Hazal Türesan Cumhuriyet'e konuştu: 'Güzellik mutlulukla ilgili'

Şarmaşık Zamanı’nda yoğun ve karmaşık kimlikli bir karakterle karşımıza çıkan Hazal Türesan’dan kendisi hakkında bilmediklerimizi dinledik.

Deniz Ülkütekin

Başarılı oyuncusu ve kendine özgü görüntüsüyle hep zor ve farklı kadın karakterlere yaşam veren Hazal Türesan TOD’da yayına giren Şarmaşık Zamanı’nda, yüzeyde mükemmel görünen yaşamların ardındaki karanlığa inen bir öykünün kilit karakteri olan Arzu’yu canlandırıyor.

Başarılı oyuncu hem karakterini hem de kendini anlattı.

- Sarmaşık Zamanı, ismi gibi bir sarmaşık gibi giderek büyüyen ve birbiri içine örülen tansiyonu yüksek ilişkiler çevresinde gelişen bir öyküye sahip. Bu öyküde Arzu nasıl konumlanıyor?

Arzu, o sarmaşığın serpilip büyümesi için ne gerekiyorsa o aslında. Doğru şartlar sağlandığında tüm iyi ve kötü ortaya çıkıyor ya, işte Arzu tam olarak o doğru şartlar! Tetikleyici, sevecen, gizli odaları olan ve bir süre sonra bu odalarının kapılarını açmaya karar veren bir kadın.

- Yapımın yönetmeni Gökçen Usta, farklı açılar kullanmayı deneyen ve oyunculara alan bırakan bir yönetmen. Rolünüzün ve canlandırdığınız karakterin yeteneklerinizi kullanmanıza izin veren bir yapıda olduğunu tahmin ediyorum. Keyifli miydi Arzu'yu benliğinize almak?

Gökçen Usta analizi kuvvetli, çalışkan, eskinin iyilerini de bilip yeniliği takip eden sezgileri kuvvetli ve duyguların peşinden koşan bir yönetmen. İletişimi o kadar güzel ki. Eminim ki hiçbir zaman naftalin kokmayacak. Onunla tekrar çalıştığım için şanslı sayıyorum kendimi. Oyuncuya bıraktığı alan muazzam. Hepimizin peşinden koştuğu “Oynama değil de olma” haline ulaşmayı kolaylaştırıyor. Arzu olmak şu ana kadar deneyimlediğim en ilginç şeydi. O kadar uzak ki bana. O yüzden aşırı keyifliydi.

- Canlandıracağınız karakteri tam olarak özümsediğinizi nasıl anlarsınız? Sezgiler mi yöntemler mi daha ağır basıyor bu noktada?

İlk zamanlar onunla yatıp onunla kalkarım. Okuduğum her sahnede uzun uzun düşünürüm, anlamaya çalışırım. Bir süre sonra “kendiliğinden” olmaya başlar her şey. Düşünmeden, planlamadan. Tıpkı hayatta kendimiz olduğumuzda nasıl oluyorsa öyle. İşte o zaman anlarım. İnsanları anlamaya çalışmak bir oyun benim için. Olduğum karakterler de insan günün sonunda. Uzaklaşmadan, yanında durarak, o insanı anlamaya çalışıyorum işte.

- Herkes sizin çok güzel bir kadın olduğunuz konusunda hemfikir sanırım. Peki güzellik sizin için nasıl bir anlam taşıyor?

Çok teşekkür ederim. Biliyor musunuz? Ben eskiden çok utanırdım güzel şeyler duyunca. Şimdi o kadar mutlu oluyorum ki. Teşekkür ederim tekrar. Mutlu oldum. Güzellik mutluluk ile ilgili bence. İçimde taşıdığım iyi ya da kötünün gücüyle alakalı bir şey. Hem geçici, hem sonsuz.

- Komedi filmi veya dizisinde oynamayı düşünür müsünüz?

Televizyona Tatlı İntikam diye bir iş yapmıştık. Romantik komedi. Komedi, dram diye ayıramam ki işleri bir de. Hepsi birlikte hayatta. Haliyle bu noktada iyi senaryo ile gerçekten komik, gerçek ve saçma olmasıyla ilgileniyorum. Şimdi sürpriz bir film ile tekrar hep beraber güleceğiz. Onun da provaları başladı bile. Ay ne çok heyecan, ne çok mutluluk değil mi? Ne güzel.

