Kente döndük, ne yesek? Sonbaharın lezzet adresleri

Ekim ayı, kente dönüşün ve yoğun temponun başlangıcı... Yazın hafifliği yerini sonbaharın canlı ritmine bırakırken yeni açılan mekanlar da bu tempoya ayak uyduruyor. Gastronominin en yeni ve bilinen yüzleri, yaratıcı mönüleriyle fark yaratıyor. İster arkadaşlarınızla keyifli bir akşam yemeği, ister öğlen kahvesi eşliğinde bir mola arıyor olun bu ayın en yeni mekanları keşfetmeye değer. Huzurlarınızda sizler için denediğimiz dört mekan ve öne çıkan lezzetleri! Afiyetle…

Burçak Şener

MUTFAKTA YUNAN ESİNTİLERİ: PİXİ - ETİLER

Kentin en yenisi Pixi, yeme içme dünyasına iddialı bir giriş yaptı. Mönüsü ve kokteylleri ile dünya ölçütlerinde bir gastronomi deneyimi sunan restoran, kapısından içeri girildiği andan itibaren konuklarını fütüristik bir dünyaya taşıyor. Pixi, ışık ve mapping uygulamalarıyla öğlen ve akşam saatlerinde misafirlerine farklı görsel deneyimler yaşatıyor. Akdeniz-Yunan mutfağının özel reçeteleriyle biçimlenen Pixi’nin mönü danışman şefliğini de dünyaca ünlü Yunan şef Athinagoras Kostakos yürütüyor. Yunan beyaz peyniri ve fındıkla servis edilen közlenmiş patlıcan, trüflü bulgur salatası ve tütsülenmiş tarama başlangıçlarda öne çıkarken siyah angus köfte, yanmış tereyağı ve limon soslu ızgara çipura, özel soslu Izgara Tavuk hem göze hem damağa hitap ediyor. Vanilyalı dondurma ile servis edilen yarı pişmiş kurabiye ise mönünün en “tatlı” ayrıntısı. Kentin hareketli yerlerinden Etiler’de konumlanan mekâna gitmeden rezervasyon yaptırmanızda yarar var. Şık arkadaş buluşmaları ve yemek eşliğinde eğlenceli müzikler için aklınızda olsun…

GASTRONOMİ VE MANZARANIN BULUŞMA NOKTASI: OCTO - KARAKÖY

Genç şef Şafak Erten’in yaratıcı dokunuşlarıyla dolu mönüsüyle Octo, Karaköy’ün en özel teraslarından birinde lezzeti ve manzarayı bir arada sunuyor. Manzara o kadar büyüleyici ki mekân, “Bunun fotoğrafını mutlaka çekmeliyim” dedirten alanlarla dolu. Başarılarını son yıllarda büyük bir takdirle izlediğim Erten Octo’da, Türkiye’nin sekiz farklı bölgesinden özenle seçilmiş malzemelerle, çağdaş gastronominin sınırlarını zorlayan bir deneyim sunuyor. Mönü yalnızca bir yemek deneyimi değil aynı zamanda Türkiye’nin zengin coğrafi çeşitliliğini de yansıtan bir lezzet yolculuğuna davet niteliğinde ve kavrulmuş susamlı Manavgat tahini ile hazırlanan hibeş ile Çanakkale ahtapotu, Trakya’daki kadın girişimcilerin hazırladığı kuskus ile hazırlanan deniz ürünleri ve Doğu Karadeniz yeşil çayı ile hazırlanan taze tuna balığı gibi tatlar içeriyor. Octo’ya gitmeden önce rezervasyon yaptırmayı, gittiğinizde ise Şafak şefle tanışmayı unutmayın. 

YAVAŞ VE LEZZETLİ: SLOW - BEBEK

İyi müzik, iyi yemek ve iyi ortam üçlüsünün bu mevsim adresi olacağa benzeyen Slow Bebek, misafirlerine günün her anında lezzetli tabaklar ve keyifli masalar sunuyor. Şef Bora Günebak’ın mutfağında sabahın erken saatlerinde sunulan sağlıklı ve lezzetli fırın ürünleri, akşam güneşi batarken keyfinize eşlik edecek kokteyller ve aperitiflerle dolu bir deneyim sunan Slow Bebek “Yavaşla ve tadını çıkar” mottosuyla hızlı tüketim dünyasında nefes almayı benimsiyor. Restoran rahatlatıcı atmosferinde sabah kahvaltısından akşam yemeklerine kadar yiyecek ve içeceklerin keyfine varmak için mükemmel bir alana sahip. Dünyada giderek yaygınlaşan “Yavaş yemek hareketi”ni benimseyen ve yerel, doğal, sürdürülebilir gıdaların seçilmesini savunan Slow Bebek, anda kalmanın da önemini hatırlatıyor. Mekânın mönüsünde deniz levreği ile hazırlanan ceviche, mevsim sebzeleri ile hazırlanan burrata, badem ile panelenmiş şinitzel tadı damağımızda kalanlardan. Yemek sonrası geniş tatlı mönüsünde keşfe çıkmayı ise unutmayın. Mekân, kentin koşturmacasında biraz yavaşlayıp, dost sohbetlerine dalmak için gidilecekler listenizde olsun.

DENİZDEN GELEN TATLAR: PARK FORA (ORTAKÖY)

Boğaz’ın kıyısında konumlanan Park Fora, deniz ürünlerini gerçek bir sanat eseri gibi sunan mekânlardan. Karadeniz, Marmara ve Ege’nin en taze balıklarını mevsimine göre sofrasına taşıyan Park Fora, mönüsünde yer alan çok çeşitli başlangıçlar, Ege otlarıyla hazırlanmış salatalar ve sıcak-soğuk deniz ürünleri mezeleriyle misafirlerine geniş bir lezzet seçeneği sunuyor. Yalnızca yerel lezzetlerle sınırlı kalmayıp dünya mutfağının da bilinen örneklerine yer veren mekân sizi İspanyol sahillerine ışınlayan paelladan, Fransız denizcilerinin lezzet mirası moules mariniereye kadar pek çok özel reçeteyi İstanbul Boğazı’na taşıyor. Şık akşam yemekleri veya özel iş toplantıları için ideal olan Park Fora’nın zengin şarap kavı da denemeye değer. Benim ise kalbimi bıraktığım lezzet beğendi yatağında karides oldu. Mekânı, iyi bir deniz mutfağı örneği için denenecekler listenize mutlaka ekleyin!