İbni Sina, Batı aydınlanması ve Hay Bin Yakzan

“Kendini eğiten filozof” İbni Sina’nın Batı aydınlanmasına katkısı bilinenden çok daha büyüktür.

Ayşe Acar

Bir edebi kurgu türü olan “robinsonat” ana karakterin ıssız bir yerde (yaygın olarak bir adada) mahsur kalarak hayatta kalma mücadelesini anlatan eserlere verilen isimdir. Robinsonatların tarihte ilk örneği ise “Hay Bin Yakzan”dır. 

9. yüzyılda Yunancadan Arapçaya çevrilen Salaman ve Absal öyküsünden etkilenip Hay Bin Yakzan fikrini ilk gündeme getiren kişi İbni Sina’dır. İbni Sina’dan etkilenen Endülüslü düşünür İbn-i Tufeyl, 12. yüzyılda Hay Bin Yakzan’ı roman olarak kaleme alır ve adını tarihe yazdırır. 

Hay Bin Yakzan, “Diri oğlu Uyanık” demektir. 14. yüzyıldan itibaren Avrupa dillerine çevrilmeye başlayan eser, Defoe, Bacon, Spinoza ve More gibi pek çok düşünür ve sanatçıyı etkisi altına almış, öyle ki Aydınlanma çağını etkileyen eserlerin başında anılır olmuştur.

Neden bu kadar ses getirmiştir? Çünkü İbni Sina, Hay Bin Yakzan’da Aydınlanmanın başat filozofu Kant’ı önceler gibi “Aklını kullanmaya cesaret et!” demek istemiştir. İbni Sina, akla dayanan bilginin kendi kendine yeterliliğini göstermek için tamamen yalnız olan ve buna karşın bilgiye ulaşan ve böylece uyanan bir insan kurgulamıştır. (*)

İbn-i Sina’ya göre dinin kurucuları kendi zamanlarında daha sonraları filozofların öğrettikleri şeyi söylemişlerdir. Din ve felsefe arasındaki fark, dinin alegorilerle anlattığı şeyleri felsefe alegorilerden arındırıp kavrama yani akla taşımıştır. (**) İbni Sina’nın sözünü ettiği şey yorumlamadır (hermenötik, tevil).

Bu görüş daha sonra İbn-i Tufeyl’in öğrencisi olan İbn-i Rüşt tarafından da dikkate sunulacak, tevil Batı Aydınlanmasına neden olacak kapıyı açan anahtar görevi görecektir. Dini metinleri yorumlama eylemi kilise kurumunun otoritesinden özgürleşme olanağı sunmakla kalmaz aynı zamanda insan aklının özgürlüğüne de bir açıklama getirir. Akıl kendi kendine yeterli midir? Akıl kendi kendini belirleyebilir mi? Akıl otonom bir yeti midir? 

İbn-i Sina, Hay Bin Yakzan’la tüm bu sorulara “Evet” yanıtını vermiş olur. 

Aynı fikirden hareketle İbn-i Tufeyl’in yazdığı Hay Bin Yakzan, 1671’de “Kendi kendini eğiten filozof” (philosophus autodidactus) ismiyle Avrupa’da yayımlanır. Eichhorn’un Almanca çevirisi ise “Doğa İnsanı” ismini alır ve 1783’te yayımlanarak “Rousseau”cu geç Aydınlanma dönemine denk gelir. Tüm bu etkiler için Ernst Bloch şöyle diyor:

“Roman yalnızca Robinson’u ortaya çıkarmadı aynı zamanda Aydınlanmanın şu temelini güçlendirdi, insanın kendi aklının dışında bir imana gereksinimi yoktur.” (***)

YÜZLERCE YILLIK GELENEK

Batı’da yaşanan Aydınlanmanın tarihsel arka planında kimlerin olduğuna dikkat kesilince düşünce tarihinden ve onun doğusundan bağımsız bir Batı olmadığını görmek mümkün. İbni Sina, kendi yaşadığı tarih diliminde yüzlerce yıllık geleceği inşa etmiş bir hekim ve filozoftur. 

İnsanlık ailesinin seçkin üyesi Ebu Ali el-Hüseyin İbni Sina 980 yılında, Orta Asya’da Buhara yakınlarındaki Afşana adında küçük bir kentte doğdu. Çok eziyet çekti. Sayısız kez kafir ilan edildi. Hayatta kalabilmek için sürekli bir yerlerden bir yerlere kaçtı. Hapis yattığı da oldu. Yaşadığı tüm olumsuzluklara rağmen son nefesine kadar çalışmaya devam etti.

Öğrencileri arasında dil, din, ırk ve cinsiyet ayrımı yapmaksızın (kız çocuklarına da öğretmenlik yapmıştır) bilgiyi paylaşan el-Hüseyin İbni Sina’ya saygıyla…

*-**-***: İbni Sina, Aklın Ustası, I. Sergejew, K. Winter, Ernst Bloch, Çevirenler: Mehmet Çallı, Gazi Ateş, Evrensel Basım Yayın.