Liman ve kanallar kenti Hamburg

Çok çarpıcı bir estetik var Hamburg’da. Bu, yalnızca parklarda, göl ve nehir kenarlarında değil, mimaride de dikkat çekiyor. Yürüdükçe gördüm ki Hamburg adeta bir Venedik ya da Amsterdam!

Zülal Kalkandelen

İki hafta önce yolum Hamburg’a düştü. İlk kez ziyaret etmeme karşın kente ilişkin önceden araştırma yapmaya da fırsat bulamamıştım. Hava uygun olunca dedim ki, ayaklarım nereye götürürse rastgele yürüyeyim…

Almanya’nın ikinci büyük kentinin aynı zamanda Avrupa’nın ikinci büyük limanına sahip olduğunu, Albe Elster ve Bille nehirlerinin kesişim noktasında olduğunu biliyordum ama içinden bir sürü nehir aktığını, tam bir kanallar kenti olduğunu bilmiyordum.

Yürüdükçe gördüm ki Hamburg adeta bir Venedik ya da Amsterdam! Hatta Avrupa’da en fazla köprüye sahip olma özelliği ile onlardan fazlası var.

Köprü, nehir, suyun üzerindeki ağaç yansımaları ve sonbaharda yere düşen yapraklar bir araya gelince kent boyunca insanı Monet olmaya özendiren manzaralar çıkıyor karşınıza.

TUĞLA VE ÇELİĞİN ESTETİĞİ

Çok çarpıcı bir estetik var Hamburg’da. Bu, yalnızca parklarda, göl ve nehir kenarlarında değil, mimaride de dikkat çekiyor. Özellikle dünyanın en büyük ambarlarının olduğu Speicherstadt’ta (Ambar Kenti) kanallar arasında botla gezindiğiniz sırada, görkemli binalara bakarken sanki zaman duruyor.

2015'te UNESCO tarafından Dünya Mirası olarak ilan edilen Avrupa’nın en büyük kentsel planlama projesi HaffenCity denilen bölgede yer alan bu semt, meşe kütükler üzerine yapılmış geniş ambarlar, tarihi Alman evleri ile kanallar ve köprülerden oluşan bir bağlantı ağından meydana geliyor.

1883-1927 arasında kırmızı tuğladan inşa edilen devasa binalar tek kelimeyle büyüleyici. Özellikle gün kararırken oradaysanız tuğla binalar ve çelik köprülerin yüzlerce projektörle sanatsal bir biçimde ışıklandırıldığı anlarda nutkunuz tutuluyor.

Eski bir tuğla ambar üzerine inşa edilen Elbe Filarmonik Orkestrası salonu Elbphilharmonie’nin cam binası, bölgede tüm heybetiyle yükseliyor. Gözlem güvertesine çıktığınızda dünyanın en işlek limanlarından biri olan Hamburg Limanı ve Elbe Nehri’nin muhteşem görüntüsü önünüze seriliyor.

ALMANYA’NIN EN YEŞİL KENTİ

Almanya’nın en yeşil kenti olduğu söylenen Hamburg’daki parklar arasında özellikle Planten un Blomen, apayrı bir evren gibi. İçindeki çeşmeleri ve gölüyle, doğal yaşamın korunduğu ve dünyanın farklı yerlerinden çok sayıda bitkinin yer aldığı botanik bahçesi ve enfes Japon bahçesiyle kentin akciğeri. 450 bin metrekarelik bir alanın geri kazandırılmasıyla kurtarılmış bir bölge yaratılarak halka muazzam bir huzur alanı armağan edilmiş.

Kent içinde her park gördüğümde, Taksim’de Gezi Parkı’nı korumak için canından olan ve direnen milyonlarca insanı hatırlıyorum. Planten un Blomen’in sessiz atmosferinde dolaşırken de aynısı oldu. Yaşadığım sürece hissedeceğim öfke ve hüzün karışımı o bilindik duyguyla doldum. Gölde yüzen yeşil başlı ördeğe anlattım hislerimi…

TAM BİR VEGAN CENNETİ

Hamburg’a gidince hamburger yedin mi?” diye sordu birisi. Kendince espri yapıyordu. Elbette yedim. Hem de en iyisinden; sömürüsüz, sağlıklı ve çevreci olanından!” diye yanıt verince şaşırdı ama anlattım.

Hamburg’da, tam olarak Taksim’de İstiklal Caddesi’nin girişindeki hamburgercilerin bulunduğu gibi merkezi bir konumda (Rathaus’da), oldukça geniş bir mekanda hizmet veren Vincent Vegan adlı vegan bir hamburgerci var. Yiyecekler çok lezzetli, üstelik hemen yanındaki klasik hamburgerci ile fiyatları da aynı seviyede.

Hamburg, gördüğüm en vegan dostu kentlerden. Birçok vegan kafe ve restorana sahip; yeme içme mekanlarının mönülerinde mutlaka vegan seçenekler var. Bütün süpermarketlerde aradığınız vegan ürünleri buluyorsunuz. En önemlisi de, artan talebin sonucu olarak vegan olmayan ürünler aralarında ücret farkı kalmamış.

Hamburg’un St. Pauli’deki gece hayatı da ünlüymüş ama benim gördüğüm kadarıyla, parkları, limanı, gölleri, kanalları, etkileyici mimarisi ve müthiş genişleyen vegan yemek kültürü ile cazip bir turizm noktası.

Belediye Binası Rathaus’un kapısındaki Latince yazı, Atalarının elde ettigˆi o¨zgu¨rlu¨gˆu¨ torunlar layık bic¸imde korumalıdır” diyor. Onu görünce insanın aklına ister istemez yine Türkiye ve elimizden birer birer alınan özgürlükler geliyor…