Mehmet Erdem: 'Şarkılarla umudu büyütmek istedim'

Sanatçı Mehmet Erdem dört yıl gibi uzun bir aradan sonra “Sevemedim Kara Gözlüm” yorumu ve yeni albümü “Bir Şarkı Vardı Ya” ile döndü. Hüzün, melankoli, neşe ve umudun harmanlandığı bu albümün ruh iklimi için sanatçı “biz şarkılardaki umudu büyütmek istedik” diyor. Mehmet Erdem karanlık ama duygulara dokunan sesi ve yorumuyla bunu yakalıyor. Erdem, neye ses verse onun hissedilirliğini ve dozunu artırmayı da başarıyor.

Ali Deniz Uslu / Cumhuriyet

Ünlü sanatçı Mehmet Erdem’in beşinci stüdyo albümü “Bir Şarkı Vardı Ya” yayımlandı. On şarkıdan oluşan albümde  Mehmet Erdem yorumuyla dokuz klasik eser var. “Ali Yazar Veli Bozar”, “Haberin Var Mı”, “Üzgünüm”, “Sevemedim Kara Gözlüm”, “Kavak Yelleri”, “Hava Nasıl Oralarda”, “Nefesim Nefesine”, “Yalıçapkını”, “Sevdalılar Beni Anlar” bunlardan ilk akla gelenler... Albüme adını veren tek yeni şarkı ise, Mehmet Erdem’in müzikal yoldaşı Cihan Güçlü imzalı: “Bir Şarkı Vardı Ya”.

İşte anlattıkları…

Dört yıllık epey uzun bir aradan sonra “Sevemedim Kara Gözlüm” geldi ve sonra da yeni albüm “Bir Şarkı Vardı Ya”. Neler yaptı Mehmet Erdem bu dönemde?

Pandemi başlamadan önce yoğun bir konser takvimimiz vardı.Kısıtlamalar başladıktan sonra, herkes gibi biz de ne yapacağımızı bilemedik en başta. Albümle uğraşmak için daha fazla vaktimiz olmuştu ama tüm dünyayı etkileyen bu süreç bizim de motivasyonumuzu düşürdü haliyle. Önce kitaplar ,diziler, filmler, ve enstrümanlarla haşır neşir oldum. Sonra da ilk şok geçince ince ince uğraşarak albümü Alper Atakan prodüktörlüğünde tamamladık. Şimdi geri dönüşleri bekliyor ve konserlerimize devam ediyoruz.

“Sevemedim Kara Gözlüm”, sizin yorumunuzla daha umut veren, daha neşeli ve daha samimi bir hal almış. Ne dersiniz?

“Sevemedim Kara Gözlüm” şarkısı bana hep eski türk filmleri duygusu yaşatıyor. Hüzün ve neşenin birarada olduğu sıcak ve samimi bir esinti gibi. Biz şarkıdaki umudu büyütmek istedik ve düzenlemede birçok enstrümanla zenginleştirmeye gayret ettik.

Aslında melankolik eserlerde melankoliyi yoğunlaştırdığınız gibi mutlu şarkılarda da umudu artırıyor gibisiniz.

Aslında tam da dediğini yapmaya çalışıyoruz. Sevdiğimiz bize yakışacağını düşündüğümüz şarkıları seçmeye çalışıyoruz. Enstrüman seçimleriyle şarkıyı bizimki gibi işlemeye çalışıyoruz. 'Var olan duyguyu nasıl güçlendirebiliriz'in derdindeyiz.

Leonard Cohen "Genellikle melankolik ve karanlık olmakla suçlanıyorum. Oysa dünyanın en neşeli adamıyım. Karamsar da değilim. Karamsarlık sürekli yağmurun yağacağını hissetmektir. Oysa ben üstümün başımın çoktan sırılsıklam olduğunu biliyorum" diyordu. Bence sizdeki yalnızca o söylenen ses benzerliğinden fazlası. Siz ne dersiniz?

Cohen’e benzetilmek çok onur verici bir durum, bende mahcubiyet oluşturuyor. Bu topraklarda çok acılar, çok sevinçler yaşadık. Geçmişimizi unutmadan geleceğe umutla bakmayı öğrendik. Ben de karamsar değilim, her zaman umutluyum. İnsanlara bu umudu dağıtmanın bir görev olduğunu düşünüyorum.