- Sosyal yaşantınızda masanın en çok güldüreni siz misiniz?

Masasına göre değişir en güldüren olmam. Çok komiktir arkadaşlarım da. Masamızdan kahkaha eksik olmaz. Ama evet hiç acımam yakaladığımda.

- Kendinize "En İyi Hazal Türesan Ödülü" verecek olsanız hangi rolünüze verirdiniz?

Sarmaşık Zamanı, Arzu.

- Instagram hesabınızda kullanıcı adınız niye "painofkermit"?

Hep tatlı, hep komik bir yanıyla da aşırı hüzünlü değil mi Kermit? Ama işte hayat. Hepsi iç içe.

- Spotify'da "son dinlediklerim" kısmında hangi müzisyen ve şarkılar var?

Bakmadan sayabilirim çünkü bu aralar bu şarkılara taktım. Şanışer/Aşk, Sezen Aksu/Bu Gece, Sophie Hunger/Le Vent Nous Portera, Alicia Keys/Pawn It All

- Dijital platformlardaki "izlemeye devam et" ksımında kimsenin görmesini istemeyeceğiniz "guilty pleasure"larınız var mı?

Ah olmaz mı? Müthiş keyif aldığım çok acayip şeyler var. Ama tabii ki quilty pleasure olarak kalmaları için elimden geleni yapacağım. (Gülüyor)

ALTIN PORTAKAL’DA YARIŞACAK

- Bağımsız sinema için oldukça uygun meziyetleriniz olduğunu düşünüyorum. Önümüzdeki dönemde bu tip projelerde yer alacak mısınız?

Ay ne şahane şeyler duyup nasıl mutlu oluyorum. Teşekkür ederim. Sanırım Ece Dizdar ve Vuslat Saraçoğlu da böyle düşünmüş olacak ki Vuslat Saraçoğlu’nun yazıp yönettiği Bildiğin Gibi Değil adlı filmde Alican Yücesoy ve Serdar Orçin ile oynadım. Hatta Altın Portakal’da yarışacağız ekimde. O kadar heyecanlıyım ki.

"ANINDA ODAKLANIRIM"

- Kendinizi iyi hissetmek, odaklamak için düzenli olarak yaptığınız bir pratik var mı?

Odaklama konusunda o kadar dertsizim ki, istemem yeter. Çok büyük kalabalıklarda bile çevreyi yok etme becerim inanılmaz. İstediğimde nerde olursa olayım kendimle kalabiliyorum. Kendimi iyi hissetmek için yaptıklarımsa neden kötü hissettiğime göre değişir. Baş edemeyeceğim bir kötülükse ya da bekleyerek geçecekse uyurum. Daha ortalama şeylerde dans ederim, şarkı söylerim. Kendimi iyi hissetme aktivitem sanırım hayatın içinde kalmaya çalışmak, kopmamak.

"ANKARA BENİ NE GÜZEL BÜYÜTMÜŞ"

- İstanbul'un kültür sanat camiasında "şakayla karışık" bir "Ankaralılar klanı"nın varlığından söz edilir. Siz bu klana üye misiniz? Ankara, Ankaralılar için ilerleyen yaşlarında hep hatırlanacak anılar bırakmıştır. Sizin için ne ifade ediyor?

Çok gizli bir klandık deşifre olmuşuz sanırım. (Gülüyor) Ben gerçekten bilmiyorum klan filan. Arkadaşlarım var sadece hayallerimizle birlikte buraya geldiğimiz. İzmirliyim ben ama bende de anılar çok. Ailem, hayallerinin peşinden koşmak, inat etmek, çoksevmek çok sevilmek, dostluklar, soğuk, gri, düşmek, uyumamak, her şeyin düzeleceğine inanmak, yardımlaşmak,büyümek, kirlenmemek, gülmek çok gülmek. Şimdi bunları derken burnumun direği sızladı. Ne güzel büyütmüş beni Ankara.