Gri ve siyah arasında
Can Bonomo son albümü “Kara Konular” ile biraz karanlık biraz muğlak duyguların çevresinde geziniyor.
Deniz ÜlkütekinCan Bonomo’nun çağdaş bir ozan olduğunu söyleyebilir miyiz? Bence söyleyebiliriz çünkü yazdıkları müzikal türlerin ve kalıpların ötesinde bir ruh durumuyla eşleşen sözler ve sesler içeriyor. O yüzden onu kalıplara sığdırmak olanaksız. Bilincinde yer alan yaratıcı öz kimi zaman gitara kimi zaman kâğıda kimi zaman da tuvale akıyor. Son albümü “Kara Konular” da böyle bir üretimin çıktısı.
- "Arasam tarasam, neydi hatalarım?/Sanki bugün de yaşasam tekrar tekrarlarım./Daha iyi günlerim oldu mu? Bence olmadı./Aynam bile küs bana/Her şey engel tutunmama..." İçsel bir hesaplaşma, pişmanlık ve yalnızlık içeren sözler... Fazlasıyla çarpıcı. Peki nasıl bir dönemin hangi duyguların dışavurumu?
Şimdinin, öncenin, çok öncenin. Yazarken belli dönemlere, olaylara ya da şahıslara değil de bende bıraktıkları izdüşüme yoğunlaşmaya çalışıyorum. Mutluluksa mutluluk, neşeyse neşe, hüzünse hüzün. Geçmişte yaşanan olayları anlattığımız zaman tarih yazmış oluyoruz. Ben kendi tarihim konusunda bile çok iyi değilim. Her şeyi unuturum. Geçmişte ya da şimdi hissettiğim şeyleri hissettirmeye çalışıyorum şarkı yazarken. Kimseye laf anlatmak gibi bir derdim yok. “Kara Konular”ı yazdığım gün çağırdığım duygular pek hoş duygular değilmiş belli ki. Albümün genel tonunda da var bu. Gri ve siyahın arasında duran bir albüm. Kara Konular işte…
- Albümde bana kalırsa en etkileyici şarkılardan birisi "Tarzım Değil". "Gelsin üstüme şehirler/Korkup kaçmak beni zehirler/Ben yenilmem" diyorsunuz. Oldukça içten bir haykırış gibi geldi bana. Nasıl çıktı sözler ortaya?
İyi gününde her insanın hissettiği şeyler değil midir bunlar? “Ben yenilmem, ben dökülmem, ben bükülmem…” Kulağa oldukça pozitif gelse de belli ki ortada bir çatışma, bir mücadele var. İyi günlerimizde bu mücadele gözümüzü korkutmuyor. Her derdin karşısında dağ gibi durabiliyoruz. Bazı günler öyle olmuyor ama. Yataktan zor çıkıyor insan. Bu duygu durumunu bir spektrum olarak ele alacak olursak “Tarzım Değil’’ ve “Kara Konular’’ iki uç noktada duruyor. “Ben yenilmem!’’ dediğimiz gün de, “İyi gün görmedim.’’ dediğimiz gün de spektrumda olduğumuzu unutmamamız lazım.
- Albüme katkı veren isimler Gökhan Özoğuz, Melike Şahin ve iki şarkıyla da Mabel Matiz. Şarkıları kendileri mi seçtiler?
Ben seçtim aslında. Arkadaşlarım da sağolsun beni kırmadılar. Çocukluğumdan beri Athena hayranıyım. Gökhan’a arkadaşım diyebildiğim ve onunla aynı stüdyoda şarkı söylediğim için kendimi çok şanslı hissediyorum. Melike’nin muazzam bir sesi var ve kendisi de gerçekten harika bir insan. Mabel’le uzun yıllardır birbirimizi uzaktan takip eder, pek severiz. İlk defa bu sene omuz omuza verip beraber üretmeye karar verdik. Ne kadar geç kalmışız.
- Can Bonomo müziğini janra anlamında konumlandırmak çok zor. Çünkü müzikal çeşitliliği çok zengin bir diskografiniz var. Peki Can Bonomo müziğini tanımlayan duygular neler?
O günkü haletiruhiyemle alakalı sanıyorum. Ben nasılsam şarkılarım da öyle. Babam bana bir kere ‘’Şarkıların da aynı sana benziyor.’’ demişti. Çok hoşuma gitmişti; doğru…
- Şarkılarınız konusunda ne kadar kontrol düşkünüsünüz? Gitarda melodiler ilk döküldüğü andan prodüksiyon sürecinin sonuna kadar şarkılarınızı başka ellere ne kadar emanet ediyorsunuz?
