Hüzün daha kalıcı ve gerçek
Son dönemin dikkat çeken topluluklarından “Perdenin Ardındakiler”e neden hüznü mutluluğa tercih ettiklerini sorduk.
Melodi Yapıcı2017’den beri kulaklarımıza çalınan hüzünlü, sıradışı bir ses ve melodiler... Perdenin Ardındakiler, “Sanrılar” ve “Epilog” isimli iki albümüyle kendini kanıtladıktan sonra şimdi daha da göz önünde olacakları günlere hazırlanıyorlar.
Bunun da ilk adımı 18 Şubat’ta Bostancı Gösteri
Merkezi’nde verecekleri konser. Ayrıca Beyza Başak ile seslendirdikleri “Ruhum
Girdi Bir Çıkmaza’’ adlı yeni şarkılarını müzikseverlerin beğenisine sunan
toplulukla keyifli bir söyleşi yaptık.
- Bize “Perdenin Ardındakiler”i ve kendinizi tanıtabilir
misiniz?
Doruk Ereşter: 1999 Muğla doğumluyum. Grubun şarkı yazarı ve
vokaliyim.
Direnç Kaçmaz: Ankara’da doğdum. Grubun bestecisi ve
prodüktörüyüm.
D. Ereşter: Perdenin Ardındakiler, 2017 yılından beri
üretimine devam eden hüzünlü bir indie pop ikilisi diyebiliriz kısaca.
- İki kişilik bir topluluk olarak üretim anlamında nasıl bir
görev bölümünüz var?
D. Ereşter: Aslında alışılmışın aksine birbirimize
tanıdığımız bazı özel alanlarımız var. Ben sözleri ve vokal melodilerini
yazıyorum. Direnç ise sesi ve şarkının sınırlarını belirliyor, tüm şarkıların
prodüktörlüğünü yapıyor. Direnç daha modern bir müzik anlayışına sahipken ben
biraz daha eskilerin izinden gidiyorum. Perdenin Ardındakiler sesini oluşturan
da bu sanırım. Çağdaş tınlayan ancak dinlediğinizde sizi yer yer 2000’lere
götüren şarkılar. Üretimde ise genelde izlediğimiz iki yol var. Ya ben akustik
olarak yazdığım bir şarkıyı Direnç’e gönderiyorum ve o bestenin özüne sadık
kalarak şarkıyı yeniden yaratıyor ya da onun enstrümantal olarak bana
gönderdiği, müziğini ve trafiklerini hazırladığı altyapıların üstüne yalnızca
söz ve güfteyi yazıyorum. Bu şekilde ürettiğimiz onlarca şarkı içinden en çok
içimize sinenleri de düzenleyip kaydediyoruz. Sonrası sıkıcı teknik işler
işte..
- Şarkılarınız farklı müzikal türleri barındırsa da
sözleriniz ve tınılarınız birleştiğinde genel anlamda dertli bir topluluk
olduğunuzu söyleyebilir miyiz?
D. Kaçmaz: Evet, hüznün mutluluktan daha gerçek ve kalıcı
olduğuna inanıyoruz. En son ne zaman mutlu olduğunuzu sorsam muhtemelen biraz
düşünmeniz gerekecektir. Çünkü edinmesi de unutulması da kolay bir duygu bizce
mutluluk. Ancak üzüntüler daha kalıcı ve yoğun yaşanıyor. Müziğimizde bu
duygunun etkisi büyük. Hüzün duygusu ve şarkılarımız sıkı birer dost kısaca.
Biri olmadan diğeri olmuyor.
- Sizce hayranlarınız sizi neden seviyor?
D. Ereşter: Tam emin olmamakla beraber sanıyoruz ki
şarkılarda anlattığımız hikâyeler insanların anılarıyla örtüşüyor. Çünkü
ortalama her insan yaşamının belli dönemlerinde belli duyguları yaşar. Herkesin
bir ilk aşkı vardır örneğin. Veya hayal kırıklıkları, düşüşler, kalkışlar. Umut
da var umutsuzluk da. Dolayısıyla insanlar birbirine sandığımızdan daha çok
benziyor. Aynı hamurdanız hepimiz. Bu yüzdendir ki anlattığımız hikâyeler veya
müzikal üslubumuz dinleyicide bir şekilde karşılık buluyor.
KADIN SANIYORLAR
- Sosyal medyada sizin hakkınızda yapılan en katıldığınız,
en komik bulduğunuz ve en katılmadığınız yorumlar hangileri?
D. Ereşter: Bizi yıllardır dinleyen ancak hâlâ ses rengimden ötürü beni kadın zanneden dinleyicilerimiz var. İlk başlarda bu biraz rahatsız edici geliyordu ancak şu an bunun aslında kıymetli ve kendine özgü bir şey olduğunu düşünüyor ve mutlu oluyorum. Dinleyicilerimizden bu tarzda mesajlar alınca çok gülüyor ve eğleniyoruz.
ÖZEL BİR KONSER GELİYOR
- Son olarak “Gönlüme Hükmedemem” teklisini yayımladınız.
İlerleyen günlerde nasıl planlarınız var? Üçüncü bir albüm beklemeli miyiz?
Direnç Kaçmaz: Üçüncü bir albüm için henüz erken. Çünkü albüm, sanatçının külliyatı için oldukça değerli bir şey. Müzikal olarak gelişme kaygısından oldukça uzaklaşılan bir dönemde albümleri önemli buluyoruz. Gittikçe iç içe geçen, homojenleşen bir müzik dünyasında tek tutkusu müzik olan iki genç müzisyen olarak üçüncü bir albüm için müzikal olarak hazır hissetmeyi bekliyoruz.
Ayrıca albümler vakit geçtikçe olgunlaşır, kıymetlenir. Bize göre “Sanrılar” ve “Epilog”un biraz yıllanması gerek. İçlerinde henüz tam keşfedilememiş, bizim çok severek yaptığımız şarkılar var. İlerleyen günlerde dinleyicilerimizi bolca konser ve yeni tekliler bekliyor. Özellikle 18 Şubat’taki Bostancı Gösteri Merkezi konserimiz için çok heyecanlıyız. Özel hazırlandığımız ve kariyerimiz için çok önemli olduğunu düşündüğümüz bir konser. Tüm dinleyicilerimizi ve bizi bu röportaj vesilesiyle tanımış olan potansiyel yeni dinleyicilerimizi bu konsere bekliyoruz. Harika konserlerde ve hüzünlü şarkılarda görüşmek üzere.