Gezegen için son çağrı
IPCC tarafından hazırlanan oldukça geniş kapsamlı rapor iklim krizinin sarsıcı etkilerinin kısmen de olsa hâlâ düzeltilebileceğini söylüyor. Ancak yol uzun ve zorlu, birlikte çalışmak şart!
Ayça CeylanDünya Meteoroloji Örgütü ve Birleşmiş Milletler Çevre Programı tarafından 1988 yılında kurulan, insan kaynaklı iklim krizini değerlendiren Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC), 20 Mart’ta altıncı değerlendirme döngüsünü içeren sentez raporunu İsviçre'de bir basın toplantısı ile duyurdu.
Gezegen için son çağrı niteliğindeki rapor, atmosferik CO2 (karbon) seviyesinin 2 milyon yıldır bu kadar yüksek olmadığını, 2011-2020 yılları arasında sıcaklığın 1.1 derecenin üzerine çıktığını ve gezegenimizin 125 bin yıldır bu kadar sıcak olmadığını vurguluyor. Rapordaki en önemli noktalardan biri ise “atmosferin, karaların ve okyanusun üzerindeki insan kaynaklı ısınma kesindir” ifadesi ile küresel ısınmanın insan kaynaklı olduğunu tartışmaya kapatması.
ÜLKELERE SESLENİŞ
Rapor net sıfır hedeflerini 2050 ve sonrası için yapan ülkelere sesleniyor ve bu tarihi öne çekip acil eylem planı yapmaya çağırıyor. Çünkü Paris Anlaşması’ndaki 1.5 derecelik eşik ancak böyle korunabilir. Aksi halde dünyamız geri dönülmez bir yola girecek.
1.5 derecelik eşiği yakalayabilmek için 2030 yılında yüzde 40, 2035 yılında yüzde 65, 2040 yılında yüzde 80, 2049 yılında ise yüzde 99 CO2 emisyon azaltımı yapılmalı. Gerekenleri bu zaman dilimlerinde yapmak mali açıdan da daha kârlı olacak. Emisyon azaltımı hava kalitesini, tarımdaki verimi, sağlık ve refahı, biyoçeşitliliği artırarak insanların ve dünyadaki diğer türlerin yaşamını sürdürmesi sağlayacak.
NELER YAPILMALI?
İklim uyum finansmanları artırılmalı ve iklim adaleti öne çıkmalı. 2020-2030 yılları arasındaki emisyon azaltımı için ülkelerin ulusal katkı paylarını üç ve altı kat arttırılmalı. Gelişmekte olan ülkelere destek verilmeli. Çünkü sorun her birimizin sorunu. Dahası şu an refah içinde olan ülkelerin gelişim dönemlerinin dünyaya verdiği zararı düşünecek olursak zaten finansmanlarını paylaşmaları gerekiyor.
İklim krizinden en çok kadınlar, kız çocukların, gelişmekte olan ülkelerdeki ekonomik durumu düşük olan insanlar ve yerli halklar etkileniyor. 2010-2020 arasında sel, kuraklık ve fırtınalardan kaynaklanan insan ölümleri ekonomik olarak dezavantajlı bölgelerde 15 kat daha yüksekti.
YEŞİL TEKNOLOJİLER
Yeşil teknolojiler emisyonları azaltmak, sosyal ve çevresel faydalar yaratmak için bir anahtar olarak kullanılmalı. Ancak bu konuda da bir eşitsizlik var. Çünkü gelişmekte olan ülkeler yeşil teknolojiler için gereken yatırımı yapamıyor. Gelişmekte olan ülkeler, 2030 yılına kadar iklim uyum finansmanı olarak yılda en az 127 milyar dolara gereksinim duyuyor ve bugün bu miktarın yüzde 10’undan daha azını alıyor.
Orman, su ve diğer ekosistemlerin koru, restorasyon yap ve iyileştirilmiş bir yönetim politikası yarat. Çünkü doğaya saygı duymak kendimizden başlayarak tüm canlılığa saygı duymaktır.
Son olarak bu rapor gezegenimizin hâlâ geri dönüşü olmayan noktaya gelmediğini ve ortak bir umudun mümkün olduğunu söylüyor. Birleşmiş Milletler Genel Sekreter’i Antonio Guterres'in basın toplantısında söylediği bir cümle değerli. Belki kiminiz bunu biraz magazinsel de bulabilir. Yakın zamanda 6 Oscar sahibi olan filme de gönderme içeren cümle şöyle; “In short, our world needs climate action on all fronts — everything, everywhere, all at once.”/Kısacası, dünyamızın tüm cephelerde -her şeyde, her yerde, aynı anda- iklim eylemine gereksinimi var.
RAPORDAN ÖNE ÇIKANLAR
- Küresel ısınmanın önüne geçmek için karbon salımı sınırlandırılmalı. Bunun için karbon bütçesinin bir an önce düzenlenmesi ve acilen fosil yakıt yerine yenilenebilir enerji kaynaklarına geçiş yapılması gerekiyor.
- Beslenmede ve gıda atık yönetiminde düşük karbonlu bir yaklaşım benimsenmeli. Böylelikle yoğun bir karbon salımı ortadan kalkmış olacak.
- 2019 yılı itibarıyla küresel sera gazı emisyonlarının yüzde 79’u enerji, ulaşım, sanayi ve barınmadan, yüzde 22’si tarım ve diğer arazi faaliyetlerinden kaynaklanıyor.
- Ülkelerin ulusal katkı beyanlarını uygulama süreçleri şu anki durumuyla sürerse dünyamız yüzyılın sonuna kadar 3.2 santigrat derece ısınacak. 1.5 santigrat derece kritik eşiğini göz önünde bulundurunca bu ısınma miktarı kitlesel bir yok oluş gibi.