Bu albümde ilk defa stüdyodan çıkmadım. Şarkıların içindeki sesi en kısık, ufacık kanala kadar karışmışımdır herhalde. Yaşla ilgili sanıyorum. İnsan büyüdükçe işinin üzerine titremeye başlıyor. Çok keyif aldım ama. Keşke daha önceki albümlerimde de aynı sabrı gösterebilseydim. Sabır da sanıyorum büyüdükçe gelişen bir mefhum.
- 2014'te "Bulunmam Gerek"i kaydeden Can Bonomo, "Kara Konular"ı dinlese 2024'teki Can Bonomo'ya ne derdi?
“Çak!”
- Aynı zamanda bir şair olarak dizleri kağıda geçirirken melodisi de zihninizde beliriyor mu? Müzikal üretiminizle şiiri bu açıdan ayırıyor musunuz?
Şiir ve lirik iki farklı disiplin. Şiir yazacağım diye oturduğum masadan lirik yazarak kalkıyorsam dikkatim bir noktada fena halde bozulmuş demektir. Bunun bir reçetesi, tarifi olmaz aslında. Kişiden kişiye değişkenlik gösterir. Ben lirik yazarken bir elimde kalem olur ama kucağımda mutlaka gitar vardır. Sözü besteyle aynı anda yazarım. Bazıları önce söz, bazıları önce beste yazar. Kendinizi tatmin edecek biçimde ifade edebiliyorsanız, yarattığınız şey içinize siniyorsa, yaparken neşe duyuyorsanız nasıl yaptığınızın ehemmiyeti yok.
YAZAR VE YAŞAR FARKI
- Sevgi ve aşk dolu bir evin, düzenli bir aile yaşantısının, çocuk büyütmenin getirdiği sorumlulukların, yaratıcı ruhların içsel buhranlarının beslediği kaosa iyi gelmediği, hatta yaratıcılığı bir anlamda öldürdüğüne yönelik bir inanış vardır. Bu şehir efsanesini çürütmek için neler söylersiniz?
İnsan yaptığı işten keyif almıyorsa hiçbir şekilde alamaz. Evliyse de alamaz, yalnızsa da alamaz. Eğer anlattığınız şeyler sadece deneyimlediğiniz şeylerle kısıtlıysa zaten gidin günlüğünüze yazın. Empati diye bir şey var. Bir ayrılık şarkısı yazmak için illa başınızdan sunturlu bir ayrılık geçmesi gerekiyorsa yazar değil anca ‘’yaşar’’ olabilirsiniz.
MÜZİKLER VE KİTAPLAR
- Son zamanlarda dinlemeyi bir türlü bırakamadığınız şarkılar neler?
Paptircem’in yeni albümü ‘’Büyüklere Ninniler’’ muazzam olmuş. Çok sık dinliyorum. Büyük Ev Ablukada’nın “Defansif Dizayn”ı gerçekten albümün kapağındaki taş gibi. Dasdas’ta sergiledikleri sahne şovları da harika. Sıkı bir hayranı ve en yakın dostu olarak Can Temiz’in son albümü “Ahlaken Alçak”ı ne kadar övsem az.
- Okuyucularımıza tavsiye edebileceğiniz kitaplar var mı?
Ölen Sevgilimin Şiir Defteri, Yarın ve Yarın ve Yarın, Sadhana.
"SOSYAL MEDYA CANIMI SIKIYOR"
- Müzikte, sektör anlamında çok sayıda değişim yaşanıyor. Şarkı sürelerinden sosyal medya etkileşimlerine, teklilerle daha sık üretim ve albüm sayısının azalması, sosyal medya etkileşimini göz önüne alarak yapılan üretimler… Bir 10 yıl öncesine göre müziğin dinamikleri oldukça farklı. Bu değişimler hakkında görüşünüz nedir?
Çok şükür ki ekibimizde bunlarla ilgilenen arkadaşlarımız var. Beni takip eden insanlarla sohbet edebilme imkânı vermesi dışında sosyal medya işi biraz canımı sıkıyor benim. Her şeyden önce kafam almıyor. Öğrenmek de istemiyorum. Öğrensen de zaten her şey sürekli değişiyor. Bir ekipte çalışan herkes sevdiği ve bildiği işi yapınca her şey çok yolunda gidiyor.
YAZIHANEDE ÇALIŞIYOR
- Sınır tanımayan bir yaratıcılığınız olduğunu ve bu yaratıcılığın kimi zaman dizlere, kimi zaman tuvale kimi zaman da notalara yansıdığını aynı zamanda sahne performansları anlamında da çok yetenekli olduğunu biliyoruz. Peki tüm havada uçuşan fikirleri alıp anlamlı çıktılar ortaya çıkarmak için kendinizi nasıl disipline ediyorsunuz?
Evime iki kilometre uzaklığında bir yazıhanem var. Haftanın altı günü sabahtan akşam üzerine kadar zamanımı orada geçiriyorum. Yazdığım, çizdiğim şeylerin belki yüzde 5’ini görüyorsunuz. Gerisi çöpe gidiyor.