Kaleiçi’nin saklı hikayeleri…
Gözde gezi seçenekleri arasında son günlerde öne çıkan bir yer Antalya Kaleiçi. Tarihi dokusu büyük ölçüde korunan Kaleiçi’nin dar sokaklarında kaybolmak, güneş ve denizin tadını çıkarmak ve farklı lezzetleri deneyimlemek mümkün.
Aylin Ayaz Yılmaz
“Biz Kimden Kaçıyorduk Anne?” dizisiyle gündeme gelen Kaleiçi
sokaklarındayız. Sizi Hadrianus Kapısı’ndan buyur etmeden önce,
Kaleiçi tarihinden söz etmek istiyorum.
Helenistik
dönemde, Bergamalıların getirdiği yaşam, önce Kaleiçi’nde
başlar. Antalya, Bergama Kralı’nın vasiyeti ile Romalıların
eline geçer ve kent sırasıyla Bizanslılar, Hıristiyanlar,
Araplar, Müslümanlar, Selçuklular ve Osmanlılar tarafından
yönetilir. İki sur ile çevrili Kaleiçi’nin daracık
sokaklarında bu medeniyetlerin izlerini bulabilirsiniz. Kaleiçi,
büyük bir bölümü yıkılmış ve yok olmuş at nalı şeklinde
içten ve dıştan surlarla çevrilidir.
Surlar, Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı devirlerinin ortak eseri ve 80 burcu var, içlerinde kiremit çatılı 3 bin kadar ev bulunuyor. Evlerin karakteristik yapıları sırf Antalya’nın mimari tarihi hakkında fikir vermekle kalmıyor, bölgedeki yaşam tarzını ve gelenekleri de yansıtıyor. Sur içindeki dar sokaklar limandan yukarıya duvar boyunca uzanıyor. Yivli Minare, Keyhüsrev Medresesi, Karatay Medresesi, İskele Camisi, Tekeli Mahmut Paşa Camisi sur içindeki önemli tarihi eserlerden bazıları.
KALEİÇİ MÜZESİ
İkindi saatlerinde Kaleiçi’ne Üç Kapılar’dan
girip, daracık sokaklarda dolaşmanızı, kaybolmanızı öneriyorum.
Yolunuza ilk olarak, Suna - İnan Kıraç Kaleiçi Müzesi çıkacak.
Suna ve İnan Kıraç çifti, 19'uncu yüzyıl geleneksel Türk
mimarisini yansıtan tarihi bir evi ve Aya Yorgi Ortodoks Kilisesi'ni
satın alarak, burayı etnografik eşyaların sergilendiği bir
müzeye dönüştürmüşler. Müzenin ilk kısmı bu tarihi evde,
diğer kısmı da Aya Yorgi Kilisesi’nde sunuluyor. Yine
Kıraç’ların restore ettiği bir Antalya Evi’nin altındaki
mozaikleri ve eski yolu görmelisiniz.
Bu yolu, yani bugünün Hesapçı Sokak’ını takip ederseniz, önce Kesik Minare’ye sonra Hıdırlık Kulesi’ne varacaksınız. Hıdırlık Kulesi’nden sola doğru ilerlerseniz Karaoğlan Parkı’nda muhteşem Antalya manzarasını seyredebilirsiniz. Sağa doğru ilerlediğinizde ise yol sizi denize girilebilen Mermerli Plajı ve daha sonra Yat Limanı’na çıkaracak. Yolunuzun üstündeki Antalya Etnografya Müzesini, Antalya'nın kültürünü öğrenmek istiyorsanız ücretsiz olarak gezebilirsiniz. İki ayrı konaktan oluşan bu müze, 19'uncu yüzyıl Osmanlı mimarisini yansıtıyor. Bir numaralı konakta Türk İslam Eserleri yer alırken iki numaralı konakta Antalya yöresine özgü eşyalar sergileniyor.
Yat Limanı’nda teknelerle kıyı turu yapabilirsiniz, Oyuncak Müzesi’ni gezebilirsiniz ya da soluklanıp kendinize içecek bir şeyler ısmarlayabilirsiniz. Yat Limanı’ndan Kırk Merdivenler’den yukarı çıktığınızda ise Yivli Minare’yi bulabilirsiniz. Ya da Hisar’dan çıkabilir, manzarayı ciğerlerinize çekebilirsiniz. Her iki yol da muhteşem Antalya manzaraları ile hafızalarınıza kazınacak.
TARİHİ DOKU
KORUNDU
Kaleiçi’ndeki kafe ve restoranların bazıları
eski evlerin dokusu bozulmadan, kullanıma açılmış. İki veya üç
katlı olan bu evlerin bazılarında ara kat mevcut. Günlük yaşamın
geçtiği bu katta kuyu, ocak, ahır ve depo gibi bölümler yer
alıyor. Yüksek duvarlar, evin mahremiyetini de sağlıyor. Taşlığı
birinci kata bağlayan iç merdivenlerle ara kata geçebiliyorsunuz.
Ara katlar depo olarak kullanıldığı gibi kışlık oda olarak da
kullanılırmış o zamanlar. Üst katta odalar birbirine sofa ile
bağlanmakta. Sofaya açılan odaların her biri günlük yaşamın
devam edebileceği şekilde biçimlenmiş. Çoğu butik otel bu özgün
yapıyı bozmadan kullanıma açmış.
Antalya’nın
benim için en güzel yeri Kaleiçi’ndeki hediyelik dükkanlar.
leziz yemek yiyebileceğiniz mekânlar, barlar, galeriler, müzeler,
Mevlevihane, cami, kilise, antikacılar, pastane, butik oteller,
evler, sahaf, kitapçı, sokak ressamları ve lezzetlerini de burada
bulabilirsiniz.
2 bin yıl önce, Bergama Kralı II.
Attolos, askerlerine emir verir: ‘Gidin ve bana yeryüzünün
cennetini bulun!’ Bergamalı askerler aylar, yıllar boyu dolaşır
ve nihayet Toros Dağları’nın eteklerinden inmeye başladıklarında
Antalya’yı görürler. Yeryüzünün cenneti, ayaklarının
altındadır!
NASIL GİDİLİR?
Kaleiçi ile Antalya Havalimanı arası 14 km. Eğer havaalanından gitmek isterseniz, Antray’la Kaleiçi’ne ulaşım çok kolay. Otobüs terminalinden de aynı şekilde Antray’la ulaşmanız mümkün.
NEREDE KALINIR?
Kaleiçi’nde
pek çok konaklama seçeneği var. Önerim; Tuvana Otel, RuinAdalia,
Palm House, Casa Sur, My Mia Otel ve Alp Paşa Konağı
olabilir.
NE YENİR?
Pio Gastro Bar’da bir şeyler atıştırıp sokakta müzik dinlemeyi seviyorum. Seraser, İl Viciano, Grace Lounge’da yemek ve şarap önerebilirim. Beerzone’de bira ve hamburger nefis. Yılların restoranı Arma’da güneşi batırıp balık yiyebilirsiniz. Kaleiçi Meyhane’nin mezelerine bayılacaksınız. Mandjie’de kokteyl içip sokağın keyfini çıkarabilirsiniz. Mono Rooftop’da güne veda edip akşamı karşılayabilirsiniz.