Gaddar'ın 'Fatma'sı Laçin Ceylan, Cumhuriyet'e konuştu: 'Çağatay ailemden gibi'

“Gaddar”ın dişli annesi Fatma’yı oynayan Laçin Ceylan neden bu yapımda yer almayı tercih ettiğini anlattı.

Deniz Ülkütekin

Laçin Ceylan, tiyatro sahnesinde yıllardır sergilediği usta oyunculuğunu ekranlara taşıdığından beri milyonların tanıdığı, yer aldığı yapımlara kalite katan bir isim oldu.

Şu sıralar Gaddar’da Dağhan’ın (Çağatay Ulusoy) annesi Fatma’ya yaşam veriyor ve izleyici ikisinin sahnelerini çok seviyor. Ceylan’a bu sevginin nedenini sordum ve tiyatro sahnesi için gelecek planlarını konuştuk.

- Proje seçerken çok titiz olduğunuzu biliyorum. Gaddar'ı neden tercih ettiniz?

Kadrodan yönetmene, yapıma, senaryoya kadar her şeye dikkat etmeye çalışıyorum. Burada da bütün bu söylediğim noktaların kalitesi olmasının yanında ana-oğul ilişkisi ile birlikte Fatma’nın içinde büyüttüğü öfkesi bana ilginç ve denemeye değer geldi.

- Fatma izleyici tarafından da ilgi çekici bulunuyor ve izleyici Fatma ve oğlu Dağhan'ın birlikte olduğu sahneleri çok seviyor. Çağatay Ulusoy'la bu etkileşimi oluşturmak için nasıl bir hazırlık yaptınız?

Çağatay ile 2015’de “Delibal” filminde anne oğul oynamıştık ama bu çalışmada sanki uzun yıllardır devam eden bir güzel iletişim oldu, ailemden gibi hissediyorum onu. Herkes sete, düşünmüş ve çalışmış gelince kalite değişiyor. Elbette en başta provalar da yaptık ikimizin de işine gösterdiği disiplin ve sevgi uyuştu.

- Bitiyatro'yu nasıl tanımlarsınız? Sizin için ne ifade ediyor? Özel tiyatro sahibi olmakla devlet veya şehir tiyatrosu sanatçısı olmak arasında mesleğe bakış açısından nasıl farklar var?

Bitiyatro benim 10 yaşına gelmiş bir çocuğum. Düşüncenin, yaratıcılığın özgürce dolaştığı bir mekân, bir kültür-sanat merkezi her şeyden önce. Kurumsal yapılarda özellikle geçen uzun yıllardan sonra öğrenmenin ve risk almanın durduğunu fark etmiştim gençliğimde. Alternatif bir alan oluşturmazsam memurlaşmanın tehlikesiyle karşılaşacağımı hissettim ve böyle bir mekân ve topluluk kurma ihtiyacı duydum. İşime duyduğum saygı ve tutkunun bir gereğiydi. Cesur olmayı ve risk almayı öğreten bir süreç... Sanat alanlarındaki bütün disiplinler için gelişmenin motorudur risk almak. Çıkan işlerin kalitesine de yansıyor... Virginia Woolf’un “Kendine Ait Bir Oda”sı gibi kendime ait bir özgürlük alanı Bitiyatro.

TİYATRO BİR BULUŞMADIR

- Sizce pandemiden sonra tiyatronun değerini daha iyi anladık mı?

Bence anladık. Her şeyi evden çıkmadan yapmanın bedelini her açıdan ödedik. Evden çıkmanın, buluşmanın değeri yeniden anlaşıldı ki tiyatro her şeyden önce bir buluşmadır. Tiyatro seyircisi salona sadece seyretmek için değil o oyuna katılmaya, onun gizli ya da açık bir parçası olmaya girer. Sahnedeki oyunculardan başka bir diğer oyuncu gibidir seyirci. Bu olağanüstü sessiz ve gizli işbirliğinin enerjisi aynı mekân içinde oldukça ancak sihire ve büyüye dönüşür.

- Bir röportajınızda tiyatronun doğasıyla ilgili buna benzer bir betimlemeniz vardı... "Aslında oyuncularla seyirciler sessiz bir işbirliği yaparlar tiyatroda. O oyundaki her şeyin ‘gerçek böyle olsaydı’ varsayımı üzerine sessiz bir anlaşma yaparlar. Acayip bir birlikteliktir bu" demiştiniz. Peki günümüzün internet, sosyal medya, 4K görüntü teknolojileri gibi gelişmeler üzerine şekillenen algısı, bu anlaşmayı nasıl dönüştürüyor?

Bu anlaşmanın değerini daha da çok büyütüyor bence. Bu mecraların seyirciyi hangi konuma oturttuğu önemli... Tiyatronun gücü önce insanı merkeze oturtmak bana göre... Tiyatronun anlatım olanakları imgeler üzerine kurulduğu zaman en güçlü oluyor, yeni teknolojik olanaklar rol çalmadığı ve çok dikkat ederek iyi eleyerek kullanılabilir elbet ama öncelik insan ile insanı yüz yüze getirmek, buna hizmet etmek lazım.

ÜÇ OYUN GELİYOR

- Bu yıl sahnedeki oyunlarınızdan söz ederseniz neler söylersiniz?

Üç yerli oyunun müjdesini verebilirim. Biri ağustos ayında, diğerleri de arka arkaya sonbaharı karşılayacak. Ayrıca sahnemizde konuk oyunların gösterimlerini, provalarını, oyunculuk eğitimi atölyemizi ve bazı etkinlikleri ağırladık, ağırlıyoruz. Pandemi öncesi yaptığımız kısa film ve belgesel günlerine tekrar geri döneceğiz.