İklim krizi sağlık sektörünü vuracak

Küresel ısınmanın giderek daha çok hissedilen etkileri sağlık hizmeti gereksinimlerini ve sektörel harcamaları beklenmedik biçimde artırabilir.

Ayça Ceylan

Doğal ve sağlıklı ekosistemler insanlara, yaşamlarını sürdürebilmeleri için birçok destek sunar. İçtiğimiz su, yediğimiz gıda, soluduğumuz hava gibi birçok temel gereksinim yalnızca insan destekli üretilmez. Tüm bunların üretimi için birçok türe ve dengeli bir madde döngüsüne ihtiyaç vardır. Gereksinim duyduğumuz tüm bu destekler ve daha fazlası kısaca “ekosistem hizmetleri” olarak tanımlanır. Bu hizmetler insanlara doğal çevre ve sağlıklı ekosistemler tarafından sunulan birçok ve çeşitli faydalardır. Ekosistem hizmetleri kendi içinde dört ana başlığa ayrılır. Tedarik hizmetleri, düzenleme hizmetleri, destek hizmetleri ve kültürel hizmetler.

Ancak ne yazık ki sağlıksız hale getirilen ekosistemler yalnızca oradaki canlı türleri ve gezegen için değil insan sağlığı için de olumsuz etkiler yaratır. Dünya Ekonomik Forumu tarafından Oliver Wyman'la işbirliği içinde yazılan “İklim Değişikliğinin İnsan Sağlığı Üzerindeki Etkisinin Ölçülmesi” isimli rapora göre iklim değişikliğinin 2050 yılına kadar dünya çapında fazladan 14.5 milyon ölüme ve 12.5 trilyon dolarlık ekonomik kayba neden olması olası.

Bu yeni iklim zorluklarını karşılamak ve hafifletmek, kapsamlı bir sağlık sistemi dönüşümünü ve birden fazla paydaş grubu ve endüstri genelinde küresel işbirliği çabalarını gerektirecek. Sağlık sistemlerinin, iklim kaynaklı etkilerden dolayı 1.1 trilyon dolarlık ek bir yükle karşı karşıya kalacağı da öngörülüyor. Tam da bu nedenle iklim krizi aynı zamanda bir sağlık krizidir.

İklim değişikliğinin önümüzdeki 20 yılda sağlık koşullarını nasıl yeniden şekillendireceğine ilişkin derinlemesine bir ekonomik analiz sunan raporda sağlık üzerinden olumsuz etki yaratacak iklim kaynaklı altı ana olay kategorisi mevcut. Bunlar sel, kuraklık, sıcak hava dalgaları, tropik fırtınalar, kontrol edilemeyen yangınlar ve yükselen deniz seviyeleri.

EN BÜYÜK RİSK SELLER

Seller, iklim kaynaklı ölümler açısından en yüksek akut riski oluşturuyor ve 2050 yılına kadar 8.5 milyon kişinin ölümüne yol açması bekleniyor. Aşırı sıcaklarla dolaylı olarak bağlantılı olan kuraklıklar, beklenen 3.2 milyon ölümle ikinci en yüksek ölüm nedeni. Sıcaklık dalgaları, üretkenlik kaybı nedeniyle 2050 yılına kadar tahminen 7.1 trilyon dolar ile en yüksek ekonomik bedele sahip. İnce parçacıklar ve ozon kirliliğinin neden olduğu hava kirliliğine atfedilen aşırı ölümlerin, yılda yaklaşık 9 milyon ölümle erken ölümlerde büyük bir payı olması öngörülüyor.

İklim değişikliği ayrıca vektör kaynaklı hastalıklar da dahil olmak üzere iklime duyarlı çeşitli hastalık sonuçlarında büyük bir artışı da tetikleyecek ve bu durum olasılıkla Avrupa ve ABD gibi iklim krizinden şimdiye kadar daha az etkilenen bölgeleri etkileyecek. Raporda, 2050 yılına kadar 500 milyon kişinin daha vektör kaynaklı hastalıklara maruz kalma riskiyle karşı karşıya olabileceği belirtiliyor.

SİYASETİN İKLİM VAATLERİ

Rapordan öne çıkan veriler pek iç açıcı değil ancak ne insanlar ne diğer türler ne de gezegen için de henüz geç değil. Devletlerden özel sektöre kadar birçok yapıdaki olumlu etki yaratacak değişiklikler zamanlama açısından tekrar gözden geçirilmeli. Tabii bireyler olarak da hepimize birçok görev düşüyor. Yaklaşan yerel seçimlerde siyasetçilerin seçim vaatleri arasında ne derece iklim dostu olduklarına bakmak da bunlardan biri.