‘Ritüeller tüketimi değil üretimi destekler’

Yazar Meltem Reyhan ile gündelik yaşantımızdaki önemlerini ve yeni kitabını konuştuk.

Ayça Ceylan

Kadim öğretiler son zamanlarda birçoklarının ilgisini çekmeye başladı. Bunun elbette çok farklı nedenleri olabilir. Öte yandan artan ilgi konu ile ilişkili içeriklerin de artmasına neden oluyor.

Müptela’dan çıkan “Ritüellerin Şifreleri” de bu alanda yazar Meltem Reyhan tarafından üretilen eserlerden. Ritüelleri kapsamlı bir şekilde ele alan bireylerin gündelik hayatında kalp-zihin-ruh dengelerini birbirine eşleyecek bir anlatımı barındıran kitabı yazarı ile konuştuk.

-İlk lisansınız klasik arkeoloji bo¨lu¨mu¨. I·stanbul U¨niversitesi Edebiyat Faku¨ltesi Antropoloji Bo¨lu¨mu¨’nde öğrenciliğiniz ise sürmekte. Arkeolojinin ve antropolojinin kişisel yolculuğunuza ne gibi etkileri oldu?

Açıkçası uzun yıllar klasik arkeoloji bölümünü seçmemin bir sıralama hatası olduğu kanaatindeydim. Üniversiteye girdiğim yıllarda tercih sıralamamızı sınav öncesi yapardık. Ancak sonradan arkeoloji okumanın bende önemli bir etki yarattığını fark ettim. İş hayatıma katkısı olmamıştı belki ama kişisel gelişimim için etkili olmuştu. Benim hayata bakışımı hatta kitaplarımın içeriğini en çok etkileyen bölümün ise antropoloji olduğunu düşünüyorum.

- Kitabınızın yazım süreci sizin için nasıldı?

“Ritüellerin Şifreleri” benim 11. kitabım ancak yazım sürecinde beni en çok zorlayan kitap oldu. Her ne kadar bu konu uzun süredir ilgimi çekse de o dönemlerde “Rüya” kitabımı yazıyordum. “Rüya” çıktıktan bir ay sonra pandemiyi yaşadık. Bu süreci takiben iki yıl boyunca dinler tarihi ve ritüeller konusunda eğitimler alarak alandaki bakış açımı genişletmeye başladım. Konunun derinliği ve karmaşıklığı nedeniyle yazma sürecim neredeyse dört buçuk yıl sürdü. Zor olan kısmı oldukça karmaşık bir konuyu sade bir dille anlatmaktı.

SABAH KALKARKEN VE GECE YATARKEN

-Okurlarımıza sabah güne başlamak ve gece rüyalara hazırlık yapmak için iki ritüel önerseniz bunlar neler olur?

Sabah uyanış için kitapta da bulunan önerim henüz yataktan çıkmadan, yeni uyandığımız bir iki dakika kendimizi nasıl hissettiğimize odaklandıktan sonra o gün ihtiyacımız olanın ne olduğuna karar vermemiz. Diyelim yoğun ve yorucu bir güne başlamak üzereyiz, “Bugün işlerim kolaylıkla hallolsun, enerjimi doğru şekilde yönlendireyim” dedikten sonra elimizi ve yüzümüzü yıkarken suyu yenilenme unsuru olarak kullanabiliriz. Şimdi güne başlamak için bir tetikleyici etkinliğe ihtiyacımız var.

Çay veya kahvemizi ocağa koyduğumuzda gün bizim için zihinsel ve duygusal olarak başlayabilir. Bu başlangıcın bir de varış noktası var ki o da akşam yatağa girmeden önce yapacağımız birkaç adımla kendimizi gevşeterek iyi bir uykuya hazırlanmak. Akşamları belli bir saatten sonra ortamdaki ışık yoğunluğunu azalttığımızda gündemimizi bir kıyıya bırakarak zihnimize komut girebiliriz. “O konuyu yarın sabah kahvemi içtikten sonra gündemime alacağım” gibi... Böylece o anın tadını çıkarabilir ve gecemizi sakince yaşamak için kendimize şans verebiliriz. İyi bir uyku çekmek isteyenlere bir önerim de pijamalarını giydikten sonra beş dakika gevşemek için nefes egzersizleri yapmaları olur.

