Orman iyileştirir
Kent yaşamının getirdiği fiziksel ve zihinsel rahatsızlıklar için ilk başvurulan adres sağlık sektörü oluyor. Peki bunun yerine hiç orman banyosu yapmayı denediniz mi?
Ayça Ceylan“Nihayet ilkbahar geldi!” bu hafta boyunca sık sık duyduğum bir cümleydi. Yoğun geçen bir kışın ardından güneşin bedenimizle kavuşması özlem, minnet, mutluluk, huzur karması bir duygu hali yarattı. Cemreler toprağa düştü, 21 Mart, Ostara, Yenigün (Nevruz) derken toprak ısındı, bitkiler uyandı, yeşiller etrafımızı donattı. Evlerden dış mekanlara doğru yönelen hareket dinamiğinin içinde, sizlere bu hafta hayali bir zaman yolculuğu bileti içeren orman banyosundan bahsetmek istiyorum.
Kırsaldan kente göç ile beraber artan nüfus beraberinde fiziksel ve zihinsel rahatsızlıkları insanlığa sundu. Bu konuda ilk akla gelen, ilaç endüstrisine başvurmak gibi gözükse de alternatifler her zaman mevcut. 1982 yılında Japonya Tarım, Ormancılık ve Balıkçılık Bakanlığı Genel Müdürü Tomohide Akiyama yaygın olarak hissedilen doğa yoksunluğu ve azalan orman alanlarının korunmasına yönelik "shinrin-yoku" yani orman banyosu kavramını önerdi. Şinto ve Budist öğretisinden esinlenerek tasarlanan orman banyosu, bildiğimiz anlamda bir banyo değil, suya ihtiyaç yok. 5 duyumuzun doğayla uyumlanmasına, yavaşlamamıza ve ruhumuzu ferahlatmamıza destek olan bir şifa pratiği olarak tanımlanabilir.
Japonya’da, Orman Terapisi Topluluğu tarafından orman banyosu için belirlenen yaklaşık 60 orman terapisi yolu varmış. 1990’dan itibaren de bu şifa yönteminin fizyolojik etkileri üzerine kapsamlı araştırmalar yürütülmüş. Kan basıncında ve stres seviyesinde azalma, zayıflamış bağışıklığı güçlendirme gibi birçok olumlu etkisi kanıtlanmış. Japonya sınırlarını aşan orman banyosu, Güney Kore, İngiltere ve ABD’de de tercih edilen iyileşme yöntemlerinden biri. Örnek verecek olursam, Birleşik Krallık Ulusal Sağlık Sistemi, sağlığın barınma, ekonomik sıkıntılar, sosyal izolasyon, kültürel araçlar nedeniyle de zaman zaman kötüye gittiğini kabul edip, hastalara sosyal reçete adı verilen bir yöntem ile destek oluyor. Gönüllülük, bitki bakımı, yemek yapma, spor, arkadaşlığın yanı sıra orman terapisinin de bu listeye eklenmesi gündemde.
ORMAN BANYOSU NASIL YAPILIR?
İlk olarak şunu bilmemiz gerek; ormanda yürümek ve orman banyosu birbirinden farklı kavramlar. Yürüyüşte hızınız, harcanacak kaloriler, cevaplanacak whatsapp mesajları, instagram hikayesine atılacak fotoğraf, köpeğin temposunu yakalama derken birçok faktör anda olup, duyularımız arası bir dengelenmeye engel olur. Orman banyosunda ise hızı olabildiğince azaltıp, yer yer durarak etrafımızda olan biteni 5 duyumuzla deneyimleme hali öncüldür. Toprağa dokunur, yaprakları koklar, güneşi gözler, orman canlılarını duyar ve bu yolculuğa eklemlenen yeşil çay tadılır. Minik bir parantez; teknostresin pozitif iyonlarla bize verdiği zararı negatif iyonların bolca bulunduğu ormanlar tedavi eder. Bitkiler tarafından üretilen, bitkiyi zararlılara karşı koruyan bir bileşik olan uçucu yağlar -fitonsitler- aracılığıyla ormanda alınan nefes derinlerimize işler, iyi hissettirir.
Ülkemize dönecek olursam Kanal İstanbul uğruna kesilmesi planlanan 200 bin ağaç, kömür uğruna talan edilme yolu açılan zeytinlikler, Atatürk Orman Çiftliği’nden alınan arazi ve nicesi doğayla olan ilişkimiz temalı bir distopya. Son olarak geçen sene Japonya’da açılan bir sergim vasıtasıyla kurumdan öğrendiğim bir kelimeyi pazar gününüze selam olsun diye iletiyorum: Komorebi: güneş ışınlarının ağaçların arasından süzülmesi ile oluşan ışık demetleri.