Glasxs: Anksiyeteleri konuşacağım derken...

Prenses Anksiyete albümüyle alternatif müzikte uluslararası alanda 2021'n en dikkat çeken isimlerinden olan Glasxs, Ankara çıkışlı bir Türk müzisyen.

Deniz Ülkütekin

Başta Londra olmak üzere Avrupa ve ABD'deki alternatif müzik takipçileri arasında yükselen bir isim Glasxs. İlk duyuşta fark edilimiyor belki, ama o Ankaralı bir müzisyen, ismi de Melis Uslu. Hem Türkçe hem İngilizce olarak kaydettiği Prenses Anksiyete isimli albümüyle İngiliz radyolarında en iyi sanatçı ve albüm dalında ödüllere aday gösterilen Glasxs ile keyifli bir sohbet yaptık.

Ankara'daydınız ve bilgisayar mühendisliğe okuyordunuz, sonra İstanbul, Londra'da ses mühendisliği eğitimi ve tekrar İstanbul, şimdi bir kez daha Londra'dasınız. Oldukça değişken bir hayat... Glasxs aslında kim ve neden müzik yapıyor?

Evet, Ankaralıyım, orada Bilgisayar Mühendisliği lisansı yaptım. Eskiden beri hep müzikle iç içeydim, artık işin arka planını, teknik tarafını da öğrenmek ve kendi müziğimi üretmek istiyordum ve İngiltere'de Ses Mühendisliği-Ses ve Müzik Teknolojileri alanında yüksek lisansı yaptım. Glasxs projesi de bu şekilde ortaya çıkmış oldu. Istanbul'a taşındım. Zorlu Center'daki ilk Apple Store'da Logic Pro X eğitmeni ve etkinlik lideri olarak çalıştım. Sonrasında Teknogirişim ödülü alan- kendi ses stüdyomu açtım. Hem ilk iki albümümü orada kaydedip mix'ledim, hem de özellikle film endüstrisi alanı başta olmak üzere pek çok ses-müzik projeleri üzerinde çalıştım. Londra'ya tekrar gelmek hep hayalimdi, 2017'de temelli olarak taşınmış oldum. Bir yandan Glasxs hayatımın tamamını kaplarken, bir yandan da kendi ses şirketim var, "freelance" olarak ses-müzik projelerinde çalışıyorum, ayrıca iki Londra radyosunu yönetiyorum, biraz kaotik yani.



Glasxs ismi nereden geliyor?

Alex Turner'ın Glass In The Park şarkısını çok seviyordum, şarkıdan ilham aldım. Aslında en başta "Glass"tı (cam) isim, ama çok geçmeden işin saçmalığını farkettim. Bir sürü Glass isimli grup varmış mı dersiniz, arama motorlarında sürekli cam ya da gözlük görmek mi dersiniz hepsi yüzüme bir tokat gibi çarptı. The Weeknd ve FKA Twigs gibi aynı derdi yaşayıp ismini değiştiren müzisyenleri örnek alıp küçük bir değişiklik yapalım dedik, bir "x" koyduk, hala diyorum ama "keşke kendi ismimi seçseymişim" diye, şimdi de grup sanıyorlar.

Müzikte artık janralar birbirine karıştığı için kalıplara sığdırmak zor, ama Glasxs müziğini nasıl anlatır?

Evet, tanımlaması hep zor bir konu gibi bu. Ben müzik janrası olarak indie-pop, indie-elektronika, synth-pop'a yakınım gibi düşünüyorum, genel olarak da tanımlarken robotlarla doğayı birleştirmeye çalışıyorum diyorum, komik biraz ama olsun...



Zaman içinde müzikal altyapınızın giderek daha komplike hale geldiğini fark ettim. Bunda sanırım Mikko Gordon gibi isimlerle çalışmanızın da etkisi var. Öte yandan şarkılarınızı ortaya çıkarırken nasıl bir süreçten geçiyorsunuz merak ediyorum.

