyin sınıfını gösterdi. Günümüzde ise yapılan bir araştırmaya göre en sık uygulama nedeni birini veya bir şeyi onurlandırmak veya hatırlamak içindir. Aynı araştırmaya göre eğitim düzeyi düştükçe dövme yaptırma ihtimali artmaktadır.
Dövme güzellemesi yapmak iyi hoş olmakla beraber geçen hafta yayımlanan bilimsel bir çalışma sonucu ise farklı bir tehlikeyi gösterdi. 11 bin 905 kişi üzerinde İsveç’te yapılan bir araştırmaya göre dövmeli bireylerde lenf kanseri yüzde 21 oranında daha fazla gerçekleşmekteydi. “Benim yaptırdığım minik bişey zaten” diyenlere ise üzücü bir ayrıntı; dövmenin küçük olması maalesef riski azaltmıyordu.
Dövme için kullanılan renkli mürekkepler aromatik aminler, siyah mürekkepler ise polisiklik aromatik hidrokarbonlar içerir ve ağır metaller (yani arsenik, krom, kobalt, kurşun ve nikel) tüm renklerin mürekkebinde bulunur. Cilt bariyeri bozulduğu zaman bu kanserojen maddelere karşı oluşan immün yanıt lenf düğümleri aracılığı ile gerçekleşir. Mürekkebin ise yüzde 30’u 6 hafta içinde vücutta yer değiştirir.
İtalya-Avusturya sınırı yakınında bulunan ve 5 bin 300 yıllık donmuş bir mumya olan Buz Adam Ötzi bilinen en eski dövmeli insan. Onun dövmelerinin anlamıyla halen o çağlar aydınlatılmaya çalışılıyor. Çünkü dediğimiz gibi her dövme bir hikâye anlatır. 2. Dünya Savaşı’nda toplama kamplarındakilerin kollarında yer alan numaralar, Lady Gaga’nın trompet ve nota dövmeleri, ellerini adeta bir not defteri gibi kullanarak eşinin, çocuklarının isimlerini ve evlenme tarihini yazdıran David Beckham akla gelen birkaç örnek.
O halde son sözü Jack London'a bırakalım; "Bana dövmeli bir adam göster, sana ilginç bir geçmişe sahip bir insan anlatayım."
Kaynakça
- Nielsen C. EClinicalMedicine, Volume 72, June 2024, 102649