Jung ve Bizim Hızır

Her coğrafyada insanın bilinç dışı ile ilişkisini araştıran Jung’un yolu Bizim Hızır’la da kesişmişti.

Ayşe Acar

Carl Gustav Jung, yalnızca analitik psikoloji okulunun kurucusu dünyaca tanınan bir psikiyatr değildir, o aynı zamanda insanlık ailesinin en önemli entelektüellerinin başında gelir.

Hem bir hekim olarak hastanelerde çalışmış hem de Amerika’dan Hindistan’a, Kuzey Afrika’dan Ortadoğu’ya geniş bir sahada bizzat bulunup yaklaşık seksen bin rüya analiziyle kendi bilimsel yöntemini inşa etmiştir.

Platon ve Kant’ı iyi analiz etmiş, fizik bilimi konusunda Einstein ve Pauli ile görüş alışverişinde bulunmuştur. Bu entelektüelin inanç fenomenini derinlemesine çalıştığı da bilinen bir durumdur.

Jung, Yahudilik, Hristiyanlık, Budizm, Şamanizm, Mitra gibi pek çok geleneği bilinç dışı kavramını dikkate alarak yorumlamıştır. Rüyalarla vahiylerin aynı kaynaktan açığa çıktığını söyleyen Jung’un titizlikle çalıştığı konulardan biri de Bizim Hızır’dır.

HIZIR VE YENİDEN DOĞUŞ

Dört Arketip isimli eserinin “Yeniden Doğuş Üzerine” isimli bölümde şöyle der: “Örnek olarak İslam mistisizminde önemli rol oynayan bir kişiyi ‘Yeşillenen Hızır’ı seçtim. Hızır, Kuran’ın yeniden doğuş gizemini anlatan ‘Mağara’ adındaki 18. suresi’nde karşımıza çıkar.”

Jung, Mağara Suresindeki (Kehf Suresi) simgeselliği kavramamız için öncelikle “mağara” kelimesine odaklanır. Mağara; yeniden doğuşun gerçekleştiği yer, insanın kuluçkaya yatıp yenilenmek üzere kapatıldığı gizli oyuktur. Herkesin içinde taşıdığı bu mağara bilinç dışının simgesidir.

Yeniden doğmak isteyen kişinin dönüşüme sokacağı şey bilinç dışıdır. Bu açıklama bize aynı zamanda Platon’un mağara alegorisini anlama olanağı da sunar.

HIZIR’LA YOLCULUK

Mağara Suresinin her aşamasını yeniden doğuşun bir sürümü olarak okuyan Jung, Hızır’ı yorumlamadan önce surenin bu bölümünü doğrudan alıntılar. Ayetlerden şunu öğreniriz: Hz Musa, yardımcısı Yeşu ile birlikte seyahattedir. İki denizin buluştuğu yere doğru gitmektedirler. Sözü edilen yere gelirler ama yanlarına azık olarak aldıkları balığı unuttukları ortaya çıkar. Balık bir şekilde canlanmış ve karanlık sulara kendini atıvermiştir.

Balığın kendini suya atmasıyla “Katımızdan ilim verdik” denilen Hızır’ın ortaya çıkması eşzamanlı gerçekleşir ve ayrıca Yeşu ortadan kaybolur. Hz. Musa ile Hızır baş başadırlar. Hz. Musa, Hızır’daki ilmi öğrenmek için ona eşlik etmek istediğini söyler. Bizim Hızır, kendisine eşlik etmenin oldukça zor olduğu uyarısında bulunur ve yolculuk başlar.

Hızır’ın, bilinç dışının ana arketipi olan “kendilik”i temsil ettiğini belirten Jung, Hızır’la Hz. Musa arasında geçen konuşmayı bilinçle bilinç dışı arasında geçen bir diyalog olarak yorumlar. Hızır yalnızca yüce bilgeliği değil, bilgelik olmasına rağmen insan aklının eremeyeceği davranışları da temsil eder.

Uzun ömürlü ya da ölümsüz olarak kabul edilen Hızır, bilinç dışının dönüşümünde ölümsüzlük sezgisiyle iş yapandır. Buradaki ölümsüzlük tanımını anlamak için bilinç dışının mekan ve zaman dışı oluşunu hesaba katmak gerekir.

HIZIR KARDEŞ

Jung, Kenya seyahatinde kendisine rehberlik eden bir Somalilinin Hızır’la ilgili onun yaşayan bir canlı olduğunu, her an karşılarına çıkabileceğini ve Hızır’ın kendisine çok zorda kaldığı bir dönemde yardım ettiğini anlatır. Bu bir tür bilinç dışının projekte edilmesidir.

Hızır, Hıdır, Hadra… Bu kelimeler “yeşillenen” anlamına gelen kelimelerdir. Jung kelimenin taşıdığı anlamı gayet iyi bilmekte ve yeşilin yeniden doğuşla ilişkisini dikkatimize sunmaktadır. Dört Arketip kitabında Hızır’la ilgili üzerinde durduğu bir nitelik de onun “kardeş” oluşudur.

“Hızır yoldaşın olsun!” Bu toprakların çok sık dile getirdiği dilektir bu. Jung bu nedenle Bizim Hızır’a “Kardeş Hızır” diye de hitap etmektedir.

Yeni bir yıla giriyoruz. 2023 yılında Hızır yoldaşımız olsun!

KAYNAKÇA

Carl Gustav Jung, Dört Arketip, Metis Yayınları.