‘Müzik meydan okumaları umursamaz’
Elif Sanchez sadece Türkiye’ye değil dünyaya da sesini, yeteneğini duyurmuş bir sanatçı. Üç yıl önce kendi ismini verdiği ilk albümünü çıkarmış, büyük beğeni toplamıştı. Türk halk müziği, klasik müzik ve caz müziğini harmanladığı biyografi gibi bir albümdü.
Orhun Atmışİki yıl önce ise yerleştiği İspanya’da tamamı İspanyolca bir albüme imza attı. Yeni şarkılar yayımlamaya da ara vermiyor. Yetenekli sanatçı geçen hafta “Besame Mucho” düetiyle tekrar dinleyiciyle buluştu.
Sanchez şarkıyı Latin ve caz türünün dünya çapındaki en büyük yıldızlarından olan ve birçok kez Grammy’e aday gösterilen Kübalı piyanist ve besteci Alfredo Rodriguez ile kaydetti. 2021 yılının sonlarında ilk albümü için bir araya geldiğimiz sanatçıyla bu kez yerleştiği Madrid’deki yaşamını ve yeni projelerini konuştuk.
- Madrid'de yaşamınız nasıl geçiyor? Son iki yıldan aklınızda kalan (müzikle ilgili veya ilgisiz) en keyifli anılarınız neler?
Madrid bana taşındığım ilk günden beri zaten hep orada yaşamışım hissi verdi. Halkı, kültür ve sanat konularında çok dolu ve ilgili. Ben de bir sanatçı olarak çok keyif alıyorum böyle bir ortamın içinde bulunmaktan. Spesifik olarak bir anı olmasa da genel olarak insanları gözlemlemekten çok keyif alıyorum.
- Bu sırada İspanyolca bir albüme de imza attınız, tamamen İspanyolca bir albüm nasıl bir meydan okumaydı sizin için? Zorlandınız mı?
Zorlandığım bir konu olmadı. Sadece çok çalışmam gerekti. Kültürü ve dili en iyi şekilde sindirmeye çalıştım. Birçok şey öğrendim ve bunları elimden geldiğince albüme yansıttım. Albümü bir meydan okuma olarak görmedim hiç, belki bu yüzden çok fazla bir baskı da hissetmedim. Müzik bambaşka bir enerji kişilerin üstünde. Benim ya da başkasının kişisel meydan okumalarımı umursamaz bence. Müzik olağanüstü bir şey ve biz sadece bunu insanlara ulaştıran vasıtalarız.
DAĞIN GÖRÜNEN YÜZÜ…
- Yeni albümler, “Besame Mucho” düeti ve önceki teklilerinizi düşününce, siz bir yandan şarkı yayımlarken albüm aralarını da uzun tutmayan bir sanatçısınız. Bu üretim sorunu yaşamadığınız anlamına mı geliyor? Bir yandan da yoğun olduğunuzu tahmin ediyorum, öyle mi?
Benim için üretim hiç bitmeyen bir şey. Bence birçok sanatçı için de öyle. Sizlerin gördüğü dağın bir kısmı belki de. Aslında yüzlerce şarkı, fikir ve düşünce gün ışığını bile görmüyor. Bazen şu an olduğumuz endüstrinin içinde var olabilme kaygısı beni durduruyor, bazen de ben paylaşmak istemiyorum çünkü en kırılgan anlarımı paylaşmak korkutuyor beni. Ancak üretim asla durmuyor çünkü nefes almak gibi birşey.
- Birçok ülkede yaşadınız, müziğinize gösterilen saygıyı düşündüğünüzde bu ülkelerden hangisinde kendinizi en rahat hissettiniz, neden?
İspanya şu ana kadar kendimi en rahat hissettiğim ülke oldu sanatımı icra etme açısından. Kimse kimsenin sanatını sorgulamıyor veya birbirini bir kalıba sokmaya çalışmıyor.
‘HERKES SAÇMALIYOR, KATIL’
- ABD’de müzik okumaya başladığınız zamanlardan bugüne, sevdiğiniz bir sanatçıdan ya da ailenizden aldığınız en iyi tavsiye neydi?
“Olmadığın bir şey olmaya çalışma. Seni özel yapan şey sen olman” demişti Kenny Werner. Ve çok komik ama doğru bir tavsiye de Ed Tomassi’den, Berklee’deki ilk yılımda gelmişti. Neden doğaçlama yaparken strese girdiğimi sorduğunda “Saçma şeyler çalmak istemiyorum” demiştim. O da “Herkes saçmalıyor, katıl” dedi ve o günden sonra her geçen gün bu cümlemin aslında ne kadar doğru olduğunu fark ettim.
‘MUTLULUKTAN AĞLARDIM’
- Birlikte çalışmak istediğiniz sanatçılar ve “Onlar gibi yaşlanmak isterim” dediğiniz rol modelleriniz var mı?
Kendim olabilmiş bir müzisyen olarak yaşlanmayı isterim. Birlikte çalışmak istediğim çok ama çok sanatçı var. Ama bir gün Aziza Mustafa Zadeh ile aynı sahneyi paylaşırsam sanırım mutluluktan ağlayabilirim. Erkan Oğur aynı şekilde.
- Çocuk halinizle karşılaşsınız ona vereceğiniz tavsiye ne olurdu?
Kendine güven, kimsenin negatif fikirlerine aldırma. İstediğin her şeyi başarabilecek güce sahipsin.
- “Anadolu’dan Endülüs’e Türküler” projenizden de biraz söz edebilir misiniz? Konserlerde hangi türküler yer alacak belli oldu mu? İspanya’dan sonra Türkiye’de ne zaman görebiliriz bu projeyi?
Uzun zamandır yapmak istediğim bir projeydi. Flamenko altyapılı türkü değil de gerçek anlamda içime sinen ve iki kültürün de köklerini yansıtabilecek bir harman olsun istiyordum ve ilk adımlarını attım. Bu köklü bir proje olduğu için repertuvarın oturması için bir kaç konser geçmesi lazım fakat şu an için bizim Anadolu türkülerimiz, bozlaklarımız ve Endülüs şarkıları var. Aynı zamanda türkü ve flamenko etkileşimli kendi bestelerimiz de var. İlk konseri Antonio Lizana, Cenk Erdoğan ve El Amir ile yaptık. Harika bir Madrid konserinden sonra tabii ki Türkiye’ye getirmeyi çok istediğim bir proje.