Müziğin yeni 'Asi'si: Selin
Pop müziğimizin yeni umutlarından Selin yeni teklisi “Asi” ile müzikseverlerin huzurunda. Genç şarkıcı ile parçasının lansmanının ardından bir söyleşi yaptık.
Emrah Kolukısaİlk kayıtlarını babasıyla yapmış, henüz 6 yaşındayken. Genç şarkıcı Selin yolun başında gibi gözükse de -ki bir bakıma kesinlikle öyle- aslında uzunca bir süredir müzikle içli dışlı olduğunu söylemek yanlış olmaz. 20’li yaşlarının başlarındaki Selin yeni teklisi “Asi” ile kitlelerin karşısına çıktığında ondan yana beklentilerin hiç de azımsanmayacak ölçüde olduğunun farkında elbette. Plak şirketi Warner Music olunca daha azını beklemek de olmaz zaten.
Onu biraz daha yakından tanımak isterseniz, buyrun söyleşimize...
“Asi” yeni yayınlandı ama aslında sizin müzik kariyeriniz yeni başlamadı elbette. Biraz anlatır mısınız nasıl başladı her şey ve neler yaptınız bugüne gelene kadar?
Müzikle dolu bir evde doğup büyüdüğüm için, müziğe yönelmem kimseyi şaşırtmadı. Babamla ilk kayıtlarımızı ben 6 yaşındayken yapmıştık. Kuzey İrlanda’da yaşadığımız dönem ilkokul son sınıftayken “High School Musical” oyununu sahneye koyduk. Ben önemli bir karakter olan Gabriela’yı canlandırdım. Sahne ışıkları ve alkış o zaman kanıma girdi sanırım. Daha sonra müzik okuduğum üniversite dönemime kadar her fırsatta müzik kamplarına katıldım.
Lisede müzik yarışmalarına katıldık. Hatta Vodafone Freezone Liselerarası Müzik Yarışması'nda üst üste iki yıl dereceye girdik. Lise sonda Türkiye birincisi oldum (En İyi Kadın Vokal) Bu dönemde Youtube kanalımızda oldukça geniş bir müzik yelpazesi ile cover parçalar yapıyordum. Müzik endüstrisinin dikkatini bu yaptığımız parçalarla çektik.
Ya sonrası?
Üniversiteyi Londra'da University Of West London’a bağlı British Irish Modern Music Institute’de tamamladım. Daha sonra ilk resmi single parçalarımı Londra'da bir yandan okuyup bir yandan çalışırken bir yapımcı şirketten bağımsız kendim yayınladım. Haftada mutlaka bir kez Londranın canlı müzik mekanlarından birinde ekibimle sahne alıyordum. Daha sonra pandemiyle birlikte Türkiye'ye döndüm.
Burada babamla yaptığımız cover parçalar ilgi çekmeye başladı, ardından Sertab Erener ve Mahmut Orhan’la yaptığım işler ilgi çekti ve uzun süredir pazarlık halinde olduğumuz önemli birkaç şirket ile görüşmelerin sonunda Warner Music Türkiye ile bir anlaşma imzaladık. En son ve en heyecan verici işlerimizden biri de Sertab Erener’in turnesinde onunla birlikte sahne almak oldu. Çok ilham verici, bir o kadarda sevgi dolu Sertab’a bu turnede bizimle çalışmayı seçtiği için ne kadar teşekkür etsem azdır.
Tabii ki müzik bir ekip işi ve bu şarkıda da önemli isimlerle çalıştınız. “Asi”nin künyesini sizden duyalım mı?
Bu parça, çok özel yeteneklerin bir araya geldiği harika bir işbirliği sonunda ortaya çıktı. Onur Özdemir, Umur Doma ve Ben sözleri yazdık, Ozan Bayraşa parçanın aranjesini, prodüksiyonunu (kayıtlar, mix, mastering) yaptı, sözlere katkıda bulundu ve sevgili arkadaşım aynı zamanda da grubun gitaristi Emirhan Özer riffleri çaldı.
“Asi”nin lansman gecesinde sizi daha önceden beri dinleyen bir kitle vardı. Başka şarkılarınızı da ezbere bilen bir kitle... Nasıl bir ilişkiniz var onlarla?
Lansman gecesi daha çok müzik endüstrisinden tanıdığım meslektaşlar, arkadaşlarım, video prodüksiyonunda birlikte çalıştığımız ekip ve warner ailem vardı. O yüzden şarkıları hep birlikte söyledik. Sahne aldığım mekanlarda bizi dinlemeye sık sık gelen bir kitle oluşmaya başladı. Bu çok mutluluk veren bir durum.
Parçanın içinde İngilizce sözler de var. Bunun özel bir anlamı var mı?
