Her şey altın için

Daha küçük yaşlarda keşfedilen inanılmaz yeteneğinin üzerine büyük bir özveri eklemiş Merve Tuncel. Sırf kendisi değil ailesi, hatta arkadaşları da kendilerini ona göre ayarlıyor. Sıradaki hedef ise 2024 Paris Olimpiyatları.

İrem Yavuz

Yüzme geleneksel olarak başarılara uzaktan baktığımız bir spor. Yıllardır olimpiyatlarda ve dünya şampiyonalarında başarı öykülerini gıptayla izleyen Türk sporseverler için kısa süre önce büyük bir umut ışığı doğdu. Umudun ismi, Merve Tuncel.

Peru’da düzenlenen Dünya Şampiyonası’nda 800 Metre Serbest, 400 Metre Serbest ve 1500 Metre Serbest branşlarında toplam üç altın madalya kazanarak şimdiden olimpiyat kürsüsü için bize düş kurdurmaya başladı. Türk yüzme tarihine bu büyük başarıyı hediye eden Tuncel’i merak ettik ve kendisiyle bir araya geldik.

Karşımıza antrenmanlara gitmekten, arkadaşlarının kahve buluşmalarına bile katılamayan, disiplinli bir genç kız çıktı. Sözü ona bırakalım...

- Sizi daha iyi tanıyabilmemiz adına yüzmeye başlangıç hikayenizi anlatabilir misiniz?

Yüzmeye 4 yaşında başladım. Küçükken suyu çok sevdiğim için annem yüzmeyi benim için uygun bir spor olarak görmüş. Başlarken bu seviyeye geleceğim kendisinin aklının ucundan bile geçmemiş. Sadece yüzmeyi öğrenmek ve biraz olsun enerjimi atabilmem amacıyla yüzmeye başlamışım.

- Yeteneğiniz nasıl keşfedildi?

Başladıktan kısa süre sonra hemen suyun üzerinde durmayı öğrenmişim. Daha sonra Ankara Yenimahalle Belediyesi’nde altyapı takımına seçildim ve orada Erhan Bulut ile çalışmaya başladım. Altyapı takımında dört branşın hepsini teknik olarak öğrendim.

- Profesyonel kariyeriniz nasıl başladı? Ailenizin bu konuda size desteği oldu mu?

Profesyonel kariyerim tam olarak Gjon Shtyi ile tanıştıktan sonra başladı. Gjon ile TOHM (Türkiye Olimpiyat Hazırlık Merkezi) projesinde yollarımız kesişti ve 2015’ten bu yana beraber çalışmaya devam ediyoruz. Diğer sorunuza gelecek olursam, yüzmede her şeyden önemlisi ailenizin desteği. O destek olmasaydı kesinlikle bu noktaya gelemezdim. En basitinden onlar da hayatlarını benim antrenman programıma göre organize ediyorlar. Bu da büyük bir fedakarlık tabii ki.

- Fedakarlık demişken, çocukluğunuzdan bu yana yüzmede başarı için neleri feda ettiniz?

Her sporda olduğu gibi yüzme de çok fedakarlık istiyor. Günde yaklaşık 5-6 saatim havuzda geçiyor. Bu gerçekten çok yorucu bir tempo ama bir süre sonra bu tempoya ayak uydurdum. Ayrıca sosyal hayatım hiç olmuyor. En basit örnek, arkadaşlarım okul sonrasında buluşmak, kahve içmek istediğinde antrenmanım olduğu için onlara katılamıyorum. Çok yakın olduğum arkadaşlarımise benim antrenman programıma göre buluşma organize edip o şekilde bana yardımcı olmaya çalışıyorlar.

- Başarıların ardından üzerinizde hiç baskı hissettiniz mi?

Tabii ki, başarı arttıkça insanların sizin üzerinizdeki beklentileri de daha farklı olmaya başlıyor.

- Psikolojik zorlukların içinden nasıl çıkıyorsunuz?

Kendime bu işe neden başladığımı ve hedeflerimi hatırlatarak psikolojik olarak motive olmaya odaklanıyorum.

- Bu yaza damga vuran bir performans sergilediniz. 2 ayda 5 uluslararası organizasyonda boy gösterdiniz ve 13’ü altın 5’i bronz toplam 18 madalya getirdiniz. Ülkemize Dünya Gençler Şampiyonası’nda 3 altın madalya kazandırdınız. Bu başarılar için kendinizi nasıl hazırladınız?

Sezonun son yarışı olan Dünya Gençler Şampiyonası’nda da aynı Avrupa Gençler’de olduğu gibi 400, 800 ve 1500 metre serbest yarışlarında birinci olarak ülkeme altın madalya getirdim. Bu yoğun sezon içerisinde yaptığım antrenmanları kendime hatırlatarak motive etmeye çalıştım. Bununla beraber, yarışa girmeden önce aldığım destek mesajları da yalnız olmadığımı hissettirdi.

- Yoğun çalışma temponuz içinde sosyal yaşamınıza nasıl vakit ayırıyorsunuz? Neler yapmaktan hoşlanırsınız?

Boş vakitlerimde mümkün olduğunca sinema, tiyatro ve konserlere gitmeyi çok seviyorum. Bu yoğun antrenman temposu içerisinde böyle sosyal etkinliklere katılmak benim için çok keyifli ve rahatlatıcı oluyor.

- İlgilendiğiniz başka bir spor dalı var mı?

Yüzme dışında bazen okulda arkadaşlarımla voleybol oynuyorum. Bunun dışında atletizm müsabakalarını izlemeyi seviyorum.

- Kendinize örnek aldığınız bir sporcu, sanatçı, önemli bir kişilik var mı?

İtalyan yüzücü Simona Quadarella. Hatta Avrupa Şampiyonası’nda onunla aynı kürsüyü paylaşmak benim için inanılmaz heyecan vericiydi.

"HAYALİM PARİS’TE KÜRSÜ"

- Spor kariyerinizde sıradaki hedefleriniz neler?

Şu anda en büyük hedefim her profesyonel sporcu gibi 2024 Paris Olimpiyatları’na katılarak, madalya kazanmak. Bu en büyük hayalim. 2020 Tokyo Olimpiyatları’na katılan en genç sporcu olarak tarif edilemez tecrübeler edindiğim bir yarış geçirmiştim. Dolayısıyla Paris’in benim için daha farklı bir yarış olacağına inanıyorum.

EN ÖZEL ANLAR

- Bugüne kadar kazandığınız en özel madalya hangisiydi?

Katıldığım her yarış benim ayrı bir yere sahip ve hepsinde edindiğim tecrübe birbirinden farklı. İlk olarak 2020 yılında kırdığım 1500 metre serbestteki Dünya Gençler Rekoru’mu hiç unutamayacağım. Yarışa girmeden önce asla bu kadar iyi bir derece yüzeceğimi tahmin etmiyordum. Hatta bitirdiğimde rekor kırdığımın farkında bile değildim, sudan çıkıp antrenörlerimin yanına geldiğimde öğrenmiştim.

Bu sezon yüzdüğüm yarışlardan söz edecek olursam en özel madalyam Avrupa Şampiyonası’nda 800 metre serbestte aldığım bronz madalyaydı. Türk yüzme tarihinde kadınlarda ilk Avrupa madalyasını almak, ülkeme bu gururu yaşatmak çok mutluluk vericiydi. Bununla beraber Akdeniz Oyunları’nda da yine 800 metre serbest yarışımda bir ilke imza atarak altın madalya alan ilk Türk kadın sporcu olmak da çok özeldi.