Ressam Hayrettin Karaerkek’in hayatını değiştiren büyülü keşif

İlk sergisini 78 yaşında, gelişmiş sanal gerçeklik ortamında açan Ankaralı ressam Hayrettin Karaerkek, “Teknolojinin hayallerimi onurlandıracağı düzeye ulaşmasını bekledim” diyor.

Serhan Yedig

Ağabeyinin hediye ettiği renkli kalemlerle 7 yaşında resme başlamıştı Hayrettin Karaerkek. İlkokul sonrasında çizmek tutkuya dönüşse de özgürlüğünü kısıtlayan resim öğretmenleriyle hiç uzlaşamadı. Ödevini yaptığı sınıf arkadaşları yüksek puanlar alırken o geçer notla yetindi. Ortaokuldan itibaren seçmeli derste tercihi müzikti... Yine de törende duvara asılacak Atatürk portresi gerektiğinde iş ona düşüyordu. Biyoloji öğretmeninin karikatürü az kalsın liseden atılmasına neden olacaktı. Neyse ki arkadaşları kadar okul müdürünü de çizgileriyle güldürmeyi başarmıştı.

Resim öğretmenlerine duyduğu tepki nedeniyle lise sonrasında akademiden uzak durdu. Sosyal bilimleri seçti. Üniversite yıllarında, renkleri gün ışığından uzaklaştırdığı resimlerle tanınan İhsan Cemal Karaburçak’ın atölyesinde kiracıydı. Duvarları resimledi. Yeni anlatım biçimleri, yeni mecralar aradı.

Geçmişin tekrarı ona cazip gelmiyordu. Üniversite diplomasını alıp kravatını taktı, yaklaşık 30 yıl başkent bürokrasisine hizmet verdi. Evlendi, eşiyle iki evlat yetiştirdi. Hiç uzaklaşmadı resimden. İşyerinde düşünürken, evinde dinlenirken çizdi...

SOYUT RESİMLE BULUŞMA

Elektronik resim, video portre ve üç boyutlu heykellerden oluşan sergiyi çevrimiçi gezmek mümkün. Arzu edenler sanatçıyla sohbet de edebiliyor.

Yağlıboya dönemi erken kapandı. Boyaların eve saçılması eşinin sıkıyönetim ilanıyla sonuçlanmıştı. Yardımına 1980’lerde bilgisayarlar yetişti. Her yeni yazılım hevesini artırdı ve emekliliğine kadar 10 bin civarında elektronik resim yaptı.

Hayatında devrim yaratacak sıçramayı 2011’de, oğlu Özgür’ün emeklilik hediyesiyle yaşadı. iPod’la müziğe yönelmesi beklenirdi. Fakat o ekrana sadece dokunarak resim yapmanın heyecanını keşfetti. Gün boyunca yaptığı resimleri ertesi sabah silip yeniden başlıyordu çalışmaya. Bu durum kızı fark edene kadar sürdü. Pınar, babasının o yıl yaptıklarından 300 elektronik resmi seçip Fine Art America’da sergiledi. Eserleri altı ayda 10 bin kişi görüntüledi.

2012’de oğlunun hediyesi iPad Pro ile hızlanan resim üretimi, sonrasında her yeni yazılım ve teknolojik donanımla biraz daha arttı. Google’ın Tilt Brush uygulamasıyla içine girilip gezilebilecek soyut resimlere yöneldi. Kimi eserlerini üç boyutlu yazıcıyla somutlaştırdı. İzlediği etkinliklerde yapay zekâ, yaratıcı kodlama, fiziksel etkileşim tasarımcılarıyla, fütüristlerle tanıştı. Refik Anadol gibi öncüleri takibe aldı. Kamera ekipmanları tasarımcısı Kadir Köymen’le dostluğu ona sanal gerçeklik (VR) gözlükleriyle ulaşılan geliştirilmiş üç boyutlu dünyanın kapılarını araladı. 2016 sonrası yeni yazılım ve donanımları beta versiyonundan itibaren edinip kullandı. Geleceğe giden yolun internetle gerçek yaşamı buluşturan metaverse’ten geçip hologram çağına ulaşacağına ikna oldu.

Tüm dünyayı sarsan pandemi ve ardından gelen kısıtlamalar Hayrettin Karaerkek açısından yeni keşif süreciydi. Hızla yaygınlaşan sanal toplantı, buluşma platformlarını araştırırken geliştirilmiş sanal gerçeklik ortamındaki sanat galerilerine ulaştı. Gördüklerinden etkilenip ilk sergisini 1 Eylül’de açtı.

Karaerkek, Spatial’deki (spatial.io) 24 uluslararası sanat galerisi arasına giren “Sirius”ta 66 eserine yer veriyor. İnternet bağlantılı VR gözlükle gezilmesi tavsiye edilen ücretsiz sergiye bilgisayar ya da akıllı telefon ekranından da ulaşmak mümkün. VR gözlüğü olmayan sanatseverler eylül ayı boyunca, yaratıcı fikirlere kapısını açan Karbon Solutions’ın Ankara’daki salonunda 30 dakikalık randevuyla “Sirius”u gezdi. Sanal galeri ise süresiz ziyarete açık.

İki bölümlü sanal salon yüksek uçurumlar, kule benzeri adalarla çevrili bir sahilin açığında, deniz üstünde asılı durumda tasarlanmış. Çatısından gün ışığıyla aydınlatılıyor. Cam küre benzeri geçitle ikinci mekâna bağlanıyor. Karaerkek dış mekânı da kullanmış. Göz figürlü iki eserini, izleyiciye izlendiğini hissettirecek şekilde, denizin üstünde gezdiriyor.

Tematik sergi, ismini iki bin civarında portre arasından seçilen, uzay çağrışımlı resimlerden alıyor. “Seçimi kızımla yaptık. İnsana benzemiyorlar, uzaylı olabilirler, muhtemelen Sirius’tan gelmişlerdir esprisiyle isimlendirdik” diyor Karaerkek. Sergide kendisini “sezgisel sanatçı” nitelemesi ve Futurartist mahlasıyla tanıtıyor, kimliğini anonimleştirerek eserlerin öne çıkmasını istiyor. Bununla birlikte çağrı yapan ziyaretçilerle sergide buluşup sohbet etmekten kaçınmıyor.

İKİNCİ SERGİYE HAZIRLIK

İlk üç haftada onu en fazla etkileyen ziyaretçi, korkunç bir avatar görünümüyle gelen esrarengiz sanatsever... Resimlerindeki bir figürden esinle yaptığı heykeli salona bırakıp hiç konuşmadan yok olduğunu anlatıyor Karaerkek. Ziyaretçilerin kendi sanal görüntüleriyle eserler önünde çektirdikleri selfie’ler de salondaki geçitlerden birinde sergileniyor.

Şimdilerde Karaerkek eserlerine görüntüses dönüşümünü eklemenin yollarını arıyor. Sanal dünyadaki sayısız, süresiz galeri açabilme özgürlüğünü keşfetmenin heyecanıyla ikinci sergisini hazırlıyor. Eserleri çoktan tamamlamış. “Bu kez çevre tasarımını da yapacağım. Yeni bir yazılımla temayı bütünleyen dış alan oluşturuyorum” diyor.