Bir dönem batıda popüler olmuş parçalara Türkçe sözler yazarak Türkiye'de yayınlayıp çok güzel işler yapıldı. Özellikle Ajda Pekkan’ın 1970’lerden itibaren yaptığı güzel işleri işaret edebilirim. Ben de bunun benzeri ama tersine çalışan işler yapmak istiyorum. Yani Türkçe yazılmış şarkıları batıda dinlenecek bir formda sunarak 1970’lerde Türkiye’ye gelen batı etkisinin benzerini batıya Türkiye etkisi olarak taşımak çok ilginç olabilir.
Müzikte size ilham veren, kendinize örnek aldığınız sanatçılar hangileri?
Aklıma ilk gelen sanatçı Amy Winehouse diyebilirim. Amy’yi 6 yaşlarında dinlemeye başladığımı ve onun gibi şarkı söylemeyi hayal ettiğimi hatırlıyorum. Daha sonra Christina Aguilera ve Britney Spears şarkı söyleme teknikleri ve sahne showlarıyla hayallerimi süslerken, babamın sürekli hem evde hem arabada çaldığı Pink Floyd, Van Morrison, Dire Straits, Santana ve Deep Purple ile beslendim. Her yaz Türkiye geldiğimde dedem mutlaka Sertab Erener’in albümlerini dinletirdi bana, Burcu Güneş ve Ajda Pekkan’ın ses renkleri hep hayatımızda oldu.
Solo bir sanatçı olarak önünüze koyduğunuz hedefler neler? Dünyaya açılmak gibi bir hayaliniz var mı örneğin?
Çok uzun bir süreden bu yana ileriye dönük düşüncem, Shakira gibi kendi dilinde ustaca şarkı söyleyip öte yandan başka kültürlerin de dinleyip anlayabileceği bir tarz müzik yaparak, büyük kitlelere ulaşmak.
Bir aşk ve ayrılık şarkısı “Asi”. Nedir sizin için aşk? Hayatınızdaki yeri nedir?
Ailem ve yakın arkadaşlarım çok duygusal bir kadın olmadığımı söylerler. Ancak bu AŞK, öfke, korku benzeri duygulara bütünüyle kapılmadan bu duyguları anlamak ve anlatabilmek gibi bir becerim gelişiyor sanırım. Özetle işi şarkı yazmak olmayan ortalama biri aşkla “aşık olduğu” zaman yüzleşirken, ben, işim gereği aşkla daha iç içeyim. Öte yandan aşkla olan ilişkim bu yüzden daha rasyonel galiba.
Şöyle bir sözünüzü okudum, diyorsunuz ki: “Yalanlar, oyunlar ve entrikalar ile ilişkiyi yürütmeye çabalamak, yıpratmak yerine bazen yolları ayırmak en sağlıklısı diye düşünüyorum.” Sizin kadar genç birisinden gelince bu sözler insan şaşırıyor doğrusu, bu olgunluk için biraz erken değil mi?
Şarkılardaki “olgunluk” olarak işaret ettiğiniz şey şayet sözlerde kullandığım ifadelerse, bunun sebebi bugüne kadar yaşadığım ilişkilerimde payıma düşen yalan dolan ve entrikaları tecrübe ettiğim içindir. Öte yandan kullandığım ‘’söz tonu’’ile igili de belirtmem gereken şey; Sanırım ben babamın işi için uzun süre yurt dışında yaşadığımızdan,(12-13 yaşlarıma kadar) babamın ve annemin Türkçesi dışında çok fazla Türkçe konuşulan bir ortama maruz kalmadım. Türkiye'de doğmuş büyümüş bir Türk genci, doğal olarak kendi “söz tonunu" kullanarak şarkı yazacaktır.
Benim bu anlamda elim daha zayıf olduğu için yayınlanan şarkılarla, röportajlarla “kalıcı” olacak bu söylediklerimin anlamlı olması adına herkesten daha fazla çalışmak zorunda kalıyorum. İster istemez bir süre sonra bu “ton” şarkılar dışında günlük konuşmalarıma da yansıyor. Mesela şarkı aralarında da iyi anlaşılmak iç güdüsüyle, alışılmıştan daha çok konuşuyorum. Hatta birkaç kez uyarıldım bu konuda.
Hayatta sizin için en önemli şeyler neler peki,? Neyi kaybetmek sizi çok üzer?
En önemlisi ailem ve müziğe olan tutkum. Kaybedersem en çok üzüleceğim şeyler yine müzik tutukum ve ailem sanırım.
Sizi canlı dinlemek isteyenler için en yakın turne veya konser ne zaman?
Evet, 19 Mart 2022’de Ankara Congressium da Sertab Erener Turnesi için sahne alacağız. 8 Nisan 2022’de Zorlu PSM de solo konserim olacak. Zaman zaman sahne aldığımız farklı etkinlikleri de sosyal medyadan paylaşıyorum.