İki dünya arasında: Teftiş

Askerliğin eril doğası içinde kendisine karşı uygulanan zorbalıklara karşı var olmaya çalışan bir LGBTİ+ birey.

Başak Bıçak

Militarizmin aşırı maskülen doğası, yerleşik homofobiyle yoğrulmuş gardiyan bir anne ve üniformanın “kabul görmesini” kolaylaştıracağını düşünen siyahi eşcinsel bir genç adam... Teftiş (The Inspection) bu haliyle ilk bakışta ödül avcısı bir formül kolaycılığıyla hareket ediyor gibi görünse de açılışında yer alan “gerçek olaylardan ilham alır” ibaresi önyargınızı kırmak için ilk adımı atıyor. Elegance Bratton’ın dürüst ve hassas üslubu klişeleşmiş bir antimilitarist söylemin kabuğunu kırıyor. Şu bir gerçek ki Teftiş’te aşina olmadığınız bir şey yok ancak askerliğin acımasız dünyasında “olduğu gibi” yaşamda kalmaya çalışan bir adamın çok sık karşılaşamayacağınız türden cesur hikâyesi var...

Pier Kids belgeseliyle sinemaya adım atan Elegance Bratton’ın kendi yaşadıklarından ilham alan otobiyografik hikâyesi Teftiş, aynı zamanda yönetmenin ilk uzun metraj draması... Katı homofobik annesi tarafından reddedildikten sonra yıllarca evsiz kalan ve bir sığınakta yaşayan yönetmen, bir parça annesine kendisini ispatlamak, büyük oranda da hayatta kalabilmek için kendi doğasıyla zıt bir zorbalığın yönetimindeki dünyaya, deniz piyadelerine katılmaya karar veriyor. Zira 2003’te başlayan Irak Savaşı’nın ikinci yılında, George W. Bush’un “zafer” ilan ettiği ve militarizmin yükseldiği ve askerliğin pek çok genç için kariyer fırsatı olarak görüldüğü bir dönemde eşcinsel olduğu için annesi tarafından reddedilmiş ve toplumun bir köşeye ittiği Ellis (Jeremy Pope) için bu türden bir kurtuluş, bütünüyle paradoksal bir nitelik taşıyor. Nitekim filmin açılışında asker olduğunu söylemek, aralarındaki bağın tek somut kanıtı olarak geriye kalan doğum belgesini almak için annesine giden Ellis’e kapıyı “zincirle” açan annesinin tavrı, olduğundan farklı biri davranmak için gireceği dünyanın beyhudeliğinin ilk sinyali ve final, bu nafile çabayı büyük bir anla taçlandırıyor.

DÜRÜST ANLATI

Acemi eğitimi başladığı andan itibaren farklı davranmaya müsaade etmeyen “doğası” Ellis’in yaşamını, ordunun en az annesi kadar gaddar kollarında zorlaştırırken yönetmenin karakterini (ve aslında kendisini) olduğu gibi kabul ettirme yaklaşımı Teftiş’in dürüst anlatısını gün yüzüne çıkarıyor. Çünkü Teftiş bir yandan izlendiğinde ilk akla gelen “Full Metal Jacket”vari bir antimilitarizm ve savaş karşıtlığı konusunda temkinli davranırken öte yandan ABD silahlı kuvvetlerinin kapalı dünyasına bir el feneri tutmaya çalışıyor. Ellis’in üzerine tutulan bu ışık, “canavarlar yaratmak” üzere yola çıkan bir ülke ordusunun kendi içinde yaşadığı çatışmayı da açık ediyor. Başka bir deyişle filmin çerçevesi, keskin bir homofobi ve antimilitarizmle örülmüş gibi görünse de aslında Ellis’in bireysel dönüşümü ve farklı olmanın haklı doğası üzerine kurulu... Evet, kabul görmeyen veya kabul görüyormuş gibi davranılan her LGBTİ+ birey gibi Ellis de kendisini fark ettiği andan itibaren acıyla büyüyor ancak onu farklı kılan maskülenliğin zirvesindeki bir yerde orduda dayak yemesine, hor görülmesine, ölüme bile gönderilmesine rağmen düzene karşı direnmesiyle gerçekleştiriyor. Filmin adındaki teftiş, yoklama, muayene ya da kontrolden hareketle, hem ordunun Ellis’i “sorgulamasıyla” hem de kendi içindeki “yoklamayla” yüzleşiyor ancak sonunda “olduğu gibi” saygınlık görebileceğini göstererek topluma meydan okumaya dönüştürüyor. 

Özetle Teftiş, Jeremy Pope’un ustalıklı ve hassas performansıyla güçlenen, incelikli karakter portresiyle dikkate değer bir film. Göz kamaştırıcı değil ancak samimi ve finaliyle dokunaklı olmayı başarıyor.

Puanım: 6.5/10