Fransız ruhlu Amerikan: Emily in Paris

Aşırı, farklı, etkileyici ve rüküş. Emily in Paris dizisinin baş karakteri Emily Cooper, daha dizi gösterime girmeden, henüz fragmanların yayımlanmasıyla moda dünyasına yön veriyor.

Kardelen İnce

Paris’in Arnavut kaldırımlı sokaklarını yüksek topuklularıyla fetheden genç bir Amerikalı kadının öyküsü Emily in Paris, Netflix’te sadık bir izleyici kitlesi oluşturdu. Üç sezonu yayımlanan dizinin öyküsünden daha çok gündem olan konu ise ana karakter Emily Cooper’ın sıra dışı tarzı.

Karakterin giyimi dizinin o kadar önüne geçti ki henüz dizinin yeni bölümleri yayımlanmadan fragmanda gösterilen kıyafet ve aksesuvarlar anında tükeniyor. Öte yandan dizi, izleyicilerine modanın renkli ve cesur yüzünü göstererek keşfedilmemiş stil kapılarını da açtı.

MODA KALIPLARINA MEYDAN OKUYOR

Efsaneleşmiş iki yapım olan Şeytan Marka Giyer (The Devil Wears Prada) ve Sex and the City’nin izinde yürüdüğü şeklinde yorumlanan dizide Emily’yi canlandıran Lily Collins’in tarzı; alışılmış görünümlere, moda kalıplarına da meydan okuyor.

İlk sezonun kostüm seçimlerinde yalnızca Amerikalı stilist Patricia Field yer alırken 2.sezonda ekibe Fransız tasarımcı Marylin Fitoussi de katıldı. Son sezonda Fitoussi’nin dizginleri tek başına ele almasıyla kostümler daha çok Fransız estetiğine büründü.

ABD FRANSIZ ZITLIĞI BİR ARADA

Emily’nin tarzının dünyada yankı uyandırmasının başlıca nedeni ise karakterin baskın ve farklı ruhunun gardırobuyla eşleşmesi. ABD ve Fransa’nın kültürel, sosyal zıtlaşmasına sık sık atıf yapılan yapımda; Emily adeta yıllardır süregelen Hollywood- Fransız sineması yarışını, bir çatıda buluşturuyor.

Kullandığı canlı renkler, dinamik ve çağdaş görünümler Hollywood sinemasını yansıtırken romantik aksesuvarlar, parizyen şapkalar ve iri dalgalı saçlar Fransız sinemasının dramatizmini ve özgünlüğünü anımsatıyor. Maksimalist estetiği; çoklu renkler, farklı dokular ve desenlerle yakalayan Emily, bu iki ülkeyi tek bir stilde buluşturarak kalıpların dışında bir modanın mümkün olduğunu da kanıtlıyor.

BELİRSİZLİK SAÇLARA YANSIDI

Şaşırtıcı ki Emily’nin stil dünyası, klişelerine adeta bir başkaldırı. Payetli ve iddialı parçaları düz renklerin aksine rengârenk kıyafetlerle harmanlayan genç kadın, “uyumsuz ve cesur” tanımını stilinde yaşatıyor.

Karakterin imzası olan kalın kaşlar ve iri dalgalı asi saçlar da etki yaratan unsurlar arasında. Emily’nin 3. sezonda yaşadığı kafa karışıklığını betimleyen kâkül saç kesimi, dizinin takipçilerine de esin olarak bir dalga gibi yayıldı. Bu ani değişimin ardında yatan stilin sırrı ise 60'ların Fransası’ndaki pop ikonlarından geliyor. Dizinin kostüm tasarımcılarından Fitoussi, bu değişikliği Emily için bir başlangıç kabul ediyor. Elbette ki 60’lı yılların yenilikçi Fransası bir dönüşümü en iyi tanımlayan zamanlardan.

AUDREY HEPBURN İMGESİ

Dizinin yarattığı bir başka moda akımı ise klasikleri yeniden canlandırmak. İlk bakışta yalnızca çağdaş Kaliforniyalı bir kız imajı çizen genç kadın aslında klasiklerden sıyrılan değil, çağdaş ve klasiği tek bir çizgiyle buluşturan çok yönlü tarzını vurguluyor.

Emily’nin Audrey Hepburn’le özdeşleşen görünümleri, yarattığı başarılı sinerjinin en iyi örneklerinden. Kayık yaka ikonik bir Audrey elbisesini gösterişli bir saç aksesuvarıyla tamamlayan Emily, basit bir eşarbı büyük gözlüklerle ya da iddialı bir elbiseyle taşıyor. 50’li, 60’lı ve 80’li yılların simgelerini vurucu parçalarla birleştirmesi; karakterin, dizideki yaşam tarzı gibi aşırıya kaçmaktan ve dikkat çekmekten asla kaçınmadığının da tekrar tekrar altını çiziyor.

BORDO RUJ İMZASI

Söz konusu Emily Cooper’ın benzersiz görünümünün sırrıysa, neredeyse tüm bölümlerde öne çıkan bordo ruj, genç kadının imzası niteliğinde. Bordo rengin, Fransız şarabına özgü koyu kırmızıdan türediği düşünüldüğünde Emily’nin Paris’te olmaması kaçınılmaz olurdu.

RÜKÜŞ VE GÜRÜLTÜLÜ!

Bir popüler kültür fenomeni haline gelen dizinin modaya bakış açısını başarılı bulmayanlar da var, üstelik azımsanmayacak kadar. Kimi eleştirmenler Emily’nin kıyafetlerini fazla “gürültülü” ya da rüküş olarak nitelendirdi.

Ancak dizinin yaratıcılarının yanıtı, eleştirilerden çok daha önce usta bir şekilde yapıma işlenmiş. Emily’nin tarzı dizinin ilk sezonundan itibaren hem iş arkadaşları hem de ünlü bir moda tasarımcısı karakter tarafından rüküşlük ve zevksizlikle eleştirildi. Emily ise asla değişmedi. Çünkü karakterin verdiği mesaj; rüküşlüğün modayı beslediği ve kıyafetlerinin kendi benliğini yansıttığı yönünde.

RUHUN ŞIKLIĞI

Tüm tartışmaların finalinde, dizi izleyicisine yıllardır yanıtsız kalan bir sorunun cevabına da ışık tutuyor. Şıklık; estetik ve sade bir görünümden mi yoksa cesur ve iddialı seçimlerden mi geçiyor? Emily’e göre şıklık, ruhunu yansıtmaktan ötesi değil…