İste olsun!

“Çok şanslıyım ve işler benim için hep yolunda gidiyor.” Bu cümleyi her sabah kalktığınızda tekrarlayın, gün içinde birkaç kez daha tekrarlayın. İşte! Bir süre sonra işlerin sizin için yoluna girdiğini göreceksiniz!                                                                   

Bunu iddia edenler son günlerde TikTok’ta hızla yükselişe geçen bir akım olan “luck girl syndrome” yani “şanslı kız sendromu” akımını takip eden kullanıcılar. Gerçekten işe yarıyor mu bilinmez ancak kişisel gelişimle yaşamlarımıza giren “olumlama” ile ters giden şeylerin düzeleceğine yönelik inancın türlü aydınlanma pratiklerinden, karmaşık zihin-beden-ruh çalışmalarından arındırılıp damıtılmış sürümüyle karşı karşıyayız.

İLAN EDİN

Bir TikTok hesabınız varsa bugünlerde sürekli aynı sözleri tekrarlayan “çoğunlukla kadın” fenomenlerin yer aldığı içeriklere denk gelmeniz fazlasıyla olası. “Her şey benim için çalışıyor”, “İstediğim her şey bana kolayca gelir” ve en önemlisi, “Ben şanslıyım.”

İsminden de anlaşılacağı üzere şans kavramı üzerine kurulan bu yöntem son zamanlarda yaygın olan bir başka kavram olan “Manifesting”in gelişmiş bir seviyesi. “Manifesting” yani ilan etme eylemi, olumlama için kullanıldığında “evrene ilan etmek” anlamını kazanıyor. Şanslı olduğunuzu, işlerin sizin için yolunda gittiğini, sizin dışınızda gelişen olayların sizin yararınıza geliştiğini “evrene” en yalın biçimiyle, düzenli aralıklarla, ritmik bir düzende ilan ediyorsunuz ve karşılığında tüm bunlar gerçekleşiyor, hepsi bu...

1.3 MİLYAR GÖRÜNTÜLENME

Elbette tüm bunların bilimsel bir karşılığı yok. Yöntemi uygulayanların istediklerini elde ettiklerine yönelik istatisiki bir veri de. Ancak bu gerçekler “şanslı kız sendromu”nu yaşamına ekleyen milyonlarca kullanıcıyı durduracak gibi değil. TikTok’ta #luckygirlsyndrome etiketiyle yapılan paylaşımlar bugüne kadar 1.3 milyar görüntülenme sayısına ulaştı.

Uzmanlar, bu durumu bir çeşit “dünayda giderek artan olumsuzluklar ve çaresizlik duygusuyla başetme yöntemi” olarak yorumluyor. Kimilerine göre bu zararsız ama bazıları da söz konusu uygulamanın kişinin benliğinde birtakım hasarlara yol açabileceğini öngörüyor.

Bu endişeli öngörülerin nedenlerinin başındaysa olumlama yönteminin sonuca ulaşacağı inancına yönelik mantıkta yatıyor. Çünkü “şanslı kız sendromu”nu uygulayan kitlenin açıklaması, çevrenize olumlu mesajlar yaydığınızda beyninizin bu duruma uyumlanarak size sürekli tekrarladığınız mesajlara yönelik olasıklar yaratacağı inancı. Bu inanç bir yönüyle eski öğretilerdeki “mantra”ları hatırlatırken bir yönüyle de bireyin kendine uyguladığı bir algı yönetimi olarak görülebilir. İşler ters gittiğindeyse kişinin oluşturmaya çalıştığı yeni “olumlayıcı” benliğin aniden çökmesi olasılığından söz ediliyor.

ERİL DÜZENİN TUZAĞI MI?

Bu olasılık, şans ve başarı gibi cümlelerin bir arada kullanımıyla başka bir sendromu da akla getiriyor. “İmposter syndrome” olarak bilinen “sahtekârlık sendromu.” Bu durumda birey kendi yeteneklerini sürekli yetersiz görürken başarılarını da şansa bağlar veya şüpheyle yaklaşır. Dolayısıyla yeterince iyi olamama inancını pekiştirir. 

Genelde iş yaşamında ortaya çıkan bu durum kişinin becerisiyle ilgili olumlu geri dönüşleri abartılı bulmasıyla belirginlik kazanır. Kişi sahip olduğu konumu hak etmediğini düşünür ve sık sık “sahtekârlığının” ortaya çıkacağından endişelenir.

Bu sendromun daha çok kadınlarda görülüyor olması erkek egemen alanlarda kendini ispatlamakta zorlanmaları ve sürekli yetersiz hissettitirilmeye yöneltilmeleriyle ilişkilendiriliyor. Öte yandan “şanslı kız sendromu”nun da şans ve başarıyı bir araya getiren bir yaklaşımı kadınlar üzerinden kavramsallıştırması, feminist çevrelerde benzer bir durumun tersten okunması olarak yorumlanıyor.

OLUMLAMA ÖRNEKLERİ

Eğer siz de “şanslı kız sendromu” akımına kapılmak istiyorsanız iş bazı olumlama örnekleri:

- Ben şanslıyım.

- Başarıyı gerçekten hakediyorum.

- Başarılı olmaya hazırım.

- Güzel fırsatlar her zaman bana gelir.

- Benim için her şey yolunda gidiyor.

- Bugün güzel geçecek.