Onlar, düşüncelerimizin arkasında saklanıyor

İmparatorlar, krallar, diktatörler... Benzer yaşamlar, benzer davranış özellikleri. Genco Erkal, İmparator oyunu ile gücü sınırsızca kullanmaktan çekinmeyen bu karakteri sahneye çıkarıyor.

Deniz Ülkütekin

Sahneye her çıktığında, rolüne büründüğü her karakterle topluma yön veren, kitlesel istekleri, öfkeleri ve yoksunlukları sahnede yansıtmayı başaran bir isim Genco Erkal. Usta sanatçının tiyatro sahnemizin duayenleri arasında yer almasının en önemli nedenlerinden biri de bu.

Erkal, şimdi 26 Ocak’ta Mecidiyeköy Trump Gösteri Merkezi’nde prömiyer yapacak Ryszard Kapuscinski’nin “Afrika Aslanı” isimli kitabından Colin Teevan tarafından uyarlanan İmparator oyunu için gün sayıyor.

20. yüzyılın en tartışmalı isimlerinden olan son Habeşistan (Etiyopya) İmparatoru Haile Selassie’nin yaşamının son günlerine odaklanıyor. Söylemeye gerek bile yok. Oyun ülkemizin içinde bulunduğu siyasi ortamdan da birçok esinti taşıyor. Sözü, Erkal’a bırakalım...

- İmparator oyunu her ne kadar Etiyopya İmparatoru Haile Selassie'nin yaşamına odaklansa da bu yıl seçim yapılacak olması ve özellikle iktidar baskısından bunalan kesimlerin bu seçime büyük anlamlar yüklemesi nedeniyle farklı bir anlam da kazanıyor. Peki izleyici oyunu nasıl bir gözle izlemeli?

Onu ben söyleyemem. Her izleyici kendi birikimine, düşüncelerine, beğenilerine göre izleyecektir. Dünyaya nasıl bir pencereden baktığı, değer yargıları da burada etkilidir kuşkusuz. Bu metin bize hem çok uzak hem de çok yakın bir yerlerde dolaşıyor. Şu an yaşamakta olduğumuz ortam bizi dürtüklüyor. Her düşüncemizin gerisinde bir imparator heyulası dolanıyor. Canımızdan bezdiriyor bizi. Aman dikkat, aramıza bir mesafe koymalıyız. Soğukkanlılığı elden bırakmamak gerekiyor.

"TAM AZİZ NESİNLİK OYUN"

- İmparator veya diktatör olarak adlandırılan çok büyük güce sahip ve bu gücü iktidarları boyunca kullanmaktan çekinmeyen kişilerin iktidarlarının ve yaşamlarının son günleri hep bir ironi barındırır. Çünkü güç sahibi olduklarında yaptıkları ve artık halkın gözünde karikatürleşen karar ve davranışların akisleri, elden ayaktan düştükleri böyle zamanlarda ortaya çıkar. Haile Selassie özelinde ve “imparator”lar genelinde sizin karşınızda nasıl bir karakter vardı?

Evet, Kapuscinski’nin İmparator’u trajikomik bir figür. Biz ilk kez burada bir imparatoru içeriden, sarayda onun yakınında yaşayan hizmetkârlarının gözüyle görüyoruz. Hepsi körlük derecesinde ona hayran. Bütün özelliklerini abartıyor, onu yüceltiyorlar. Böylece, ortaya aslında çok acıklı ama görünüşte bir güldürü figürü çıkıyor. Bizim yaygın deyimle, tam Aziz Nesinlik. Ardında da ülke için vahim bir dram barındırıyor. Bu ikilem oyuna büyük zenginlik katıyor. Bizi daha mesafeli, daha eleştirel bir bakış açısına yönlendiriyor.

- Bir Delinin Hatıra Defteri’ni dört farklı yorumla sahneye koyduğunuzu söylemiştiniz. Psikiyatr, Brechtyen, toplumcu ve amatör tiyatrocu yorumları... Peki İmparator’a nasıl bir çerçevede yaklaştınız?

Metnin hiçbir zenginliğini pas geçmemeye çalıştım. Brechtçi yaklaşım ön plandaydı. Oyunun ciddi içeriğinden bir şey kaybetmeden mizah dozunu iyi ayarlamak gerekiyordu. Benim genelde hoşuma giden, “Biz şimdi buna gülsek mi, ağlasak mı bilemedim” noktasından bakmayı yeğledim. Kapuscinski metninde Etiyopyalı bir imparatoru anlatıyor gibiyse de aslında kendi ülkesidir esas mesele. Ben de oralarda bir yerdeyim işte.

"TİYATRO HERKESE İYİ GELDİ"

- Pandemi sonrasında sinema salonlarında izleyici sayısı dramatik şekilde düşerken tiyatrolarda beklenmedik ölçüde bir artış olduğu konuşuluyor. Sizin gözleminiz ne yönde? Sizce insanlar gerçekten yeniden tiyatroya ihtiyaç duymaya başladı mı?

Evde ekran karşısında zaman geçirmek yetmiyor işte. Sanat, sosyal iletişim demektir bir bakıma. Tiyatro da bence sosyal iletişim açısından önde gelir. Omuz omuza bir oyun izlemek, hep beraber gülmek, öfkelenmek, alkışlamak insanın ufkunu açar, insana güç verir. Pandemi gibi insanları evlerinde esir alan bir felaketten sonra herkese tiyatro iyi geldi bence.

- Günümüzde sosyal medya, dijital platformlar derken “vakit geçirme” ve “izleme” anlamında insanların geçmişe göre çok farklı seçenekleri mevcut. Peki insanlar, özellikle bu ortamlarla çok daha fazla haşır neşir olan ve Z kuşağı olarak adlandırılan genç kuşak neden tiyatroya gitmeli?

Gençleri tiyatroya gelmiyor diye suçlamak yanlış. Onların dilini, beğenilerini öğreneceksiniz. Nabızlarını tutabildiğiniz zaman tiyatroya geliyorlar. İyi bir işin kokusunu çok uzaklardan alıp koşuyorlar. Çok da güzel izleyip içten tepki veriyorlar.

"BAZEN UMUTLUYUM BAZEN ÇÖKÜYORUM"

- Siyasal, toplumsal ve ekonomik anlamda sıkışmışlıklarla dolu bir yıl geçirdik. 2023’ten herkes umutlu, ama bir yandan sıkışmışlık hissi de artıyor. Siz belki de kitlesel ruh durumunu en iyi gözlemleyebilecek insanlardansınız. Oyunlara gelen kalabalıklarda nasıl bir haleti ruhiye mevcut?

Müthiş güçlü bir muhalefet potansiyeli var. Nâzım oynadığımız zaman, Ahmed Arif oynadığımız zaman her akşam salonda bu enerjiyi duyumsuyoruz, yaşıyoruz. “Bu enerjiyi doğru kanalize edebilecek bir siyası hareket bu ülkede neler yapmaz” diyoruz.

- Peki siz bu yılın getireceklerinden umutlu musunuz?

Bazen çok umutluyum, bazen de çöküyorum. Bugüne dek genel olarak muhalefetin en geniş anlamda bir araya gelerek henüz sözünü ettiğim enerjiyi harekete geçirecek güce ulaşmadığını düşünüyorum. Birlik önemli. Düzeni değiştirebilmek için muhalif tabanda kimseyi dışlamadan harekete geçmek önemli. Ama gidiş o gidiş değil gibi.