‘Neyi dert ettiğimi fark ettim’
Nilipek., dört yıl süren sessizliğini bozdu ve hayranlarını “Uydurduğumuz Oyunlarla” ile sevindirdi.
Deniz ÜlkütekinNilipek. sesi duyulunca hemen tanınan bir ses. Kendine özgü müziği müzikal anlamda markalaştı diyebiliriz. Ancak müzik hep yeniliklere açık. Nilipek. de bu yenilikleri kucaklayan bir albümle döndü. Pandemi ve dört yıllık sesisziliğin sonunda “Uydurduğumuz Oyunlarla” adlı albümle geri dönen müzisyenle şarkılarını, geçmişi ve geleceği konuştuk.
- "Mektuplar"ın üzerinden sanırım dört yıl geçti. O albüm yolculuğuna başladığında pandeminin başındaydık. Mektuplar zaman içinde nasıl yıllandı? Şimdi "Uydurduğumuz Oyunlarla" geri döndünüz. Arada bazı teklileriniz ve özel projelere katkılarınız oldu ama bu süre içinde neden suskundunuz?
Hazır hissetmiyordum. “Mektuplar” ile ilgili planlarımızın çoğunu gerçekleştiremedik, doya doya çalamadık o albümü. Yeni bir şeye başlamak haksızlık gibi geldi. İtiraf etmem gerekir, pandemi sonrasında psikolojik olarak güç toplamam da zaman aldı. Pandemi öncesi bıraktığımızdan çok farklı bir ortamda bulduk kendimizi. Beraber çalıştığım arkadaşlarımla ayrıldık. Bir önceki albümün kaydından beri yazdığım şarkılar vardı ama bu şarkıları bir araya getirebilecek bir hikâye etrafına toplayacak gücüm pek yoktu. Önce eski şarkıları yeni bir ekiple çalacak şekilde tekrar düzenlemeye başladım, o ayaklanmama yardımcı oldu. 2022 yazında da o hızla yeni şarkılarımı düzenlemeye giriştim. İlk iki şarkı “Yalan Söyledik” ve “Köşk”ün düzenlemelerini Berkay’la (Küçükbaşlar) tamamlayınca albüm süreci başlamış oldu. Ancak o zaman inanabildim yeni bir albüme başlayacağımıza. Tuhaf bir dönemden geçiyorduk, albüm kendi konseptini kendi yarattı. “Mektuplar”a gelince albümü ve yaptıklarımızı çok seviyorum ama şimdi bakınca biraz geçiş albümü olduğunu hissediyorum. Yeni fikirler, ufak deneyler var ama suya tamamen atlamak konusunda biraz temkinli bir albüm. “Döngü”deki rasgeleliğin ve bodoslama koşuşun biraz kontrol altına alınmış, kendini durdurmuş hali gibi.
- "Uydurduğumuz Oyunlarla"nın ilk şarkısı "Yalan Söyledik"ten tüm albüme yayılan kendini tekrarlayan söz ve melodi döngülerinin olduğu bir yaklaşım dikkatimi çekti. Bu da dinledikçe ortaya ritüel gibi bir ses bütününün ortaya çıkmasına olanak veriyor. Böyle bir kurgu yaptınız mı?
Bu albümde birkaç şarkı dışında aslında şarkı yazma şeklim epey değişti. Tekrarlara neden olan bu mu bilmiyorum ama ritüele benzettiğiniz ses bütününün sebebi sanırım bu. Çoğu şarkı o an bulduğum ritim ve arpejlerin üzerine doğaçlama olarak yazıldı, bilinçli olarak bir hikâye düşünmeden. Dönüp baktığımda neler anlattığımı, neyi dert ettiğimi fark ettim ve biraz onların üzerine gittim. Çok şaşırtıcı bir süreçti. Paul Simon bir röportajında, “Mrs. Robinson” şarkısının hikâyesiyle ilgili şarkıların yazıldıklarında değil sonrasında kendi hikâyelerini bulduklarını söylemişti. Biraz öyle oldu. Ortaya çıkan konular, dertler şaşırtınca 2013’ten iki şarkımı da dahil etmek istedim hikâyeyi tamamlaması için: “İz” ve “Bir Ses Var”.
- "Köşk" darbuka kullanımı ve aksak ritimleriyle öne çıkıyor ve alaturka bir sesi var. Sonu ise tamamen farklı bir ses aralığında. İlginç bir şarkı her haliyle.
Teşekkür ederim. Eskiden böyle düşünmüyordum, ama bence “ilginç” en güzel yorumlardan biri. Şarkının düzenleme olarak gerçekten de iki ayrı ucu var, kendi duygularına odaklı, daha arabesk kısmı ve dışarıdan bakınca kendini oraya nasıl getirdiğini fark eden, biraz daha mesafeli kısmı.
