Kısa bir masal

Ayiş’in zihninde gaibe uzanan merdivenler vardı. Geceye karanlık gelince merdivenlere adım atar bilinmeze giderdi.

Ayşe Acar

Gaipte kimseler yoktu, beklerdi Ayiş. Bir gün biri çıkıp gelecek yanında oturacak, konuşmaya başlayacaklardı. Aşağıda yaşayanlar onunla konuşmuyordu. Ne zaman bir şey sormak için yanlarına gitse yalnızca birkaç kelime edip ondan uzaklaşıyorlardı. Hava her zaman çok soğuktu. Her sabah uyanıp evinin önündeki karları kürekle alır, kendine yol açıp şehrin çeşmesinden eve su taşırdı. Isınmak için sobaya odun atar, patatesleri sobanın üzerinde haşlar, yemeğini yerken kendiyle konuşurdu.

- “Nasıl buldun yaptığım yemeği?”

- “Çok beğendim, ellerine sağlık.”

Bu dünyaya nasıl geldiğini kimse bilmiyordu. Bilenler söylemiyordu. Tek başına büyümek kolay olmamıştı. 14 yaşına geldiğinde tüm kenti tek tek gezip kapıları çalmış kim olduğunu sormuştu. 

- “Günaydın! Bugün nasılsınız?”

- “…”. “Hava çok soğuk.”

Hava çok soğuktu, kimse kapıda bekleyip Ayiş’i dinlemek istemiyordu.

- “Annemle babamın nerede olduğunu biliyor musunuz?”

Bilmiyorlardı. Bilenler konuşmuyordu. Ayiş her gördüğü insanın elini ve yüzünü dikkatle inceliyor, onları hafızasına alıp akşam olduğunda eve gelip onlarla kendi konuşuyordu.

- “Beni neden sevmiyorsun?”

- “Sen yabancısın. Yabancıları sevmek mümkün değildir.”

Gaibe uzanan merdivenleri keşfettiğinde 21 yaşındaydı. Gaipte kimseler yoktu ama bir gün yine merdivenleri çıkarken dördüncü basamakta bir sinek gördü. Şaşırmış ve çok sevinmişti. Basamağa usulca oturmuş, bir müddet hiç konuşmamış sonra konuşmaya başlamıştı.

- “Yalnız mısın?”

- “Şimdi yalnız sayılmam, sen varsın yanımda.”

- “Daha önce seni burada görmemiştim.”

- “Rengim siyah olduğu için görmedin.”