Mikko Gordon'la iki teklide çalıştım. Radiohead, Thom Yorke, Nigel Godrich gibi müzisyenlerle çalışan biriyle birlikte şarkı yapmak mükemmeldi, ama komplike olmasının ana nedeni sanırım benim giderek komplikeleşmemle ilgili. Sürekli değişiyoruz, üretilen müziği de çok etkiliyor her şey. Aslında hep minimal şeyler yapmak peşindeyim (buna en yaklaştığım şarkı Mavi Toz Ormanda albümümüzdeki Hayaletler olmuştu), ama ne oluyorsa oluyor birbirine girmiş "synth"ler havada uçuyor. Şarkı yapma süreci benim için neredeyse bilinç dışı bir süreç gibi. Sonraki versiyonlarda sabrım hep eksilerde. Başından beri bas gitarlarda ve yaratıcı süreçte hep yanımda olan iki mükemmel insan Grey Owl (İnanç Yılmaz) ve Orçun Can'a gönderiyorum, mesela bir şarkıyı yaptıktan sonra. Geri bildirimlerle bir şekilde son haline getiriyorum ama o süreçte hakikaten "böyle kalsa ne olur yahu" gibi biriyim biraz.



Şimdiye kadar üç albümünüz ve hepsinin farklı dönemleri ve hikayeleri var. Hepsinden bahsetmemiz biraz zor, o yüzden konuyu Prenses Anksiyete'ye getireceğim. Albümü hem Türkçe hem de İngilizce olarak dinleyebiliyoruz ki, bu pek alışık olmadığımız bir deneyim. Farklı iki dilde söz yazıp bir müziğe uyarlamak insana gerçekten ufak bir anksiyete krizi geçirtebilir diye düşündüm dinlerken...

Mükemmel bir tespit. "Anksiyeteleri konuşacağım" derken, kendimi daha da anksiyetelere sürüklemem tam benlik bir hareketti gibi hissediyorum. İlk albüm İngilizce, ikinci albümüm de Türkçe'ydi. Yeni albüm fikirleri ilk oluştuğunda hangi dilde olacağına dair bir fikrim yoktu ama eskiden beri İngilizce söz yazmaya alıştığımı ve İngilizce'den Türkçe'ye uyarladığım şarkı sözlerinin daha içime sindiğini fark ettim. Sonra bir anda "neden olmasın ki" cümlesi belirdi kafamızda ve bu albümün hem İngilizce hem Türkçe yayımlanacak bir çift-albüm olmasına karar verdik. Çok zor ve uzun bir süreç oldu. 10 şarkının sözleri, kayıtları, prodüksiyonu, mix'i, bir albüm halinde konsepti üstüne çalışmak zaten uzun ve meşakkatli bir işken, bir anda kendimi bunun iki katını yaparken buldum.

Bir de sözlerin adaptasyonu ve vokaller ilk kaydettiğim İngilizce versiyonlarından çok ileride bir zamanda olduğu için (o arada Türkçe versiyonlara başlamadan, altyapıların aranjelerini ve mix'lerini son haline getiriyordum), bambaşka hisler vardı. O yüzden, sonradan hoşuma da giden bir şekilde bir iki dil versiyonlu bir albüm değil de aslında aynı hikayeyi anlatırken içinde bol bol farklılığı olan, iki paralel evrende geçen bir albüme dönüştü. Mesela, İşte Susam Sokağı ve onun İngilizce albümdeki hali olan Time Machine farklı bir şeylerden bahsederken, Taptatlı ve onun karşılığı olan "You're So Cute, I'm Dead" şarkıları, son kısımda birbirinin zıddından bahsediyor. En belirgin farklılıklar dışında da müzikal anlamda pek çok farklı şey var versiyonlar arasında. Anlayacağınız bu kararım yüzünden biraz delirmiş olabilirim.



2021 müzik kariyeriniz açısından çok başarılı bir yıl oldu. Birçok hatırı sayılır dergi, blog ve podcast, Prenses Anksiyete albümünüze yer verdi. Sizden dinleyebilir miyiz albümün aldığı geri dönüşleri?

Çok mutlu edici geri dönüşler oluyor albüme. Bir albümün böylesi tepkiler alması, benim için inanılmaz önemli; mükemmel! Siz de dahil pek çok harika basın-yayında albüm haberlerim yer alıyor. İngiltere ve Amerika radyolarında şarkılarım çalınıp, BBC Radyo, New Music Saturday Podcast albümü 2021'in En İyileri listelerinde paylaşırken başka bir İngiltere radyosu olan Radio Wigwam'ın dünya çapında düzenlediği Radyo Ödülleri'nde En İyi Indie Pop Sanatçısı adayı oldum. Gurur ve mutluluk verici! 2022'nin başında EXXEN platformunda yayımlanmaya başlanan Arabeskin Aşık Kadınları belgeselinde ben de varım, Şubat ayında dahil olduğum bölüm ve belgesel için yorumladığım şarkı ilk olarak EXXEN'de yayımlanıyor olacak.