Hayata, dünyaya, adaletsizliğe kederlenen, dertlenen birisiniz. Ne olacak bu memleketin hali?

Her şeyin daha iyi olacağını düşünmek ve bunun için birşeyler yapmak zorundayız. Kendimizi geliştirmeden toplumun gelişmesini bekleyemeyiz. Her şeyi düzeltemeyiz ama ufak görünen birçok şeyi kendimizden başlayarak düzeltebiliriz. Ayrıntı gibi görünen birçok şeyi değiştirdikçe bütünün de daha iyiye gittiğini göreceğiz.

Albümde “Ali Yazar Veli Bozar”, “Üzgünüm”, “Nefesim Nefesine”, “Kavak Yelleri”, “Hava Nasıl Oralarda” gibi pek çok klasikleşmiş eser var. Nasıl oluşturdunuz bu listeyi?

Birçok şarkıya önceden karar vermiştik. Zaten konserlerde de icra ediyorduk. Şarkı bize yakışır mı, ne katabiliriz düsturuyla hareket ediyoruz. Bana sürekli “şu şarkıyı da yorumlasanız” diye istekler geliyor. Kendi dağarcığımızdan ve insanlardan gelen isteklerden seçip yorumlamaya çalışıyoruz.

Ben Ahmet Kaya yorumlarınızı özellikle başka buluyorum. Nedir farkı?

Birçok insan gibi biz de Ahmet Kaya şarkılarını çok seviyoruz. Çaldığım enstrümanlarla dost meclislerinde çok defa yorumladığım şarkılar zaten. Bunun çok etkisi olduğunu düşünüyorum. Şarkıları içselleştirdiğimiz kadar başarılı oluyoruz sanırım.

Albüme adını veren şarkı tek yeni şarkı; “Bir Şarkı Vardı Ya”. Cihan Güçlü’ye ait. Güçlü ile nasıl bir müzikal yoldaşlığınız var?

Cihan’la 20 seneyi aşkın bir dostluğumuz ve müzikal birlikteliğimiz var. Beraber dizi ve film müzikleri yaptık. İlk albümden beri Cihan’ın şarkıları repertuarlarda yer aldı, albüm isimleri oldu. Beni iyi tanıdığı için benim söyleyeceğimi düşünerek şarkı yapabiliyor, bu çok özel bir durum. Uzun seneler yeni parçalarla bu yolculuğun devam edeceğini umuyorum.

Hikayeniz üniversite yıllarında türkü barlarda saz çalarak başlamıştı. O günden bu güne dünyada ve ülkede çok şey değişti. Peki, Mehmet Erdem değişti mi?

Özde çok değişmediğimi düşünüyorum.Tabi albümler, konserler, projeler hayatta değişiklikler yaratıyor haliyle. Ama benim bu işi yapma sebebim müziği seviyor olmam ve bu hiç değişmedi. Enstrüman çalmak hala en büyük keyfim.

Siz neler dinliyorsunuz, neler okuyorsunuz, üstünüzdeki yükü nasıl hafifletip, nasıl arınıyorsunuz?

Farklı türlerde müzik dinlemeye gayret ediyorum, yeni çıkan yerli yabancı parçalara bakmaya çalışıyorum. Mood radyolarından yeni şeyler keşfedip kaynağına inmeye çalışıyorum. Kitap olarak da Oğuz Atay’dan Knut Hamsun’a, Peyami Safa’dan Mustafa Kutlu’ya, Olga Tokarczuk’tan Tünde Farrand’a, Ali Ayçil’den Murat Menteş’e, çok çeşitli yazarlardan okumaya çalışıyorum. Aylık dergileri de takip ediyorum. Filmler ve diziler de bu süreçte daha çok izlendi tabi ki.

Hayatınızın hangi dönemindesiniz, neler kaldı, neler geldi, neler bekliyorsunuz gelecekten?

Öncelikle her şeyin başının sağlık olduğunu toplumlarca kavradığımızı düşünüyorum. Herkes daha çok üretmeli ki gelişelim. Ben de daha çok beste yapmak, sözler söylemek istiyorum. Enstrümantal parçalar da yapmak istiyorum geçmişteki gibi. Umudu hep yüksek tutmak lazım, daha yapılacak çok şey var.