BEŞ SORU BİR ŞABLON

- Sürpriz bozan (spoiler) olacak ama kitabınızda da yer alan ritüel şablonu fikri nasıl ortaya çıktı?

Ritüeller konusunu araştırmaya başladığımda neredeyse yaşamın her alanını kapsadığını fark ettim. Konuyu bir çerçevede anlatmak için epeyce uğraştım. Mezuniyet töreni, düğün, kına gecesi, bir bebeğin kırklanması, dini ya da kültürel bu kadar geniş bir alanda izlenebilecek yol haritası ne olabilirdi? İşte tam bu noktada ritüellerin temellerini oluşturan bu şablon ortaya çıktı. Beş sorudan oluşan bu şablonu okurlarımızla da paylaşalım: Ne yapacağım? Neden yapacağım? Nasıl yapacağım? Ne zaman yapacağım? Nerede yapacağım?

OCAKLILAR VE OTACILAR

- Hem kişisel ilgimden hem de bu topraklar için olan öneminden şaman kavramını biraz açmanızı isteyeceğim. Şaman ve şifa ritüelleri arasındaki ilişki ülkemizde etkisini sürdürüyor mu?

Şamanın görevlerini incelediğimizde içinde yer aldığı topluluk için fiziki dünya ile metafizik dünya arasında düzenlemeyi yapan kişi olduğunu söyleyebiliriz. Şaman, şifa ayinlerinin yanında ölenlerin ruhlarını öte aleme geçişini sağlanması, av öncesi seremoniler ve yağmur duasıyla bereketin artırılması gibi yaşamsal önemdeki görevlerde de bulunurdu.

Günümüzde Anadolu’da şamanın görevlerinin tamamı değilse de onun çalışmalarını farklı alanlarda uygulayanlar var. Ülkemizde “ocak” adı verilen şifacılar, “otacı” olarak anılan ve hastalıkları bitkilerle iyileştirenlerin yanı sıra nazardan ve kötülüklerden korumak için “kurşun dökenler”, “rukye” adı verilen dualar okuyarak kişilere ruhsal esenlik temin etmeyi hedeflen yani kısacası Şamanist ritüellerin devamlılığını sürdüren birçok şifacı vardır. Çağdaş şifacılar da kendilerini şaman olarak tanımlıyor.

ÖZÜ HATIRLAMALIYIZ

- Ritüeller çevresel sürdürülebilirliği olumlu etkiler mi?

Kadim ritüeller, doğanın döngüsüyle insan yaşamını uyumda birleştiren unsurlardır. Bir başka deyişle tüketimi değil üretimi destekler. Oysa günümüzde ritüel adı altında yaygınlaştırılmaya çalışılan yaklaşımlar tüketim çılgınlığına benzin dökmektedir. Ritüelin özünü yeniden hatırlamalıyız. 

ÇEVRİMİÇİ AYİN

- Sosyal medyayı ritüellerin yayılması bağlamında nasıl değerlendiriyorsunuz? Sosyal medya bir çeşit yeni tapınaklar kompleksi olarak nitelendirilebilir mi?

Sosyal medyanın bir çeşit yeni tapınak olduğu tespitinize katılıyorum. Hatta yeni dönemde toplu ayinlerin canlı yayınlar, çevrimiçi ortamlarda oynanan oyunlar olduğunu bile söyleyebiliriz. Bunlara ek olarak yeni tapınaklar listesine teknoloji mağazalarını, restoranları, lüks ürünler satan mağazaları da eklemeliyiz.

Bunların yanında dünyanın herhangi bir yerinde bebeğiyle ilgili bir kutlama anını paylaşan bir annenin videosu viral olduğunda, sosyo-ekonomik ve kültürel yapısı çok farklı bir annenin de ünü nedeniyle aynı kutlama şeklini benimsediğini gözlemliyoruz. Bebeğin cinsiyetinin öğrenilmesinin ardından pembe-mavi renk temalı partilerin ne kadar hızlı benimsendiğini yakın zamanda gördük. Tam bu noktada ritüelin amacından saptırılıp içeriğinin boşaltılmasının bireylerin dolayısıyla da toplumların ruhsal olarak bunalıma girmesine neden olacağını da düşünüyorum.