Kedi kızın sırrı: Sanat kimi zaman sıra dışı bedenleri de konu edinir

Beden anomalileri tarih boyunca hem seçkinlerin hem de geniş halk kitlelerinin ilgi odağı oldu. Rönesans sonrası Avrupa sanatı da Katolik Kilisesi etkisindeki estetik değerlere alternatif ararken, sıra dışı bedenlere sıklıkla yer vermişti.

Ömür Tanyel

İtalya’da 16. yüzyılda yaşamış olan Lavinia Fontana aslında kariyerini resim alanında yapan ilk kadın sanatçı olarak biliniyordu, ama onun daha çok tanınmasını sağlayan, yaptığı bir yağlı boya portreydi. “Antonietta’nın Portresi” adlı çalışma 1583 yılında tamamlanmıştı ve ilk bakışta bir kedinin figüratif hali gibi duruyordu. Lakin portrede yer alan eller, kağıt tutan bir insana aitti. Bu sadece Fontana’nın düş gücünden kaynağını alan fantastik bir resim miydi, yoksa anlatmak istediği başka bir şey mi vardı?

Aslında 16. yüzyıl İtalyası’nda Katolikliğin etkisi ve kilisenin aile değerlerine verdiği önem nedeniyle dini tasvirler dışında aile ve çocuk portreleri yaygındı. İhtimalinden söz ettiğimiz şekilde fantezi dünyasını içeren resimlerin dönemde kabul edilmesi çok mümkün değildi. Tabii ki bu açılardan değerlendirmeyi Cumhuriyet Pazar’dan sanat yazıları ile tanıdığımız Serra Rodoplu’ya bırakmak daha doğru olacaktır. Ama o zaman ikinci yaygın resim türü, yani aile ve çocuk portreleri ihtimali öne çıkıyor ki gerçekten de Fontana’nın eseri gerçek bir çocuğun, resme adını veren Antonietta Gonsalvus’un portresiydi.

Peki, o dönemde bu şekilde resmedilmesi ne derece gerçekçiydi? Antonietta, babasından genlerini aldığı kalıtımsal bir hastalıktan mustaripti. Hipertrikozis, vücutta normalin üzerinde bir kıllanmaya yol açan bir hastalıktır. Konjenital (doğuştan) olması haricinde bazı ilaçların kullanımı veya hastalıklarla da vücutta kıllanma artışı olabilmektedir. Örneğin kellik tedavisinde kullanılan bazı ilaçların etkisi bu şekilde sağlanmaktadır. Küçük Antonietta ise bu amansız soruna maruz kalmış bir çocuk olarak özellikle yüzünü kaplayan bu kıllarla yaşamak durumundaydı.

Antonietta’nın babası Petrus Gonsalvus Kanarya Adaları doğumluydu, ama sonradan Fransa’ya gelerek önce II. Henry’nin sonra da Parmalı Margaret’in himayesinde bulunmuştu. Son olarak da Parma Dükü Alexander Farnese’in yanında çalışmıştı. Kendisinin de portreleri olması döneme göre varlıklı oldukları ihtimalini akla getiriyor; çünkü o dönemde portre yaptırma işi zenginlerin ulaşabildiği bir meziyetti. Ama bilgilerimize göre Gonsalvuslar bırakın zenginliği, hiçbir zaman tam bir insan olarak kabul edilmemişlerdi. Belki de onları himayelerine alan kişiler bu şekilde giydirerek ve yaşatarak bir açıdan kendi kolleksiyonlarını (!) sergiliyorlardı. Yedi çocuğunun dördü, babaları gibi kıllı bir yapıyla yaşıyordu. Bu durumda problem doğuştandı. İşin trajik yanı ise bazı kozmetik girişimlere rağmen bu durumun kesin bir tedavisinin olmaması...

GÖZLERİN ARDINDAKİLER

Portrede küçük kızın elinde tuttuğu kağıtta yazan aslında bir tanımlama metnidir: “Kanarya Adaları’nda keşfedilen vahşi bir adam olan Don Pietro (Petrus), Fransa Kralı majesteleri Henry’ye verildi. Oradan ekselansları Parma Dükü’ne geldi. Ben, Antonietta şimdi Soragna’nın saygıdeğer Leydisi Isabella Pallavicina’nın sarayında bulunuyorum”.

Ailesi hakkında da detaylı bilgiye sahip olmadığımız genç kızın ne akıbeti ne de yapılan portresinde pozitif enerjiyle bakan gözlerinin arkasındaki gerçek psikolojisi hakkında elimizde veri mevcut.

Sanat dünyasındaki bir eser nedeniyle bahsettiğimiz bu durumdan dertli olanlar tabii ki başka zorluklarla da karşılaştılar. “Kedi kız”, “köpek çocuk”, “aslan adam”, “maymun çocuk” gibi sıfatlarla tanıtılanlardan belki de en bilineni “sakallı kadın” olarak tanınan Annie Jones idi. Daha dokuz aylıkken gösterilere çıkan Jones, değişik yapısı nedeniyle tamamen ticari kullanım amaçlı bir kaçırılma olayına dahi karıştı.

Lavinia Fontana’nın bu resimleri yapmasının arkasındaki en önemli neden belki değişik olana ilgi duyma belki de sadece yaşamını idame ettirmek için alınan bir siparişi tamamlamaktı. Ancak merak ve ilgi kavramları ondan yüzyıllar sonra da devam etmiş ve New Yorklu bir kadın fotoğraf sanatçısının kadrajında kendine yer bulmuştu. Diane Arbus’da “ucubelerin sanatçısı” ünvanını “Tıpatıp ikizler”, “Yahudi bir dev” ve “Oyuncak el bombası taşıyan çocuk” gibi isimler verdiği fotoğraflarında sıradışı insanları görüntülemesi ile elde etmişti.

Anatomik yapıda gerçekleşen bu ve benzeri durumlarda olaya öncelikle sebebi bulmakla yaklaşmak en iyisi... Lakin günümüz tıp teknolojileri ile sebep bulunsa dahi çoğu problemde tedavi şansı hâlâ kısıtlı. Geçmişten günümüze kadar, izole olmadan, kişiye kendini daha normal hissettirerek yaşatmaya yönelik uygulamalar ve tedaviler var. Ancak gelişmeyen, morfolojiyi etkileyen hastalıklara sahip kişilere karşı insanların yersiz acıma, korku ve merak hisleri ne yazık ki.

Kaynakça:

    1. Piero Pavone, Congenital generalized hypertrichosis: the skin as a clue to complex malformation syndromes Ital J Pediatr. 2015 Aug 5;41:55.

    2. Merry Wiesner-Hanks, Les Gonzales, famille sauvage et velue [Texte intégral] Paru dans Apparence(s), 5 | 2014