Mitolojiden bilime ‘yenilenmek’

Deniz yıldızları sırf tek bir koldan yepyeni bir canlıya dönüşebiliyor. Peki insanlık ne durumda?

Kaan Mika

“Rejenerasyon” denildiğinde aklınıza ne geliyor? Benim aklıma gelen ilk örnek kertenkelelerin predatörlerini şaşırtmak için kuyruklarını kasıtlı olarak düşürmeleri. Buna ilk tanık olduğumda kertenkele için üzülsem de sonradan kuyruğunu tamamen yenileyebildiğini öğrendiğim için içime su serpilmişti. Gelelim hayvanlar âleminden başka bir büyüleyici örneğe: Tabii ki deniz yıldızları! Rejenerasyon alanında adeta çığır açmış olan bu canlılar kopan tek bir koldan yenilenerek sıfır kilometre bir deniz yıldızı olabiliyorlar. 

Aslında rejenerasyonun örneklerini uzaklarda aramamıza gerek yok. Kendimize bakmamız yeterli. Organlarımız arasında karaciğerimiz olağanüstü bir yenilenme kapasitesine sahiptir. Örneğin cerrahlar bir hastanın karaciğerinden büyük bir parça (literatürde farklı oranlardan söz ediliyor, yüzde 50-80 arasında değişiyor) aldıklarında, karaciğer haftalar içerisinde kendisini yenileyerek eski boyutuna ve işlevine ulaşabiliyor. Hatta karaciğerimizin bu kapasitesi Yunan mitolojisine bile konu olmuş. Tanrılardan ateşi çalan Prometheus, bu ihaneti nedeniyle bir kayaya zincirleniyor ve dev bir kartal tarafından karaciğeri düzenli aralıklarla yeniliyor. Bunun sonsuz bir işkenceye dönmesinin nedeniyse karaciğerin sürekli kendini yenilemesi...

KAHRAMAN KÖK HÜCRELER

Peki gelin bu rejenerasyona Yunan mitolojisinin ateşinde değil de günümüzün çağdaş biliminin ışığı altında bakalım. Canlıların kendilerini yenilemeleri, hasarlarını onarmalarındaki ana kahraman kök hücrelerdir. Kök hücrelerini okula yeni gönderdiğiniz çocuğunuz gibi düşünebilirsiniz. Başlangıçta potansiyelleri ne kadar benzese de eğitimleri ve yaşadıkları nedeniyle çocuklar farklı yollara savrulacak bazıları avukat, bazıları doktor, mühendis, ressam, polis veya aşçı olacaktır. Bir de olaya şöyle bakalım: Bir çocuğun aşçı olması için gereken kodu çözdüğümüzü düşünelim yani çocuğu okula göndererek tüm sınavları geçmesini, ödevlerini tamamlamasını beklemektense hızlandırılmış bir programla Matrix’te gösterilen gibi aşçılık donanımını yüklediğimizi düşleyelim. 

Laboratuvar ortamında bu farklılaşmamış hücreleri belli sinyaller aracılığı ile arzulanan hücre tipine çevirmek mümkün. Son yıllarda yapılan araştırmalar kök hücre tedavilerinin birçok hastalığın çaresi olacağına işaret ediyor. Örneğin kök hücre bakımından oldukça zengin olan kordon kanı ve dokusu doğum sonrası geçmişte olduğu gibi çöpe atılmaktansa kordon bankalarında saklanarak kök hücre tedavilerinde kullanılabilecek madenler oluşturulabilir. Bu dokudan üretilen kök hücreler donörün ailesinin tedavisinde kullanılabileceği gibi başka insanlara da uygulanabilir.

TÜRKİYE BU TEKNOLOJİDE NEREDE?

Avrupa ve Amerika’da olduğu gibi ülkemizde de son yıllarda kök hücre tedavisi konusunda bazı adımlar atılıyor. 2020’de TÜBİTAK MARTEK Ar-Ge ve İnovasyon bölgesinde kurulan StemBio şirketi rejeneratif tıp alanında Türkiye’yi dünya çapında temsil etme amacını taşıyor. Kordon kanı bankacılığı, doku bankacılığı ve kök hücre üretimi ve bankacılığı olmak üzere üç ana alanda ileri kriyoprezervasyon ve kalite kontrol yöntemleri kullanarak çalışmalarını sürdüren şirket rejeneratif tıp alanının önemli markalarından Global Stem Cells Group ile işbirliği anlaşması imzalayarak güçlerini birleştirdi.. Bu işbirliği rejeneratif terapilerin araştırma, geliştirme ve uygulanmasında yeni ufuklar açmayı hedefliyor. Ne diyebilirim ki, bir moleküler biyolog olarak ülkemde böyle gelişmelerin yaşanmasından dolayı çok mutluyum.