Latin müziğinin ülkemizde binlerce seveni olan sesi Monica Molina: ‘Türkiye ikinci evim’

Molina neden ülkemizi bu kadar çok sevdiğini anlattı...

Deniz Ülkütekin

Özgün şarkı söyleme tekniğiyle Latin müziğini geçmişten günümüze taşıyan önemli isimler arasında yer alan Monica Molina iki konserle Türkiye’de olacak.

27 Eylül'de Zorlu Performans Sanatları Merkezi (PSM) Turkcell Sahnesi'nde müzikseverlerle buluşacak olan müzisyen 28 Eylül’de ise Ankara'da MEB Şura Salonu'nda sahne alacak. Molina ile heyecanla beklenen konserleri ve müzik yaşamındaki önemli anları konuştuk.

- Geleneksel İspanyol ve Latin müzikleriyle kemikleşmiş bir tarzınız olsa da deneyime çok açık bir müzikal yaklaşımınız var. Bunu "Mi Fortuna" gibi yakın dönem şarkılarınızda daha iyi gözlemleyebiliyoruz? Müzikal anlamda kendinizi yenilemek için neler yapıyorsunuz?

Doğrusu bu soru besteciler tarafından yanıtlansa daha iyi olur. Bu durumda benim erkek kardeşim Noel yanıt verebilirdi ama size bir şey söyleyebilirim: Yeni şarkıların bir kısmı kısa süre önce bestelendi. Aslında ara sıra konserlerimde bu şarkıları söyledim ama bu güne kadar hiç kayda alınmamışlardı. Hayal ediyorum, kendimi bestecinin yerine koyuyorum, ruh hali, tecrübeler ve müzik zevkleri besteleri etkiler. Her halükarda Noel, farklı tarzlara fazlasıyla açık olsa da, beni karakterize eden müzik stiline her zaman sadıktır.

- Müziğiniz fado ile yakından ilişkilendiriliyor...

Fadoyu aslında hiç söylemedim. Çok bilinen şarkımın ismi “Pequeño Fado” fadoyu hafifçe anımsatan bir tarzı olmasından geliyor. Fadoyu söylemek bambaşka bir şey! Keşke söyleyebilseydim, fadoyu seviyorum. Her neyse sorunuzu anlıyorum ve doğrusu şarkı söyleme biçimimde muhtemelen sesimin fadoyu hatırlatan yönleri var.

- İçinden çıktığınız aile İspanya'da müzik ve sanat alanındaki önemli ailelerden. Bu açıdan kendinizi ispat etmek konusunda bir baskı yaşadınız mı?

Bence bu sorunun yanıtı kendimize ihanet etmemekle ilgili ve topluma sunacağınız şeyler konusunda ısrarcı, eleştirel olmak önemli. Bu konu hakkında çok düşünüyorum, sürekli. Gerçekten inanmadığım veya hissetmediğim bir şeyi kitleme sunamazdım. Hissettiğimi söyledim ve söylediklerimi hissettim. Sahnede yalan söylemek zordur. Müziğiniz sizi anlatır. Bence bazen bir kişi ruhunuzu bile görebilir.

- Müzik çok çeşitlendi ve belli açılardan kolay ulaşılabilir duruma geldi. Bu durum gençlerin popüler müziklere ilgisini artırıyor. Peki bu şartlarda Z kuşağının geleneksel Latin müziklerine ilgisi nasıl?

Bu bakımdan şu an yaşadığımız müzikal zamandan biraz uzak hissediyorum. Beni affedin ama ben “harikalarla” büyümüş bir kuşaktanım. Ayrıca kendimi geçmişin müziğiyle şimdiki müziğe kıyasla daha yakın hissediyorum. Ancak bu artık harika besteciler ve müzisyenler olmadığı anlamına gelmez.

İLK SAHNEYE ÇIKTIĞI AN

- Sizi müzik yaşamınızda en çok etkileyen üzen veya sevindiren an neydi?

Sahneye şarkı söylemek için çıktığım ilk an. Bu anı dünmüş gibi hatırlıyorum, bir vahiydi. Acımasız bir gerçeklikle buranın olmam gereken yer olduğunu ve şarkı söylemenin hayatımın bir parçası olacağımı biliyordum.

- Buradaki hayranlarınız için bir Türkten farkınız yok. Türkiye ile olan bu sevgi iletişiminiz nasıl başladı?

Sizi seviyorum. Türkiye’yi ilk günden beri seviyorum, 22 yıl önce buraya ayak bastığımda ve hayranlarım bana burada kalma olanağı verdiğinden beri... Beni sizden biri gibi hissettiren çok derin bir hissim var. Bana sıcaklık, sevgi verdiniz ve beni kucakladınız. Kariyerimin en önemli yıllarını sizinle geçirdim ve Türkiye benim ikinci evim.

ÇOK ÖZEL KONSERLER

- Buradaki konserlerde hayranlarınızı nasıl sürprizler bekliyor?

Bu konserler için çok özel müzisyenlerin olduğu yeni bir toplulukla geliyorum. Aynı zamanda yeni şarkılarımın birkaçını ve tabii ki repertuvarımın en önemli parçalarını söyleyeceğim. Müzisyenler ve şarkılar aynı olsa da her konser kendine özel ve farklıdır.