DÜMDÜZ SİTEM
- "Sandığım" ilk albümlerinizdeki minimal seslere bir dönüş ve bu haliyle müzikal bütünlüğünüzü temsil eden bir şarkı.
Evet, “Sandığım” albümdeki tek akustik şarkı (Bir Ses Var’ı akustikten saymazsak). Bir sitem şarkısı aslında, karşısındakine “Bana zarar verdiğinin neden farkında değilsin?” diyen ve çaresizce tek cevabı susmakta bulan ama sustuğunu, geri adım attığını da açık açık söyleyen, haklı olmaya çalışmayan birini dinliyoruz. Dümdüz sitem.
- "Sırf Kalabilmek İçin"de cızırtılı gitarlar kullanıyorsunuz. Şarkıda "Sesinin yüksek çıkması seni haklı kılmıyor" dizeleri var. Biraz haksızlığa isyan duygusuyla eşleşen bir şarkı mı?
Her albümde bir iki cazırtılı şarkım oluyor illaki ama hem sakin söyleyince hem de en çok ilgi görenler sakin şarkılar olunca sadece sakin şarkılarım var zannediliyor. Gerçi ben rock’n roll sanıyorum insanlar yine huzur buluyor o ayrı. (Gülüyor) O şarkı albüme en son giren, en son yazdığım şarkı. Üretim süreci olarak da diğerlerinden biraz farklı. Tabii ki haksızlığa isyan duygusuyla eşleşiyor ana duygu o ama aslında çok önemli bir alt duygu var sözlerde: “Sen beni köşeli sevmedin, ben de yuvarlanmaya meyilliydim, çarpa çarpa törpülendim” diyor. O şarkı biraz da kendimizi var edemediğimiz, var olabilmek için törpülendiğimiz yerlere dair.
ZITLIKLARIN BÜTÜNLÜĞÜ
- Nilipek. müziğiyle ilgili şöyle bir yorumum var: Oldukça yumuşak bir biçimde karanlık ve aydınlık duyguların zıtlıklarını ortaya çıkarmakta oldukça mahir melodiler üretiyorsunuz diye düşünüyorum. Bu özellikle üzerine gittiğiniz bir yöntem mi?
Çok teşekkür ederim, “ilginç”ten daha iyi övgüler de varmış. (Gülüyor) Özellikle üstüne gittiğim bir yöntem değil ama hayatı öyle algılayınca sanırım şarkılar da öyle çıkıyor. Daha doğrusu, şöyle açıklamaya çalışayım, aslında zıtlıklardan ziyade karanlık ve aydınlık duyguların bir arada olduğunu düşünüyorum. Bir tarafa odaklanıp diğer tarafı yok saymak yerine hepsini bir arada tutunca da belki zıtlıkları daha görünür oluyor. Şarkılarda sorumluluğu tek bir tarafa yığmamaya, kendi zayıflıklarımı da ortaya koymaya çalışıyorum, çünkü hayat bence böyle bir şey. Hiçbirimiz A noktasından B noktasına sadece biri bizi götürdü diye gitmiyoruz, bizim karar mekanizmalarımız, çıkarlarımız, korkaklıklarımız, egolarımız da rol oynuyor.
‘NO LAND’ İLE İŞBİRLİĞİ
- "Baykuş" şarkısında “No Land” ile işbirliğiniz var. Sanırım topluluk ile müzikal anlamda bayağı yakınsınız.
“No Land”i (hem insanlarını hem müziği) çok seviyorum, 2015’te aynı festivalde çaldığımız zamandan beri diyaloğumuz devam ediyor. Dostluğumuz bir yana, alternatif müzik sahnemizde çok özgün ve önemli bir yerleri olduğunu düşünüyorum. “Baykuş”taki yersizlik ve yabancılık hissi de ortak olunca ekledikleri her şey şarkıya yeni bir boyut kazandırdı. Bu arada işbirliğimiz aslında karşılıklı. Onlar benim albümde bir şarkıya ortak oldu, ben de onların yeni albümünde bir şarkıya.
SOĞUKKANLI BİR HEYECAN
- Albümle ilgili naısl hissediyorsunuz?
Bu albümle ilgili çok tuhaf duygular içindeyim. İlk albümümü yayınlar gibi heyecanlıyım, ama nasıl tarif edebilirim bilmiyorum, bu heyecan ayakları yere basan, belki biraz soğukkanlı bir heyecan. Şarkıların her birini çok seviyorum ve dinlediğimde duygulanıyorum. Tuhaf olan, albümü o kadar çok seviyorum ki, kimse sevmese yine de istediğimiz şeyi yaptık, bu albümü ortaya koyabildik gibi geliyor. Yeni bir duygu bu.